ENGELLİ BAKIMI ALANINDA BAKIM EMEĞİ, SOSYAL BAKIM VE KADIN İSTİHDAMI Betül Altuntaş Reyhan Atasü Topcuoğlu 3 ENGELLİ BAKIMI ALANINDA BAKIM EMEĞİ, SOSYAL BAKIM VE KADIN İSTİHDAMI Betül Altuntaş Reyhan Atasü Topcuoğlu 5 G GİRİŞ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bakım Hizmetleri Stratejisi ve Eylem Planı 2011-2013’te de belirtildiği gibi “engelli bireyler engel türüne ve derecesine göre günlük yaşamlarında çeşitli oranlarda güçlüklerle karşılaşmakta ve destek hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu çerçevede bireysel ihtiyaçlarını bir başkasının yardımı olmaksızın gideremeyen engelli bireyin desteklenmesini amaçlayan bakım hizmetleri önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır” (ASPB,2011). Kuşkusuz engellilerin korunması, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlandırılmaları sosyal devletin gereği olarak anayasal koruma altındadır. “Bakım hizmetleri, bakıma muhtaç kişiye kurumda veya evde sunulan profesyonel destek hizmetleri şeklinde tanımlanmaktadır” (ASPB, 2011). Kuruluş bakımı, kamuya ait ya da özel kuruluşlarda gündüzlü ya da gündüzlü ve geceli zaman dilimlerinde sağlanmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre1, yurt çapında kamuya bağlı 126 Bakım ve Rehabilitasyon merkezinde 5683, 148 özel merkezde ise 9565 engelliye hizmet verilmektedir. 2006 yılından beri kurum bakımına alternatif bir model olarak evde bakım, ‘evde bakım aylığı’ ile desteklenmektedir. ASPB verilerine göre2 422.898 kişi evde bakım aylığı almaktadır. Ödeme, engelliye bakmakla yükümlü olan ve bilfiil doğrudan engellinin bakımını yapan kişiye yapılmakta ve her ay aileye net asgari ücret tutarında bir ödeme yapılmaktadır. Bu araştırmanın temel meselesi, engelli bakım hizmetlerinin ister kurumda ister evde olsun karmaşık ve toplumsal cinsiyetle örülü bir bakım süreci olmasıdır. Alanda bakım emeğinin nasıl cinsiyetlendiğini ve kadın emeğinin engelli bakım alanındaki kullanım koşullarının neler olduğunu ortaya çıkartma çabası: • Hizmetin verilmesinden doğrudan sorumlu olan elemanların bakım sürecine yaklaşımlarının, beklentilerinin, sorunlarının ve çalışma koşullarının ve bu özel bakım emeğinin süreçlerinin incelenmesini, • Sürecin bütününe yönelik bilimsel veri üretilmesini, • Ve böylelikle hizmetin kendisine dair bütüncül değerlendirmeler yapılmasını sağlayacaktır. Elde edilen bulgular, bu alandaki istihdamın ve bakım hizmetinin kalitesinin arttırılması için politika oluşturulması sürecine katkı sağlayacaktır. Bu araştırmanın üç amacı vardır: İlk amaç, Türkiye’deki mevcut engelli bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini, bakım 1 - Veriler Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü internet sitesinden derlenmiştir; http://eyh.aile.gov.tr/kuruluslarimiz/kuruluslarimiz-engelli son erişim: 01/11/2015 2 - Age 7 2 hizmetinde yer alanların (bakım elemanı, meslek elemanı) görüşleri ışığında bir değerlendirmeye tabi tutmaktır. 2 Bunun için çalışmada, Engelli Bakımına Yaklaşımlar Türkiye’deki mevcut engelli bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlananların sayısı, iller bazında dağılımı, yararlanıcıların nüfus içindeki engellilere oranının tespit ve Toplumsal Cinsiyet edilmiş, Engellilere yönelik hizmet sunan kurum ve kuruluş sayısı, bunların iller bazında dağılımının ortaya konmuş, Engelliliğe yönelik yaklaşımların Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca korkuya dayalı Ardından alan araştırması ile gerek evde gerek kuruluşlarda bakım hizmetinde yer modelden hayırseverlik modeline, 20. yüzyıl içinde ise medikal modelden sosyal alanların (bakım elemanı, meslek elemanı) bakım sürecine ilişkin görüşleri ve yaşam modele doğru geliştiğini söyleyebiliriz. Medikal model, engelliliği bir bireysel deneyimleri derinlemesine mülakatlar, odak grup görüşmeleri ve tükenmişlik ve iş patoloji olarak kodlarken bakımı sadece tıbbi tedavi boyutunda düşünür. Engellilerin doyumu ölçekleri ile çok boyutlu araştırılmıştır. gündelik hayatlarını nasıl yaşadıklarına dair sosyal bir tartışmaya girmez. Sosyal model ise, engelliği toplumsal bir olgu olarak ele alır ve yeti yitiminin bireysel bir İkinci amaç, engelli bakım hizmetleri ile kadın emeği ve istihdamı arasındaki ilişkiyi durum olduğu kadar gündelik hayatı sürmede zorlanma ve toplumsal hayata ortaya çıkartmak, bakım emeğinin mevcut kurumsal yapıda ne anlama geldiğini karışamama açılarından sosyal dışlanma ile olan ilgisini kurar. Böylece engelliliği ve alandaki istihdamının çeşitleri ve koşullarını toplumsal cinsiyet boyutuyla ortaya bir toplumsal mesele olarak tanımlar. Bu tartışmada bireyselden geniş anlamda çıkartmaktır. toplumsala büyük bir sıçrama vardır. Ancak, genel tartışma içinde engellilik hali, yani özel olan özel alanda kalmakta ve haklar, yasalar, kentsel alan düzenlemesi, hastane Bunun için incelenen kuruluş bakım süreçlerinde bakım işinin örgütlenmesi ve emek ücretleri, istihdam politikası gibi kamusal kabul edilen alanlar kamu politikası ya da süreci analizine tabii tutulmuş. sosyal politika alanında kalmakta, engellilere kolaylaştırıcı unsurlar bu tartışmalara eklenmeye çalışılmaktadır. Bakım süreci içinde farklı işlerin dağılımının ve çalışanların işe karşı tutumlarının toplumsal cinsiyet ekseninde farklılaşıp farklılaşmadığına bakılmıştır. Oysa arada tartışmamız gereken gündelik hayatın sürdürülmesi gibi hayati bir mesele var: Engellilik alanındaki günlük destek ve bakım ihtiyacının nasıl karşılandığı Engelli bakımı ile kadın emeğinin yaygın bir kullanım alanı olan ev-içi emeği nasıl kurumsallaştığı, haklar tartışmasına ne derece girdiği meselesi. Jenny Morris arasındaki ilişkiler de sorgulanmıştır. Kurumsal olmayan engelli bakımı ile toplumsal (1996) ve Liz Crow (1996) sosyal modele yönelttiği yeti yitiminin ‘özel ve kişisel’ cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiye dair bulgular toplanmıştır. alana atılmasının, engellilik çalışmalarında ‘kişisel’ olanı ‘kamusal’ olandan, ‘özel’ olanı ‘toplumsal’ olandan ayıran ataerkil yaklaşım eleştirisini dikkate almak, ‘özel Engelli bakımında çok önemli bir yer tutan duygusal emek boyutu da hem mesleki olanı’ sosyal politika alanına taşımak gerekiyor. Bu noktada engellilerin yakın sosyal konum hem de toplumsal cinsiyet açısından irdelenmiştir. çevreleri (eş, arkadaş, aile) ve gündelik hayatlarını nasıl sürdüğünü buradaki bakım/ destek ilişkilerini haklar ve toplumsal cinsiyet eşitliği bazında tartışmak gerekiyor. Bu Üçüncü amaç, derlenen bilgiler ışında, bakımın ve istihdamın kalitesini ve verimliliğini analiz ışığında, bu araştırmanın katkı sunmayı amaçladığı bir diğer nokta da engeli arttırmaya yönelik sosyal politika ve sosyal hizmet önerileri geliştirmektir. bakımını toplumsal cinsiyet ve duygusal emek açısından da bir analize tabii tutmaktır. Bunun için, dünyadaki farklı refah rejimleri altındaki engelli bakım modelleri 2.1. Türkiye’de bakım kavramı ve toplumsal cinsiyet incelenmiştir. Eldeki bulgular ve dünyadaki örnekler göz önünde bulundurularak Bakım emeğini, hem özel hem de kamusal alandaki bakım için harcanan profesyonel engelli bakımına yönelik Türkiye koşullarında gerçekçi ve uygulanabilir sosyal politika olan ve olmayan tüm fiziksel ve duygusal emek süreçlerini içeren bir kavram ve sosyal hizmet önerileri geliştirilmiştir. olarak tanımlayabiliriz. “Bakım, ister profesyonel ister ‘aile-içi bakım’ olsun, özellikle ülkemizde kadın-emeği-yoğun bir hizmet alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak 9 bu hizmetlerin gerek kamuda gerek piyasadaki kurumsallaşması oldukça düşüktür. işi’ olmasıyla bağlantılı olduğunu düşünebiliriz. O halde engelli bakımında, sosyal Bakım hizmetleri genelde aile içinde ‘halledilmekte’, ataerkil ideolojideki ‘ailenin model anlayışı içinde gelen bakımın hak olması ve kurumsallaşması gereği, geleneksel mahremi’ kabulü içinde görünmeyen bir alan haline gelmektedir” (Atasü-Topcuoğlu, bakımın algısındaki görünmezlikleri ve kabulleri aşmamızı gerektirmektedir. 