GEZİCİ MEVSİMLİK TARIM İŞİNDE ÇALIŞAN KADINLARIN ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARININ İRDELENMESİ Kezban Çelik Zeynep Şimşek Yasemin Yüce Tar Aylin Kırca Duman 3 GEZİCİ MEVSİMLİK TARIM İŞİNDE ÇALIŞAN KADINLARIN ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARININ İRDELENMESİ Kezban Çelik* Zeynep Şimşek** Yasemin Yüce Tar*** Aylin Kırca Duman**** * Doç. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, kezban.celik@omu.edu.tr ** Prof. Dr., Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk sağlığı A.B. D., zsimsek@harran.edu.tr *** Yrd. Doç. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, yyuce@omu.edu.tr **** Kamu Yöneticisi, Şanlıurfa Vali Yardımcısı. 5 Özet Bu çalışma; “Gezici Mevsimlik Tarım İşinde Çalışan Kadınların Çalışma ve Yaşam Koşullarının İrdelenmesi” amacıyla 2014-2015 yılları arasında Adıyaman ve Şanlıurfa illerinde gerçekleştirilmiştir. “Gezici Mevsimlik Tarım İşinde Çalışan Kadınların Çalışma ve Yaşam Koşullarının İrdelenmesi” araştırması 2014 yılında Adıyaman ve Şanlıurfa illerinde gezici mevsimlik tarım işçiliğinde çalışmakta olan kadınları ele almıştır. Araştırmanın iki temel amacı vardır. İlk amaç; mevsimlik tarım işçiliğinde yer alan kadınların çalışma ilişkileri ve koşullarını incelemektir. Bu iş içinde “geçici” ve “gezici” yaşam koşullarının nasıl şekillendiği, tarım iş aracısı-işveren-kadın çalışan arasındaki ilişkiler, işten elde edilen gelir, gelirin kullanımı, sosyo-ekonomik statüleri ile sigortalılık, sağlık, eğitim başta olmak üzere mevsimlik gezici işçiliğin “hak” kullanımları üzerine olan etkilerini araştırmaktır. Bu işte çalışmanın kadınların bugününü ve gelecek yaşamlarını nasıl şekillendireceğini anlamak ve yapılan işin “işçilik” sayılabilmesi ve ücretli çalışmanın kadın yararına sonuçlar üretebilmesi için nelerin yapılabileceğini araştırmak ise ikinci amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın nihai amacı ise kadınların kişisel gelir sahibi olmasıyla güçlenmeleri arasındaki ilişkiye bakmaktır. “Güçlenmeyi” kadınların kendi güçlerini fark etmeleri ve bu gücü arttırmaları üzerinden tanımlamak mümkün gözükmektedir. “Güçlenme” iki temel kıstasla ölçülebilir: “aile içinde kararlara katılım” ve “aile içi cinsiyetçi işbölümünde farklılaşma”. Bu alandaki araştırmalar birbiriyle çelişen sonuçlar ortaya koysa da kişisel gelir sahibi olmanın en azından güçlenme potansiyeli taşıdığını göstermektedir. Ücretli olarak mevsimlik tarım işçiliği yapan kadınlar açısından taşıdığı potansiyellere/sınırlılıklara ve bunları üreten mekanizmalara bakmak anlamlı olacaktır. Kadın grubu kendi içinde 25 yaş altı grup ve 25 yaş üstü grup olarak ikiye ayrılarak değerlendirilmiştir. Bu ayrımın amaçlarından birisi gezici mevsimlik tarım işçisi olan genç kadınların deneyimlerini gençlik çalışmalarına dahil edebilmektir. Çalışma esas olarak, ücretli çalışan mevsimlik tarım işçisi genç kadınların ve kadınların bu çalışma ile kazanımları olup olmadığı, şayet var ise yaşamlarını nasıl şekillendirdiği ve şayet yok ise ne yapılması gerektiği hususları üzerine kafa yormaktadır. 7 Giriş TÜİK 2014 verilerine göre tarımda 5 milyon 470 bin kişi istihdam edilmektedir. Bu nüfusun 2.5 milyonu mevsimlik tarım işçisi olup yaklaşık 546 bini ise gezici mevsimlik tarım işçisidir. Aileleriyle birlikte 1 milyon nüfusu aşan gezici tarım işçileri, çalışmak amacıyla değişik illere göç etmektedir. 2015 yılında TBMM’de grubu bulunan tüm siyasi partilerin ortak teklifi ile kurulan Mevsimlik Tarım İşçileri Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre bu işçilerin barınma, ulaşım, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, çalışma hayatı, sendikal haklar, siyasal haklar, çocuk işçiler, kadın istihdamı alanlarını kapsayan sorunları vardır. Rapor incelendiğinde gezici mevsimlik tarım işçiliği, içinde yer alan herkesi olumsuz etkileyen sonuçlar üretmektedir. Ancak raporda grubun en kırılgan üyesinin kadınlar olduğuna dikkat çekilmektedir. Kadınlar, tarlada gündüz erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen, ev işlerinin devamı olan yemek, temizlik, çocuk bakımı gibi pek çok işi de yapmaktadırlar. Tarım işçisi kadınların tarlada ve göç yollarında taciz ve tecavüzün yanısıra şiddetin değişik biçimlerine maruz kaldığına değinilmektedir. Mevsimlik kadın tarım işçileri genel olarak sigorta, sosyal güvenlik ve özel olarak da analık sigortası hakkından mahrumdurlar. Yetersiz hijyen koşulları, düşük sosyo-ekonomik düzey, genç yaşta evlenme ve beraberinde adölesan gebelikler, çok sayıda ve sık aralıklarla gebelik ve doğum, tarım alanlarında doğum öncesi, sırası ve sonrası sağlık hizmetine erişememe annenin ve bebeğin sağlık risklerini artırmakta hatta ölümlerine neden olabilmektedir. 