2013). Bakımın toplumsal cinsiyetle ilişkisi, birbirini besleyen iki temelden, duygusal Türkiye’de engelli bakımının kurumsallaşmaya başlaması geç ve az sayıdaki kamu ve emek (Hochshield, 1983; Özkaplan, 2009) ve ‘mahrem’ üzerinden ilerlemektedir: özel rehabilitasyon merkezleri ile kısıtlı olmuştur. Ancak 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasının ardından sosyal hizmetlerin örgütlenmesinde Duygusal emek: “Bakım her zaman ilgi ve şefkati içerir; bu nedenle ataerkil ideoloji bir yapısal değişim de gerçekleşmektedir. Bu değişim süreci içinde engelli bakımı, içinde bakım kavramı hep ‘kadınlık’ rolüyle birlikte düşünülmektedir. Ataerkil hem bakımın kalitesi hem de bakım iş olarak örgütlenmesi, çalışanlar ve çalışma hakkı kültürlerde kadınlığa atfedilen anlamlardan, şefkat, yumuşaklık, tahammül ve eksenlerinde tartışılmalıdır. “Engelli bakımını bir hizmet ve çalışma süreci olarak ele cefakarlık gibi özellikler bakımın kalitesini artırma, sürekliliğini sağlama ve maliyetini almak, bakım gibi geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri ekseninde ‘kadınlık rolünün bir düşürme açısından işlevseldir. Aynı zamanda bu özellikler, bakan kadının ikincil parçası’olan ve ücretsiz kadın emeğinin en yoğun ve yaygın kullandığı uygulamalardan konumu da pekiştirerek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretir” (Atasü- birisinin çalışma ve sosyal hizmet ekseninde tartışılması gerekmektedir. Bilimsel yazın Topcuoğlu, 2013:284-285). (İlkkaracan,2010), Türkiye’de kadınların işgücüne katılımındaki en katı engellerden birisinin bakım sorumluluğu olduğunu göstermektedir. Kadın istihdamının Mahrem: “Bakım, bedenle doğrudan ilgilidir ve bu yüzden de bedenin mahremiyeti ve arttırılması resmi sosyal politika gündemindeki hedeflerden birisidir. Özellikle evde özel alan birlikte düşünülür. Bu durum ataerkil ideolojiyi bir kez daha uyarır ve bakımı bakımın engellilik alanında desteklenmesi ve artışı, ev-içi ücretsiz kadın emeğini aile nosyonuna sıkıca bağlar. Bakım, ataerkil ideolojideki ‘ailenin mahremi’ kabulü bakım alanında ücretli ve görünür hale getiren bir uygulamadır. Ancak bu uygulama içinde görünmeyen bir alan haline gelmektedir. Aile içinde harcanan görünmez ile kadınların çalışma hakkının sağlandığını söylemek mümkün görünmemektedir. emeğin biricik işçisi olan kadının, iyi bir eş, anne, evlat, gelin v.b. olmak gerekçesiyle, Çalışma hakkı ve ücretsiz ev-içi emeğin görünür hale gelmesi literatürde kadın mahrem alandaki ihtiyaçları karşılaması da ‘doğal görevi’ olarak düşünülür ”(Atasü- erkek eşitliğini sağlamada önemli adımlar olarak tartışılmaktadır” (Atasü–Topcuoğlu, Topcuoğlu, 2013:284-285). 2013: 285) . Öte yandan bakımın profesyonelleşmesi, bakımın özel alandan çıkarak, kamusal alanda metalaşan bir hizmet ve bir istihdam alanı haline gelmesi demektir. Böylelikle, geleneksel algı içerisinde bakım geleneksel kadınlık rolünün bir parçası Bu araştırma engelli bakımı sektöründeki işlerin toplumsal cinsiyet ekseninde bir haline gelir. Bir yandan bakım ihtiyacı evde kadınların ücretsiz emeği ile karşılanırken, analizini yaparak bakımın resmen bir iş haline dönüştüğü, bir istihdam alanı haline diğer yandan bakım sorumluluğu (ve bakıma harcanan emek ve zaman) kadınların geldiği noktada, sadece bir kadın işi olmaktan çıkıp çıkmadığını sorgulayarak ücretli emek sürecine yani istihdama katılımlarını zorlaştırır. Türkiye’deki kadın tartışmalara katkı sunacaktır. Dahası, engelli bakımı alanında şu sorulara da yanıt istihdamı ve toplumsal cinsiyet üzerine yapılan çalışmalar (Ecevit, 2011; Dedeoğlu ve arayacaktır: Yaman-Öztürk, 2010) kadınların istihdama katılımında en önemli engelin aile içindeki bakım sorumluluğu olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan bakım hâlihazırdaki Bakım sektörü emek-yoğun bir karaktere sahiptir, bu nedenle bu sektör genişledikçe kadınlık rolünün bir parçası olarak algılanmakta ve ev-içi ücretsiz emeğe dayalı bir iş istihdam hacmi de genişleyecektir. Ancak bu durum nasıl bir kadın istihdamı yaratma olarak pratik edilmektedir. Dolayısıyla hâlihazırdaki toplumsal algıda kadın ve bakım eğilimindedir? arasında sıkı bağlar söz konusudur. Bakım sektöründe yaratılan işlerde toplumsal cinsiyet bazında yatay ve dikey Konu engelli bakımı olduğunda, engelliliğin türü ve derecesine göre farklılaşan tabakalaşma var mıdır? bakım ihtiyacından, bu ihtiyacın karşılanması noktasında da farklı bakım türlerinden bahsetmemiz gerekmektedir. Farklı bakım türleri tartışması, bizatihi bakımda 2.2. Bakımın hak talebi haline gelmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği uygulanan eylemleri, yöntemleri bakımın nasıl sağlanacağını görünür hale getirmeyi Bakımın bir insan hakkı olduğunu, pozitif bir statü hakkı olduğunu hukuken ve kurumsallaştırmayı getirmektedir. Ancak doğrudan bakım verenler, emek süreci ve varsayarsak, bakım devletin vatandaşlara sağlamakla yükümlü olduğu sosyal bir çalışma biçimleriyle ilgili az tartışma bulunmaktadır. Demek ki, kavramsal düzeyde, hak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bakımın doğrudan ya da dolaylı bir hak olarak bakım sürecinin emek boyutunda, dolayısıyla bakım işi sürecinin örgütlenmesinde tanımlandığı noktada, hakkın kullanılmasını sağlamak, sosyal devletin görevleri hala görünmez birçok boyut mevcuttur. Buradaki görünmezliğin, bakım kavramındaki arasına girmektedir. mahrem ve kapalılık ile ilgili olduğunu, yani yukarıda değindiğimiz gibi bakımın ‘kadın 11 3 Kuşkusuz toplumsal ihtiyaçlarımızın tanımlanmasında ve ihtiyaçların sosyal hak çerçeveyi anlamak için şarttır. Öte yandan çalışma koşulları, iş doyumu, tükenmişlik taleplerine çevrilmesinde eşit vatandaşlık tahayyülü önemli bir yer tutmaktadır. Bu gibi olgular bugünün literatüründe ölçülebilir hale gelmiş durumdadır. Bakım bağlamda bakım ihtiyacının bir sosyal hak talebine dönüştürülmesinin, yani bakımın işinin çalışan üzerinde yarattığı etkileri anlamak için bu yöntemlerde kullanılmıştır. sadece ailenin işlevi olmaktan çıkmasının, bakımın özel alan meselesi olmaktan Dolayısıyla araştırmada karma yöntemsel yaklaşım benimsenmiştir. öteye geçerek kamusal alanda siyasi bir mesele olarak tanımlanmasının, Türkiye’de kadınların vatandaşlık haklarını kullanmaları açısından önemi vardır (Akkan, 2010: 57- Sosyal hizmet araştırmalarında ele alınan araştırmanın sorununa uygun yöntem ve 71). tekniklerin seçimi kadar önemli diğer bir konu da araştırmanın etik kurallara uygun Toronto’ya (1994: 157 akt. Akkan, 2010: 57-71) göre; bakımın önemi ve bakım olarak yapılmasıdır (Ünlü, 2001:135). Sosyal hizmet araştırmasında ortaya çıkabilecek pratiğinin ahlaki niteliği fark edilmediği sürece kadınların ve toplumda diğer sorunların bazıları veri kaynaklarının gönüllü katılımı, kaynaklara verilebilecek zarar, bakım verenlerin yaptığı iş değersiz görülmeye devam edecektir. Ancak, bakımı, anonimlik ve gizlilik ilkeleridir (Rubin ve Babbie, 1989; Ünlü 2001). Bu sorunlar özellikle ‘bakım hakkı’ yani bir ‘siyasi ideal’ olarak anlarsak, bakımın toplumdaki statüsünü engellilik alanında önemlidir. ve bakım verenlerin statüsünü değiştirebiliriz. Bakımın siyasi bir ideal olarak ortaya konması için kamu alanı içerisinde tahayyül edilmesi ve özel alan değerleri ve aile Bu araştırmada veri kaynaklarına zarar verilmemesi, sorumlu kişilerin bilgilendirilmiş ile özdeşleştirilmekten kurtarılması gerekmektedir. İhtiyaç tanımlaması siyasi bir onaylarının alınması, vaka öykülerinin anonimliğine dikkat edilmesi gibi etik konuların söylem haline geldiği ölçüde özel alanın tahakkümünden kurtarılabilir ve kamu üzerinde hassasiyetle durulmuştur. alanının meselesi haline gelebilir. Bu bağlamda ihtiyaçların tanımlanmasında gerek bakım verenler gerekse bakım alanların değerlendirmeleri öncelikli olmalıdır. Bakım Araştırmanın konusu engellilik alanında sunulan sosyal hizmetlerin çok boyutlu ve alanında sosyal politikaların oluşturulmasında bu yaklaşım son derece önemlidir. çok taraflı bir değerlendirilmesini oraya koymak ve sosyal politika ve sosyal hizmet modeli önerileri geliştirmektir. Araştırma sadece bilimsel bilgi değil uygulamaya 3 yönelik bilgi de üretmeyi amaçlayan sosyal politika odaklı bir çalışmadır. Araştırma metodolojik olarak karma yöntem deseni benimsenmiş, hem niteliksel hem de niceliksel araştırma teknikleri birlikte kullanılmıştır. 3.2. Araştırmada kullanılan yöntemler Araştırma Belge tarama: Farklı ülkelerdeki engelli bakım modellerinin incelenmesi ve kıyaslanmasında hem belge taraması hem de istatistiki veriler kullanılmıştır. İstatistik: Türkiye özelindeki istatistiki veriler kullanılarak sunulan hizmetlerin boyutu ortaya konulmuştur. 3. 1. Yöntemsel Yaklaşım Araştırmanın amacı engelli bakımında bakımın kalitesini ve bu alanda hem iyi bakım Katılımlı gözlem: Hizmet sürecini daha iyi anlayabilmek ve empati kurabilmek için hem iyi istihdam sağlayacak politikaların geliştirilmesine katkıda bulunmak için incelenecek kuruluşlarda katılımlı gözlem yapılmıştır. bilimsel bir altyapı hazırlamaktır. Bu nedenle araştırma kamu, özel sektör ve evde bakım desteği altında bakımın bir iş olarak nasıl örgütlendiği, bakıcıların durumunu, çalışma Derinlemesine mülakat: Derinlemesine mülakatlar ile bakım hizmetinin evde, koşullarını, farklı düzenlerde verilen bakımlar arasındaki avantaj ve dezavantajları kamuda ve özel kuruluşlarda hizmeti verenlerce (bakım elemanı, meslek elemanı, ortaya çıkartmayı hedeflemektedir. Yani araştırma ile üç farklı düzende bakım ve kuruluş yöneticileri, evde bakanlar) nasıl değerlendirildiği, çalışma koşulları ve emek bakım işinin nasıl olduğu anlaşılmaya çalışılmaktadır. Bu durumu açıklamak için kullanım biçimlerine ulaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca elverdiği ölçüde hizmeti alan niteliksel ve betimleyici bir yöntemsel yaklaşım gerekmektedir. Niteliksel araştırma engellilerin ve ailelerin görüşlerine de yer verilmiştir. Böylece hâlihazırdaki engelli “sosyal hayatın kalitesini anlamak için derinlemesine bakış, incelemeyi belirli bir bakım sektöründeki tüm tarafların konuyla ilgili değerlendirmeleri alınarak karşılıklı yerle sınırlama, mümkün olabilecek bütün değişkenleri keşfetme ve baş edilebilir olarak kontrol edilebilir, daha objektif bilgiler derlenmiştir. sınırlar koyma, incelenecek sosyal ortama başlangıçtaki girişten daha ileriye gitme, daha bilgilenmiş bir keşif, temaları ve odaklanacak noktaların ortaya” (Kümbetoğlu, Odak grup görüşmeleri: Alandaki meslek elemanları ile çalışma koşulları ve işin 2005:23) çıkmasına olanak verdiği için niteliksel yöntemler araştırma için gerekli ve ana örgütlenmesi temalarında odak grup görüşmeleri yapılmıştır. 13 Ölçek değerlendirmesi: Alanda çalışanlarla yapılan derinlemesine görüşmelere ek 3.6. Veri analizi olarak, tükenmişlik düzeylerini ve iş doyumlarını daha net bir şekilde gösterebilmek Nitel veri analizinde farklı yaklaşımlar söz konusu olup, bu araştırmada da betimsel için, duygusal emek, tükenmişlik ve iş doyumu ölçekleri de kullanılmıştır. analiz, sistematik analiz ve yorumlama teknikleri kullanılmıştır. Betimsel analiz, görüşme çözümlerindeki verilerin özgün biçimlerine sadık kalınarak bireylerin 3.3. Kullanılan veri toplama araçları söylediklerinden doğrudan alıntılar yaparak betimsel bir yaklaşımla verileri sunmaktır Yarı yapılandırılmış soru kağıdı: Derinlemesine mülakatlarda hizmeti alanlara ve (Kümbetoğlu, 2005). Sistematik analiz, verilerin betimsel olarak sunulmasına ilave sağlayanlara yönelik iki farklı soru kağıdı hazırlanmıştır. Bakımın çeşitliliği ve kişisel olarak, verilerde yer alan bazı kavram ve temaların belirlenmesinden sonra bunlar deneyimlerin farklılıklarını yakalayabilmek için, tam yapılandırılmış soru kağıdı yerine arasındaki ilişkilerin tanımlanmasıdır; bu ilişkiler temelinde verilerde karşılaştırmalar görüşmecinin de konunun farklı boyutlarını değerlendirebileceği daha esnek olan yapmak, birbirine karşıt noktaları saptamak, temalar arasında benzerlikleri ortaya yarı yapılandırılmış soru kağıtları kullanılmıştır. Böylece, alanla hiyerarşik olmayan bir çıkartmaktır (Kümbetoğlu, 2005). Yorumlama ise, betimsel ve sistematik analizin ilişki kurularak görüşülenlerin deneyimlerini ve yaşadıklarını nasıl anlamlandırdıklarını sonunda verinin çözümlenmesinde organize edilen yani sınıflanan, ayrıştırılan ortaya koymalarına fırsat verecek bir araştırma süreci ortaya konulmuştur. verilerin araştırmacı tarafından yorumlanmasıdır. Betimsel ve sistematik analizin detaylı ve izlenebilir olması açısından niteliksel veri analizi programı olan Atlas.ti Tükenmişlik ölçeği - Maslash Tükenmişlik Ölçeği (Ergin, 1992; Malash, Jackson ve kullanılmıştır. Elde edilen nitel veriler, birkaç kere okunmuş, temalar belirlenmiş ve Leitner, 1986) bu temalar üzerinden Atlas.ti programı kullanılarak analiz edilmiştir. Nicel veriler ise, SPSS (Statitical Package for Social Sciences) ve Excell programları kullanılarak analiz İş doyumu ölçeği – JSS iş doyum ölçeği (Spector, 1985; Yelboğa, 2009) edilmiştir. Kullanılan ölçekler duygusal emek, iş doyumu ve tükenmişliği ölçme Duygusal emek ölçeği - (Basım ve Beğenirbaş, 2012; Diefendorff ve diğ, 2005) kullanılmıştır. gücüne sahiptir. 3.4. Araştırmanın sınırlılıkları 3.7. Araştırmanın örneklem grubunun boyutu ve çeşitliliği, elde edilen Araştırma seçilen yedi il ile sınırlandırılmıştır. Hemen her ilde bir yatılı kamu kuruluşu bulguların niteliği ve bir yatılı özel kuruluşa gidilmiş, kamu kuruluşu olmayan illerde 2 özel kuruluşa Araştırmanın evreni, Türkiye’de engelli bakım hizmeti sunanlar ve yararlanıcılarıdır. ya da özel kuruluş olmayan illerde iki kamu kuruluşuna gidilerek bakım elemanları ASPB verilerinden engelli bakım hizmetinden yararlananların tam sayısına ve meslek elemanları ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. İkamet adreslerinde ulaşmak mümkündür, ancak bakım hizmeti sunanların hem kamu, hem özel hem yapılan, evde bakım hizmeti ile ilgili görüşmeler, tesadüfi örnekleme ile seçilerek, de evde bakımda çalıştıkları düşünüldüğünde, alandaki tüm çalışanların sayısı sadece görüşmeyi kabul edenlerle yapılmıştır. Sosyal Hizmet Merkezlerinde evde bilinememektedir. Dolayısıyla araştırma evreninin büyüklüğü ve dağılımıyla ilgili kesin bakım heyetleri ve kuruluş müdürleri ile yapılan görüşmeler, sadece il merkezlerinde bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak, ASPB Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden bulunan Sosyal Hizmet Merkezlerinde yapılmıştır. Araştırma ile elde edilen sonuçlar iller bazında hizmet sunan kuruluşların sayısına ulaşmak mümkün olmuştur. ASPB sadece gezilen kuruluşlar ve iller bazında bir bilgiyi yansıtmaktadır. Elde edilen veriler verilerine göre, her kuruluş bedensel, zihinsel ve ruhsal-duygusal engellilik türlerine ile Türkiye çapında bir genelleme yapmak mümkün değildir. yönelik hizmet vermemektedir; ilaveten her ilde de sözü geçen engellilik türlerine hizmet veren kuruluşlar bulunmamaktadır. Bakım yelpazesinin çeşitliliğini yakalamak 3.5. Veri toplama süreci açısından farklı engel türlerine hizmet sunan kuruluşların olduğu iller seçilmiştir. Araştırmanın yapılabilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gerekli izinlerin alınmasın ardından, saha çalışması Ekim 2014- Mayıs 2015 tarihleri arasında, Örneklem seçimi: Bakım ve meslek elemanları ile yapılan ölçek uygulamasında iki grup Antalya, Muğla, İstanbul, Ankara, Van, Diyarbakır ve Samsun illerinde 7 aylık bir süre arasında yapılan işin niteliği, eğitim seviyesi ve alınan ücret arasında önemli farklar içinde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu illerde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri, olması nedeniyle tabakalı örneklem yapılmıştır. Öte yandan, engelli bakım alanında Sosyal Hizmet Merkezleri, Yatılı Kamu Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri ile Özel Türkiye’de toplam kaç meslek elemanın bulunduğu bilgisine ulaşmamamız ve yine Bakım Merkezlerinde kuruluş müdürleri, meslek elemanları ve bakım elemanları ile aynı şekilde özel ve kamuda çalışan toplam bakım elemanı sayısına ulaşamamamız görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak derinlemesine görüşmeler, nedeniyle popülasyonun esas büyüklüğü (N) belirlenememiştir. İlaveten, daha katılımlı gözlem ve odak grup görüşmeleri kullanılmıştır. Her görüşmede, önce önce engelli bakım elemanları ile uygulanan ölçeklerin yapıldığı çalışmaların araştırma ve amacı görüşmeciye anlatılmış, tanışılmış, ardından açık uçlu sorular ile olmaması, ölçekler bazında standart sapmayı tahmin edilemez kılmıştır. Popülasyon nicel görüşme yapılmış son aşamada ise ölçekler uygulanmıştır. büyüklüğü ve standart sapmanın bilinmediği bir durumda örnekleme yapılabilecek 15 4 merkezine gidilmiş, ayrıca ev ziyaretleri yapılmış, toplamda 153 görüşme yapılmıştır. Seçilen her ilde evde bakım hizmeti veren, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından evde bakım aylığı alan toplam 53 kişi ile de derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Söz konusu görüşmeciler, ASPB İl Müdürlüklerinin/Sosyal Hizmet Merkezlerinin evde bakım aylığı alan kişiler listesinden basit tesadüfi örnekleme ile seçilmiştir. Burada açıktır ki, seçilen örneklemler genellenebilir bilgi sunmayacaktır. Ancak, bu mülakatların amacı, evde bakım bağlamında derinlemesine bilgiye ulaşarak, var olan duruma ilişkin bir bakış açısı ortaya çıkarmaktır. Bu nedenle gerek kuruluşlarda yapılan görüşmeler gerekse evde bakım hizmeti verenlerle yapılan görüşmeler bakım sürecinin bütününe ilişkin aydınlatıcı bilgiler yukarıdaki tabloda sunmaktadır. 4 Bulguların Yorumu ve Sonuç Bu araştırmada kamu ve özel kuruluşlarda ve evde bakım desteği ile yürütülen üç farklı engelli bakım uygulamasını bakımı verenleri, engelli bakımının öznelerini ve örneklem büyüklüğünü hesaplamak mümkün değildir. Bu nedenle, yapılan tabakalı onların çalışma koşullarını odağa alarak inceledik ve üç farklı uygulamayı bu açıdan örnekleme ile elde edilen sonuçlar sadece gezilen kuruluşlar ve iller bazında bir karşılaştırdık. Ortaya çıkan resme dayanarak ve alandaki görüşmelerde bize iletilen bilgiyi yansıtmaktadır. Elde edilen veriler ile Türkiye çapında bir genelleme yapmak talepleri esas alarak şimdiki durumun temel handikaplarını belirttikten sonra, bundan mümkün değildir. sonra neler yapılabileceği konusunda, engelli bakımı alanı yeniden düzenlenirken hem yoksullukla mücadele ve iyi istihdam yaratma hem de kadın erkek eşitliğini Araştırmanın örneklemi olasılığa dayalı olmayan tabakalı örneklemedir. Tabakalı sağlama açısından neler yapılabileceği konusunda öneriler geliştirdik. örnekleme seçilirken, kamu ve özel kuruluşlar, farklı engel türlerine göre hizmet veren kuruluşlar, karma/uzmanlaşmış kuruluşlar, bölgesel farklılıklar dikkate alınmıştır. Şimdiki Durum: Sosyal hizmet mi yardım mı? Bölgesel farklılıklar şehirlerin seçiminde anahtar olmuştur. Araştırma, Ankara, Bakım, bakıma ihtiyaç duyanlar kadar bakım verenlerin de yaşamlarını bütünüyle İstanbul, Muğla, Van, Antalya, Diyarbakır ve Samsun illerinde gerçekleştirilmiştir. etkilemektedir. Kadınların bakım verenler olduğu kabulüyle pratiğe aktarılan İllerin seçiminde her bölgeden bir il seçilmesine ve söz konusu illerin büyük şehir ve politika uygulamaları, kadınların dezavantajlı koşulları üzerinde herhangi olumlu bir görece daha küçük illerden oluşturulmasına dikkat edilmiştir. Seçilen illerde değişik etkiye sahip değildir.Onları güçlendirmekten ziyade bağımlı kılındıkları koşulların engel türlerine (bedensel, zihinsel, ruhsal) göre bakım sağlanmasına, özellikle en az sürdürülmesine neden olmaktadır. Evde bakım veren kadınlar, evde bakımı hak bir geceli bakım kurumu olmasına ve toplam yararlanıcı sayısına dikkat edilmiştir. ettikleri için aldıkları devletin bir sosyal bir hizmeti olarak görmemekte, hak etmek Seçilen illerde her ikisinin de bulunması durumunda biri kamu diğeri özel bakım için çok uğraştıkları bir nakdi yardım olarak değerlendirmektedir. merkezi olmak üzere iki bakım ve rehabilitasyon merkezinde çalışanlara (bakım elemanları, meslek elemanları ve kuruluş yöneticileri) yarı yapılandırılmış soru kağıdı Her ne kadar Yönetmelikte bakım ücreti olarak tanımlansa da ödemelerin Engelli uygulanmıştır. Böylece ülke çapında genellenebilir veri olmasa da söz konusu iller ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne bazında aydınlatıcı verilere ulaşma şansımız olmuştur. Araştırmada toplam altı kamu aktarılması ödemelerin kamu otoritesi tarafından da nakdi yardım olarak bakım ve rehabilitasyon merkezi, on altı Sosyal Hizmet Merkezi, sekiz özel bakım değerlendirildiğini göstermektedir. Dolayısıyla nakdi yardım biçimine dönüşmüş 17 olan bakım ücretinin, ekonomik güçsüzlüğü giderici bir yönü olmayıp, formel çalışma yetememe duygusu yaşamakta, yeterince uyuyamamaktadırlar. Kadınlar, tüm bakım olmadığı, dinlenme, işin yapılmasına dair eğitim, sosyal statü, sigorta ve emeklilik işlerini, çoğu zaman ruhsal, bedensel ve sosyal sağlıklarının bozulmasına rağmen gibi çalışmadan doğan hakları getirmeği için kadınları güçlendirmiyor. Öte yandan, gerçekleştirmektedir. amaç engelli bireylerin ihtiyaçlarını finanse etmek ise, var olan yoksulluk koşullarında alınan para çoğu durumda engellinin bakım ihtiyacı yerine ailenin temel ihtiyaçları Evde bakım veren kadınlarla ilgili gelecek açısından düşünülmesi gereken önemli için kullanılmaktadır. Birçok hane içinse bakım parası engellinin bakım giderleri ile bir nokta, yaşamları boyunca kayıtlı çalışmayan, sosyal güvenlik sisteminde ya var kıyaslandığında daha küçük bir meblağı oluşturmakta, engelli yakınları ağır bir bakım olmayan ya da pasif olan, bu kişilerin kendileri yaşlanıp bakıma ihtiyaç duyduklarında yükünü tek başlarına omuzlamak durumunda kalmaktadır. Bu nedenle evde bakım onlara ne olacağıdır? Ömrünü yakınındakilerin bakımına adamış olan kadınlar, uygulamasının, sosyal bir yardım olarak dahi tanımlanması mümkün değildir. Bakım kendileri bakım ihtiyacı duyduklarında, kentsel ve kırsal bağlamda, yaşlılık, yoksulluk, ücretinin herhangi bir gelir kriterine bağlı kalmaksızın engellinin eşit vatandaşlık sosyal güvencesizlik ve kadın olmanın kesişiminde ciddi risklerle karşı karşıya olan hakları çerçevesinde, engel durumunu ve fonksiyon kaybını dikkate alacak ve kaliteli bir grup haline gelecektir. Bu konuya dair hem bakımı hem istihdamı kucaklayan bir bakımı garantileyecek bir ödeme şekline dönüştürülmesi gerekmektedir. kapsamlı sosyal politika üretilmesi gerekmektedir. Var olan kriterlerin getirdiği sorunlar Evde bakım verenlerin şimdiki durumuna dair üzerinde durulması gereken bir diğer Bakım ücretinin bir takım kriterlerle verilmesi, uygulamada ciddi problemlere neden önemli nokta şudur: Evde bakım ücreti ile yakınlarına bakan kadınlar 2013 yılı TÜİK olmaktadır. Gelir kriteri nedeniyle, geliri olması gerekenden örneğin beş kuruş fazla istatistiklerinde kadın istihdamı rakamları içinde çalışan kadın olarak sayılmışlar ve olan engelli yakınları bakım ücreti alamazken diğer yandan sistemin boşluklarından istatistiklerdeki yerlerini almışlardır (Toksöz, 2014). faydalanılarak engelli bakım heyetlerini zorlayacak türden, gelir kriterini yerine getirmese dahi bakım ücreti alan örnekler bulunmaktadır. Mevcut sistem bir biçimde Evde bakım ücreti ile yakınlarına bakan kadınlar resmen çalışıyor sayılmaktadır; istismar edilmektedir. Saha çalışmasında da meslek elemanlarının birçoğunun gelir ancak bu çalışmanın, Türkiye’nin imzaladığı ILO sözleşmelerinin aksine, çalışma süresi kriterinin kaldırılması yönünde önerileri olmuştur. sigorta, izin gibi temel hakları bulunmamaktadır. Bu noktada çalışma yaşamını uluslar arası standartlara taşıyacak koruyucu yasal düzenlemelerin sağlanması elzemdir. Konuyla ilgili 2013 yılında bir çalışmada da tespit edildiği üzere, “Yönetmeliğin genel yapısı, maddeleri, ve ÖSKRY Ek-2 Özür Oranları Cetveli kritik hatalar içermektedir Kuruluş bakımı ve ev bakımı birbirinin alternatifi değildir. ve bilimsel geçerlilikten yoksundur. Son olarak, özel gereksinimleri olan her yaşta Sahada görüşme yapılan meslek elemanları ve bakım elemanlarının ortak kanısı birey, ÖSKRY başvurusu, rapor düzenleme süreci ve daha sonraki uygulamalarda kurum bakımına ilişkin olumlu geri bildirime rağmen öncelikli hizmet biçiminin ciddi zorluklarla karşılaşmakta ve hak kaybına uğramaktadır. Bu durum, kimi zaman evde bakım hizmeti olması yönündedir. Sosyalleşmeleri açısından kurum bakımının aşılması olanaksız sorunları da beraberinde getirmektedir. Çocuklar sözkonusu önemli olduğu öne çıkartılırken, evde bakılan engellinin bir anlamda kapatılma olduğunda, başvuru, rapor düzenleme süreci ve sonrasındaki uygulamalarda ile karşı karşıya olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan ise evdeki duygusal bağın daha ciddi sorunlardan söz edilebilmektedir” (Menda ve diğ, 2013:14). Mevcut önemli olduğunu ve ne yaparlarsa yapsınlar bu boşluğun doldurulamayacağını ifade uygulamada sağlık kurulu raporlarının verildiği heyetlerde sosyal hizmet uzmanı etmişlerdir. Dolayısıyla mevcut evde bakım uygulamasının yeniden yapılandırılması bulunmamaktadır. Ancak heyetlerde sosyal hizmet uzmanının olması, vakanın sosyal gerekmektedir. açıdan da değerlendirilebilmesini sağlayacağı için önemlidir. Şimdiki durumu kısaca özetleyecek olursak, engelli bakım ücreti sadece yoksullukla Bu haliyle evde bakım ücreti kadınları güçlendirmiyor. mücadelede bir transfer ödemesi durumundadır. Ancak bu haliyle, yoksullukla Kamusal sorumluluk alanından hane içine devredilen bakımın, bakıcı olarak yalnızca mücadele konusunda da ne kadar yeterli olduğunu tartışmak gerekiyor. Çünkü, bu kadını işaret etmesi, kadınları yalnızlaştıran, eve kapanmalarına neden olan ve haliyle evde bakım ücreti, çalışma olarak resmen kayıt edilmemesi, çalışma saatinin, üzerlerindeki iş yükünü arttıran boyutlarda bir destek yoksunluğu yaşamalarına dinlenme süresinin, sigortasının, emekliliğinin olmaması nedenleriyle gerçek bir yol açmaktadır. Araştırma bulguları evde bakım veren kadınların çoklu yoksunluk istihdam yaratmamaktadır. Öte yandan, hanede kişi başına düşen gelirin asgari yaşadıklarını göstermiştir. Tüm öncelikleri evde gerçekleştirdikleri ev işleri ve bakım ücretin 2/3’ünün altında olan bir hanede hele de ağır engelli, dolayısıyla daha fazla işlerine dönüşen kadınların sosyal yaşamları yoktur, kişisel ihtiyaçları ve ilgilerine ihtiyacı olan ailelerin yoksulluğunu ortadan kaldırmak için bu uygulama yeterli ayıracak zamanları bulunmamaktadır, hareket alanları evin içiyle sınırlıdır, hiçbir şeye değildir, çünkü yoksulluğu yaratan hiçbir nedeni ortadan kaldırmamakta, ya da 19 5 kendi geçimliklerini sağlamak üzere hanelere bir kaynak veya beceri veya olanak eşitliği hedefi ile birlikte ele alınması gerekmektedir. Kadınların istihdamı birçok hane sunmamaktadır. Bu durumda hâlihazırdaki engelli politikalarında bakıma ulaşmanın, için düzenli gelir, sosyal sigorta sistemine dahil olma ve dolayısıyla yoksulluk zincirini kuruluş ya da hanede bakım sunma anlayışının değişmesi gerekmektedir. kırma demektir. Aynı zamanda kaliteli bakım, hizmeti sektörünün gelişmesi, tüm yeti yitimli bireyler için daha çok sosyal refah olanağı yaratılması, neticede, sosyal 5 dışlanmaya maruz kalan grupların yeniden toplumsallaştığı, sosyal içermeci bir kalkınma süreci demektir. Bakım Anlayışının Değişmesi ve Hane İçinde Eşitlik Bakım anlayışını sosyal politika düzeyinde tanımlamak ve bu yönde bilgi ve bilinç Öneriler arttırmak gerekmektedir. Bakım anlayışı öncelikle sadece hayatta kalma anlamının ötesine geçmeli, bireysel potansiyeli gerçekleştirme anlamına genişlemeli ve böylelikle eğitim ve rehabilitasyon faaliyetlerini de içermelidir. Bu şekilde tanımlanan bakımın sadece akraba olmakla ya da duygusal olmakla Yoksullukla mücadelede engelliler ve kadınlar gibi baskı altındaki toplumsal grupları sağlanamayacağı açıktır. Bakımı geleneksel olarak annelerden ve hanedeki kadınlardan özgürleştirici sosyal içermeci yaklaşım temel prensip haline gelmelidir. bekleyen anlayış, kadınların pasif kabul edildiği, çalışmadığı ve çalışmayacağının   düşünüldüğü, hanede diğer bireylerle olan ilişkileri üzerinden tanımladığı geleneksel Eğer engelli bakım politikası ve yoksullukla mücadele politikalarının birbiriyle toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmektedir. Bu nedenle bakım tanımının değişmesi, kesişmesi arzu ediliyorsa, o zaman bakım ve istihdam olgularının toplumsal cinsiyet hem engelli bireyleri hem de hanedeki kadınları özgürleştirici niteliği açısından önemli ve gereklidir. Bakımın bir özel alan meselesi değil toplumsal bir mesele olarak tanımlanması gerekmektedir. ŞEKİL 1 ENGELLİ BAKIMI VE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ BİRLİKTE SAĞLAYACAK YOKSULLUKLA MÜCADELE Bakım yükünün toplumda adil bir biçimde yeniden dağıtılması İhtiyacımız olan yeni ekonomik düzen, bakım imkânları açısından toplum içindeki ve YOKSULLUKLA MÜCADELDE KALİTELİ İSTİHDAM KALİTELİ BAKIM SOSYAL İÇERME topluluklar arasındaki artan eşitsizlikleri gidermeli; bunu da, bakım yükümlülüğünü TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ özel ve kamusal alanlar arasında ve kadınlar ve erkekler arasında eşitlikçi bir biçimde yeniden dağıtarak gerçekleştirmelidir. Bakım Bakım izinlerinin Kuruluş bakımı Ücretsiz bakım Bakım Bakım İzinlerinin Düzenlenmesi Tüm İşgücü Pazarında Cinsiyetler Arası Eşitlik anlayışının düzenlenmesi ile hane yükünün pazarının değişmesi ve tüm işgücü bakımının azalması ve düzenlenmesi, Bakım ihtiyacı, bebeklerin doğmasından, çocukların yetişmesine, hastalara ve yaşlılara hane içinde pazarında cinsler ilişkilenmesi ve kadınların istihdam bakılmasına, yaşlı ya da engelli ya da kronik hasta bireylerin bakımına kadar çok çeşitli eşitlik hedefi arası eşitlik hane içi güçlenmesi koşullarının veçheleri olan gündelik hayatın akışında değişiklikler gösteren bir konudur. Çalışan güçlenme hedefi iyileşmesi ile bireyler birden bire hanede süresi belirsiz bir bakım ihtiyacını karşılamak durumunda kadınların kalabilirler. Uzun süreli bakım ihtiyacı olan hanelerdeki bireyler de bir yandan yaşam/ güçlenmesi geçim stratejisi olarak iş bulmak ihtiyacında olabilir. Bu nedenle bakım izinlerini, bakım yükümlülüğü nedeniyle kısmi zamanlı çalışma düzenlemelerini hem erkek hem kadın çalışanların birlikte yüklenebileceği rasyonel seçenekler ile düzenlemek gerekmektedir. Örneğin, bakım izinlerinin cinsler arasında bakım sorumluluğunu birlikte yüklenmeye itecek şekilde düzenlenmesi gibi. Hem istihdamda hem de hanede eşitlik birlikte hedeflenmelidir. Bakım yükümlülüğünün toplumda adil bir biçimde yeniden dağıtılması sadece hanede kadın ve erkeklerin bakımında eşit sorumluluk almaya teşvik edilmesi 21 demek değildir; aynı zamanda sosyal bakım anlayışı ile özel ve kamusal alan Bakım hizmetlerinin evde bakım uygulamasının yeniden düzenlenmesi, evde arasında da bakım yükümlüğünün bireylerin refahını arttıracak biçimde bakımda hane halkının yalnız bırakılmaması, hem bakanın hem de bakılanın düzenlemesi gerekmektedir. Araştırmanın ortaya koyduğu üzere, şimdiki durumda güçleneceği hizmet ve koşulların sağlanmasını içermelidir. ağır engellilerin evde bakımı teşvik edilmekte yani bakım yükümlülüğü haneye, bir başka deyişle özel alana bırakılmaktadır. Bu durumun kadınlarda yaratığı Eve destek hizmeti psiko-sosyal ve fiziksel olumsuz sonuçları bir önceki bölümde inceledik. Bakım Haneyi güçlendirici hiçbir çalışma yapmadan evde yakınına bakım verenlere sadece hizmetlerinin ve bakım pazarının, engelli bakımında sosyal hizmetlerin elini taşın ücret desteği vermek yeterli değildir. Sosyal boyutu önceleyen bütünlükçü bir sosyal altına koyacağı, kuruluş ve hane hizmetlerinin birbirinin sadece alternatifi değil hizmetler politikasının olmaması hizmetin amacına ulaşmasını engellemektedir. birbirleriyle koordine ve kombine edilebileceği şekilde yeniden düzenlemesi Oysa uzmanlık isteyen evde bakım hizmeti, hemşirelik ve destek sağlık hizmetleri bakım yükümlülüğünü özel ve kamusal alanlar arasında daha dengeli dağılmasını konusunda dışarıdan desteği gerekli kılmaktadır. Bu hizmetlerin yanı sıra gündüz/ sağlayacaktır. gece bakımı, kişisel bakım/ özbakım, ev işlerine yardım, bireyin sosyal hayatın gereksinimlerini karşılamaya yönelik sosyal destek sağlayıcı hizmetler örneğin, Bakım Pazarının Düzenlenmesi İstihdam Koşullarının İyileşmesi faturaların ödenmesi, alışverişe yardım ya da sosyal etkinliklere götürülmesini Kadınların Güçlenmesi sağlayacak ve benzeri hizmetlerin de geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Oysa mevcut Bakımı sektör olarak yeniden düşünmek ve düzenlemek gerekmektedir. Bakım sadece uygulama bu türden sosyal hizmetlerin verilmesinin çok uzağındadır. Ayrıca kadınlar ailenin özel alanına bırakıldığında, bu durum düşük eğitim seviyesi ve yoksulluk ile sözü edilen süreçlerin tamamında tek başına sorumluluk üstlenmek durumunda birleştiğinde hem engellileri hem de kadınları evin dört duvarının arasında kapatan, kalmaktadır. depresyona sokan, toplumsal entegrasyon yerine kapatılmanın hakim olduğu bir resim ortaya çıkmaktadır. Bu resimdeki psiko-sosyal güçlükleri düşündüğümüzde Akrabalık bağı gözetilmemeli bakım ihtiyacının hanedeki kadınların 7/24 emeğine terk etmenin kalıcı bir çözüm Bakımın bir iş olduğunun kabulü, gerek bakım veren kadınların sosyal ve ekonomik olmadığı ortadadır. Bu nedenle bütüncül bir yaklaşımla yeti yitimli bireylerin sosyal haklarının kazanımları açısından gerekse engellilerinin nitelikli hizmete erişimleri işlevselliğini ve kişisel potansiyellerini kullanmalarını sağlayacak, bakımın sadece açısından önemlidir. Bu ise evde bakımın salt engellilerin yakınları üzerinden değil, hayatta kalmayı değil rehabilitasyon, yeteneklerin geliştirilmesi, çevre koşullarının bakımın profesyoneller eliyle de yürütülmesi anlamına geleceğinden bir istihdam iyileştirilmesi, çevre ve birey arasında uyumun sağlanması, sosyalleşme gibi unsurları alanı yaratabilir. Bakım yönetmeliği bakım ücreti alınmasının ön koşulu olarak da içermesi zorunludur. Bakımı bu şekilde düşündüğümüzde bakım politikasının engellinin yakını olmak, akrabası olmak gibi bir koşulu öncelemektedir. Oysa bakımın uygulayıcısı olan yegane öznenin bakımı veren kişi olmadığı açıktır. Kapsamlı, profesyonel bir iş olarak algılanması, ilgili tanımları bu akrabalık bağının ötesinde birbirini tamamlayan bakım planları, politikaları ve uygulamaları gerekmektedir. bir anlayışa taşıyacaktır. Yönetmelikteki akrabalık bağına ilişkin koşulun kaldırılması Bakım hizmetlerinin, evde bakım uygulamasının, bakımda işgücü pazarının yeniden gerekmektedir. düzenlenmesi gerekmektedir. Bakım hizmetleri sektörüne yatırım, özel sektörün teşviki konusunda ilerleme, bakım hizmeti sektöründe istihdamın gelişmesi, kaliteli Evde bakım verenler için mesleki eğitim istihdam yaratılması, uygun hizmet faaliyetlerine uygun eğitim almış eleman Kuruluşlarda bakım verenler belirli sürelerle eğitim programlarına katılarak bakım istihdam edilmesi gerekmektedir. İlaveten, kentsel alanların düzenlenmesi, konut, sertifikası alabilmektedir. Oysa evlerinde yakınlarına bakan kadınlar böyle bir eğitimden sağlık hizmetleri, toplumsal duyarlılık yaratma, bilgilendirme gibi konularda da mahrumdur. Dolayısıyla engelli bakımının kalitesini doğrudan etkileyebilecek bakım birbirini tamamlayıcı yatırım ve faaliyetler geliştirilmelidir. eğitiminden evde bakım verenlerinde yararlandırılması önemlidir. Bu eğitimi alacağı süreçte engellisinin kamuya ait kuruluşlarda kalabilmesi, ulaşım vs. konusunda Bakım sektörüne yatırım desteklenmesi gerekmektedir. Çocuk, yaşlı, engelli ve hastalara yönelik sosyal bakım hizmetlerinin, sosyal hak olarak ele alınması, kamu tarafından herkese sağlanması, kapsayıcı bir kamusal sosyal bakım Evde bakımın gerçek bir iş olarak tanımlanması ve çalışma koşullarının altyapısının unsurlarının oluşturulması ve sosyal bakım sektörlerine yatırım yapılması düzenlemesi gerekmektedir. Bakımın verilmesinde cinsiyet eşitliği gözetilmelidir. Buna istihdam maddesi altında değinilecektir. Kuruluş Bakımı İle Hane Bakımının İlişkilenmesi Ve Hane İçi Güçlenme 23 Ücretsiz Bakım Yükünün Azalması İle Kadınların Güçlenmesi Bakım Hizmeti Sektöründe İstihdamın Gelişmesi, Kaliteli İstihdam Yaratılması Ara kuruluş hizmetlerin yapılanması Saha görüşmelerimiz sırasında evde bakım veren kadınların en önemli taleplerinden Evde bakımda gerçek bir istihdam yaratılması birisi de ücretsiz olarak yararlanabilecekleri kendilerine bakım desteği sağlayabilecek Dünyadaki örnekler bakım verenlerin profesyonel bakım elemanları olduğu, /acil durumlarda kısa süreli yatılı bakım verebilecek gündüz bakım evlerinin ekonomik ve sosyal haklarının korunduğu yönündedir. Türkiye’de evde bakım veren olmasıdır. Var olan özel bakım merkezleri yatılı hizmet vermektedir. Yönetmelik kadınlar istihdam içerisinde görülmekle birlikte çalışma koşulları düzenlenmemiş ve gündüzlü bakım vermeye elverse de özel bakım merkezlerinde gündüzlü bakım sigortasız çalışmaktadırlar. Çalışma haklarının sağlanması en acil konulardan birisidir tercih edilmemektedir. Gündüzlü bakımın ücretsiz olması kadınlar açısından ve evde bakım veren kadınların en önemli taleplerindendir. Evde bakım ücreti alan hayatidir, çünkü bakım ücretinin kesilebileceği endişesi kadınların engellileri ile evde kişilerin sigorta, emeklilik, izin gibi temel çalışma hakları acilen düzenlenmelidir. kapanmalarını sürekli kılacaktır. Bakım sektöründe kaliteli istihdam yaratılması Denetim ve vaka takibi Kamu ve özel bakım merkezlerinde çalışan bakım elemanlarının ücretleri oldukça Gerek yatılı kuruluşlarda gerekse evde bakımda denetim sistemi yetersizdir. Meslek düşüktür. Ücretler, özel bakım merkezlerinde asgari ücret düzeyinde ve kamuda elemanlarınca, başvuruların yoğunluğu, ilk başvuruların değerlendirme sürecinin çok bunun biraz üzerindedir.Gerek kamuda gerekse özel bakım merkezlerinde bakım fazla zaman alması, fiziksel alt yapı yetersizliği (örneğin, sosyal inceleme için yeterli elemanlarının iş güvenceleri yoktur. Kamuda hizmet alımı ile işe alınmakta, sözleşmeleri aracın olmaması) gibi nedenler, denetime yeterince zaman ayrılamamasının temel her sene yenilenmekte dolayısıyla işten çıkartılmaları durumunda kıdem tazminatı gerekçeleri olarak sunulmuştur. Değerlendirme süreci, gelir kriterinin değerlendirme haklarını kullanamamaktadırlar. Bakım elemanları için ağır bir çalışma temposu söz esasına dayalıdır. Dolayısıyla meslek elemanları rehberlik, danışmanlık vb. hizmetleri konusudur. Yönetmelikteki altı engelliye bir bakım elemanı çalıştırma yükümlülüğüne vermenin ötesinde yoksulluğu tespit etmeye çalışan adeta denetleyen kamu rağmen çalışanların, sağlık sorunları, izinli olmaları gibi fiilen bakım merkezlerinde görevlilerine dönüşmüşlerdir. Bakımın kalitesinin artmasında özellikle evlerde bakım olamamaları durumunda bu oran tutturulamamaktadır. Dolayısıyla bakım yükleri konusunda rehberlik verecek ve engelliyi izleyecek bir mekanizmanın oluşturulması oldukça ağır ve günde 8 saat oldukça uzun bir çalışma süresi. Üstelik dinlenme ve gelir kriterinin kaldırılması gerekmektedir. sürelerinin yeterli olmaması, sadece yemek yiyebilecekleri kadar bir süreyi içermesi (ortalama 15 dakika ile 30 dakika arası), bu süreyi bakım merkezinde geçirmeleri, Özel Sektörün Teşvikini Yeniden Düşünmek bakım elemanlarının çalışma sürelerinin yeniden düzenlenerek azaltılmasını gerekli Özel sektöre destek ve yanı sıra özel sektörün kendi ayakları üzerinde durur hale kılmaktadır. Kamu ve özel bakım kuruluşlarında çalışan bakım elemanları açısından, gelmesinin de teşvik edilmesi üzerine düşünülmesi gereken bir konudur. Özel bakım özlük haklarının iyileştirilmesi, kadro güvencesi, ücret, kıdem tazminatı gibi sosyal merkezleri, devletin engelli için verdiği ücreti yetersiz bulmaktadır. Devletin kamu haklarının verilmesi belirgin talepler olarak öne çıkmıştır. bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde bir engelli için ayırdığı paranın 5000 TL civarında olması, özel bakım merkezlerine ise iki asgari ücret tutarında bir meblağın Uygun hizmet faaliyetlerine uygun eğitim almış eleman istihdam edilmesi belirlenmesi yapılan işin ve sunulan olanakların kalitesini etkilemektedir. Hâlihazırda Yardım değil sosyal hizmet verilmesi ve sosyal hizmet uygulamasında sosyal özel sektör sadece kamu ödemeleri ile beslenir durumdadır. Oysa özel sektörde süre hizmet eğitimi alanların çalışması hususu önemlidir. Kurumsal sosyal hizmetlerin ve içerik bakımından çeşitlenebilen kaliteli hizmet modellerinin geliştirilmesi ve sunumunda görev alan meslek elemanlarının profilinde önemli bir dönüşüm sunumu teşvik edilirse, (örneğin sektörel teşvik ödülleri ile), sadece yoksul engellilerin yaşandığını söyleyebiliriz. Uzun yıllar sosyal hizmet uzmanları (sosyal çalışmacılar) değil orta ve üst gelir seviyesindeki engellilerin de sektörden ücret karşılığı hizmet alanda hakim meslek grubu olmuştur. Sorunların çeşitlenmesi, yeni hizmet alması yaygınlaşabilir. Böylelikle kaliteli hizmet üreterek kendi ayağı üzerinde duran modellerinin geliştirilmesi, alana farklı meslek gruplarının da girmesinin önünü bir özel sektör yapısı teşvik edilebilir. açmıştır. Ancak farklı meslek gruplarının açık bir biçimde görev tanımlamaları yapılmamıştır. Saha gözlemlerimiz, sosyal hizmet alanına yeni giren öğretmenlerin (fizik, kimya, bilgisayar öğretmeni, din öğretmeni, sınıf öğretmeni, beden öğretmeni...) evde bakım heyetlerinde görevlendirildikleri yönünde olmuştur. Oysa heyetlerde çalıştırılması gereken meslek grupları, ilgili yönetmelik de ifade edilmiştir. Bu meslek elemanlarının olmadığı durumlarda tercihen farklı meslek gruplarına açıktır. Burada 25 heyetlerin yaptıkları işin sadece gelir tespitine indirgenmesi, heyetteki meslek takdir edilmeme, yapılan işin önemsenmemesi, sürekli artan bir performans elemanlarının rehberlik, danışmanlık, izleme ve müdahale süreçlerinden neredeyse beklentisi ve iş yükünün ağırlığı gibi konuları sıklıkla dile getirmişlerdir. Siyaset muaf olması, herkesin bu işi yapabileceğine dair bir algı yaratmıştır. Bu algı sosyal mekanizmasının zaman zaman mesleki kararlarını dikkate almayan müdahaleci hizmetler kurumunun müracaatçılarıyla nakdi yardım boyutunun dışında bir ilişki tavrından rahatsızlıklarını dillendirmişlerdir. Üstelik kapsayıcı ve adil bir sosyal hizmet geliştirememesi ve sosyal hizmet sunamaması anlamına gelmektedir. Var olan politikasının yaratılamaması, kurumun her gelen siyasi anlayışa göre hizmetini koşullarda heyet işini her üniversite mezunu yapabilir. Oysa burada tartışıldığı gibi yeniden şekillendirmesi, sosyal hizmetlerin toplumdaki sosyal eşitleyici rolünün engelli bakımı politikası gelir tespiti ve nakdi yardım boyutunun ötesine geçecekse, zedelenmesi anlamına gelmektedir. baskı karşıtı ve feminist sosyal hizmet yaklaşımı gerekmektedir. Engelli birey ve hanesini bir yaşam birimi olarak gören, vaka bazında hanedeki tüm bireyleri ve Engellilere Yönelik Hizmetlerin Tek Çatı Altında Toplanması ilişkilerini değerlendiren, vaka bazında güçlenmeci değişim planı yapan, uygulayan 2005 tarihli Özürlüler Yasası engellilik meselesine bir bütün olarak baksa da kurumsal değerlendiren hizmetler sunulacaksa, o zaman sosyal hizmet alanında eğitim almış düzeyde mevcut hizmetler dağınıklığını sürdürmektedir. Örneğin ücret meselesinde bireyler istihdam edilmelidir. bile 2022 sayılı yasa ve evde bakım ücretine dair sorumluluk farklı kurumların yetki alanı içindedir. Bu ise, uygulama da aksaklıkların yaşanmasına neden olmaktadır. Meslek elemanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi Ayrıca valilik, belediye, sivil toplum kuruluşları arasında da nitelikli bir eşgüdümün Sosyal Hizmet Merkezlerinde/ evde bakım heyetlerinde çalışan meslek elamanlarının olmaması hizmetlerin etkililiğini engellemektedir. Dolayısıyla engellilere yönelik çalışma koşulları vaka yükü, vaka çeşitliliği nedeniyle ağırdır. Oldukça tehlikeli koşullarda hizmetlerin örgütlenmesinin tek bir çatı altında toplanması ve bunun da Aile ve çalışmakta, gerek kuruluşta gerekse sahada şiddet riski altında kalmaktadırlar. Sosyal Politikalar Bakanlığı olması son derece önemlidir. Hizmet modellerinin Bazı meslek elemanları ‘can güvenliklerinin olmadığını’ belirtmişlerdir. Dolayısıyla geliştirilmesinde, yerel hatta mahalli çözümlerin örnek uygulamaların yaratılmasında iş güvenlikleri bulunmamaktadır. Çalışma koşullarının ağır olmasına rağmen sivil toplum kuruluşları ve belediyeler teşvik edilmelidir. ödüllendirme yetersizdir, sosyal olanaklar (ulaşım, yemek, lojman, sosyal tesis...) yoktur. Özlük haklarının iyileştirilmesini, farklı illere atanmanın objektif kriterlere dayalı olmasını talep etmektedirler . Kuşkusuz yapılan işin ağırlığıyla denk bir ücretlendirme politikasının olmaması, özlük hakları ve ücret açısından Sağlık Bakanlığı vb. farklı kurumlarda çalışan meslektaşlar arasındaki aranın açılması kurum çalışanlarını kurum değişikliği yapma motivasyonunu artırmaktadır. Genellikle Sosyal Hizmet Merkezlerinde/evde bakım heyetlerinde çalışan meslek elemanları sıklıkla yıpranma tazminatı, erken emeklilik, rotasyon, ücret gibi konularda taleplerini dile getirmişlerdir. Keza yatılı kuruluşlarda çalışanlarda benzer taleplere sahiptir. Meslek elemanlarının (sosyal hizmet uzmanı, psikolog, öğretmen, hemşire, fizyoterapist) hemen hepsinin en fazla dile getirdiği konu, ‘yıpranma’ meselesi ve ‘yıpranma tazminatı’ dır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda ek ders karşılığı çalıştırma yaygın bir uygulamadır. Saha çalışması sırasında gerek yatılı kuruluşlarda gerekse Sosyal Hizmet Merkezleri- evde bakım heyetlerinde ek ders karşılığı ve iş güvencesi olmaksızın çalıştırılan meslek elemanlarıyla görüşmeler yaptık. Bu grubun en önemli talebi kadro ve ücretlerin iyileştirmesidir. Zira kadrolu meslek elemanlarının ücretleri ile kıyaslandığında arada ciddi bir uçurumun olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, aynı işi yapanlar arasında çalışma barışını bozacak nitelikte bir eşitsizlik üretmektedir. Eşit işe eşit ücret önemli bir taleptir. Bugün Türkiye’de kamusal hizmetler büyük ölçüde bürokrasinin dinamikleri ile varlığını sürdürmektedir. Görüştüğümüz meslek elemanları, çalıştıkları kurumlarda 27 Kaynakça ASPB (2011) Bakım Hizmetleri Stratejisi ve Eylem Plan (2011-2013) Kapsamında; Sosyal Güvenlik Sisteminde Bakım Güvence Modeli Ve Bakım Sigortası Oluşturulması Çalışmaları Taslak Raporu, 19 0cak 2011 tarihli ve 27820 sayılı Resmi Gazete. Akkan, E. B. (2010) “Sosyal Hak Talebi Olarak Bakım İhtiyacı”, Pınar Uyan Semerci, (der) İnsan Hakları İhlali Olarak Yoksulluk, İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları. Atasü-Topcuoğlu, R. (2013) “Sosyal Haklar Piyasalaşır mı? Çocuk Hakları ve Kadın Emeğinin Kesişiminde Türkiye’de Kreşler” Uluslararası Sosyal Haklar Sempozyumu Bildiri Kitabı, Bursa: Uludağ Üniversitesi Yayını Basım H. N. & Beğenirbaş M (2012) Çalışma Yaşamında Duygusal Emek: Bir Ölçek Uyarlama Çalışması, Yönetim ve Ekonomi,19(1):.77-90 Crow,L. (1996) ‘Including All of our Lives: Renewing the Social Model of Disability’ Exploring the Divide: Illness and Disability içinde, (Der: C. Barnes ve G. Mercer), 55-73, Leeds: Disability Press. Diefendorff, J.M., Croyle, M.H. ve Grosserand,R.H. (2005), “The Dimensionality and Antecedents of Emotinal Labor Strategies”, Journal of Vocational Behavior, 66, 339-357. Dedeoğlu S. ve M. Yaman Öztürk (2010) (Der.) Kapitalizm, Ataerkillik ve Kadın Emeği: Türkiye Örneği, İstanbul: Sosyal Araştırmalar Vakfı Ecevit, Y. (2012) “Feminist Sosyal Politika Bağlamında, Türkiye’de Çocuk Bakımı ve Eğitimine İki Paradigmadan Doğru Bakmak” (220-265) içinde Gülay Toksöz ve Ahmet Makal (Der.) Geçmişten Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği, Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınevi Ergin, C. (1992). Doktor ve Hemşirelerde Tükenmişlik ve Maslach tükenmişlik ölçeğinin uyarlanması, R. Bayraktar ve İ. Dağ (Der.) VII. Ulusal Psikoloji Kongresi Bilimsel Çalışmaları, 143-154, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları Hochshield, A. R. (1983) The Managed Heart: Commercialization of Human Feeling, Los Angeles: University of California Press. İlkkaracan , İ. (Der) (2010) Emek Piyasasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Doğru: İş ve Aile Yaşamını Uzlaştırma Politikaları, İstanbul: Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği Yayınları Morris, J. A. Ve Feldman, D.C. (1996) The Dimensions, Antecedents and Consequences of Emotional Labor, the Academy of Management Review, 21(4) 986-1010. Kümbetoğlu, B. (2005)Sosyolojide ve antropolojide niteliksel yöntem ve araştırma, Bağlam: İstanbul. Maslach, C., Jackson, S. E., & Leiter, M. P. (1986) Maslach burnout inventory. (veri tabanı) Menda, E. Balkan N. ve Bertay, N. (2013) Engelsiz Türkiye İçin: Yolun Neresindeyiz? Mevcut Durum ve Öneriler, İstanbul: Sabancı Üniversitesi Yayını. Özkaplan, N. (2009) Duygusal Emek ve Kadın İşi/Erkek İşi, Çalışma ve Toplum, 2. Rubin, A. ve Babbie, E. (1989) Research Methods for Social Work, Brooks /Cole Publishing: Pacific Groove. Spector, P.E. (1985) Measurement of human service staff satisfaction: Development of the Job Satisfaction Survey, American Journal of Community Psychology, 13: 693-713. Toksöz, G. (2014) “Kentli Kadın İstihdamı Gerçekten Artıyor mu?” (http://bianet.org/bianet/kadın/ Erişim Tarihi: 3 Şubat 2014) Toronto, J. (1994) Moral Boundaries: A Political Argument for an Ethic of Care, New York: Routledge Ünlü, E. (2001). Sosyal Hizmet Araştırmasında Etik Sorumluluk, içinde Veli Duyan & Aliye Mavili Aktaş (Ed.) Sosyal Hizmette Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları Prof. Dr. Nihal Turan’a Armağan, Ankara : Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yayını Yelboğa, A. (2009) Validity and reliability of the Turkish version of the job satisfaction survey (JSS). World Applied Sciences Journal. 6 (8), 1066-1072.