2012 yılında gerçekleştirilen Tarımda Mevsimlik İşçi Göçü Türkiye Durum Özeti Raporu hem Türkiye tarımı hem de işçi göçünün birbiri ile ilişkili bazı temel nitelikleri olduğuna değinmektedir. Raporda; Türkiye’nin tarımsal yapısının temel nitelikleri, küçük ve orta büyüklükte toprak sahipliği, kadının ücretsiz emeği, cinsiyete dayalı işbölümü, erkeğin uzun dönemli mevsimlik işçiliği, geçimlik üretim, yeniden üretim süreçleri olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı işi yapan mevsimlik tarım işçileri arasında etnik, coğrafi ve cinsiyete göre ücret farklılıkları olduğu ve bu durumun ciddi bir ayrımcılık yaratmakta olduğu görülmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları mutlak yoksulluk; barınma, eğitim, sağlık gibi temel insan haklarının kaybına neden olmaktadır. Mevsimlik işçilik alanında hukuki anlamda, konuya uygun ve uygulanabilir özel düzenlemelerin gerekliliği kadar, bir işveren olarak toprak sahiplerinin de yasal yükümlülüklerinin farkına varmalarının sağlanmasına odaklanılması gerektiğinin altı çizilmektedir. Yoksulluk döngüsünün kırılması için mevsimlik tarım işçiliği sorununda çocuk boyutunun özel olarak ele alınması, barınma, eğitim, sağlık gibi temel hizmet alanlarının çocukların ihtiyaçları göz önüne alınarak planlanması gerektiğine dikkat çekilmektedir (Friedrich Ebert Stiftung Derneği, 2012:1). Mevsimlik göç özellikle tarımsal yörelerde mevsimlere bağlı olarak işgücü arzı ile talebi arasındaki açığın kapatılmasına yönelik hareketlilik olarak ortaya çıkmaktadır. Gezici ve geçici niteliği, kayıt dışı alana itilmesine yol açmaktadır. Kayıt dışılık 9 haricindeki bir diğer özelliği ise Türkiye’de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanların etnik azınlıkların ve herhangi bir ülkeye yeni göç etmiş olanların mevsimlik tarım işçisi %90 gibi çok önemli bir kısmını Güneydoğu kökenlilerin oluşturmasıdır. Mevsimlik olarak çalışma eğilimleri daha fazladır (Çınar, 2014:24). tarım işinin kayıt dışı sektörde görülen tabakalaşma içinde en altta yer alması ve mevsimlik tarım işçiliği yapanların çoğunun belirli etnik grupları içermesi, konunun Mevsimlik tarım işçiliği, tarımsal üretimin yaygın olduğu pekçok ülkede olduğu etnik boyutunun da önemli olduğunu gösterir niteliktedir. Bu özellikleri ile işgücünün gibi, Türkiye’de de kapitalizmin kırsal alanlarda gelişmesi ile birlikte önemli bir sorun etnikleşmesi kavramı da kullanılabilir gözükmektedir. Kadın olmak, Kürt-Arap kadın alanı olmuştur. Çukurova’da pamuk toplama ile başlayan hikaye, Malatya’da kayısı, olmak ve mevsimlik tarım işinde yer alan Kürt ya da Arap kadın olmak deneyimi bu Giresun’da fındık, Polatlı’da soğan, Niğde’de kabak ve ayçiçeği gibi 48 ilde devam kapsamda önemli hale gelmektedir. Bu çerçevede mevsimlik tarım işçiliğinde yer etmektedir. Uzun yıllardır devam eden bu süreçte işin esası ve temel niteliklerinde alan kadınların, her aşaması erkekler (işveren-aracı-koca/baba) tarafından belirlenen farklılık olmamakla birlikte, mevsimlik tarım işinde çalışan nüfusu üreten bölgelerin çalışma koşulları, sosyal dışlanmaları ile gündelik yaşam deneyimlerini etkileyen tüm değişimi dikkat çekmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin Türkiye’deki varlıkları ticari hususların birlikte düşünülmesi gerekmektedir. tarımın gelişmesi üzerinden izlenebilir. Tarımda kapitalist ilişkiler geliştikçe farklı bölgelerde farklı kesimlerin mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya başladıkları görülür. Bu tarihsel süreçte 1950’ler önemli bir dönemeçtir. Kentlere yönelen kitlesel emek Mevsimlik Tarım İşçiliği göçü ile birlikte mevsimlik işgücü göçü veren bölgeler de değişmektedir. ve Kadınlar 1950’lere kadar Türkiye istihdamında birinci sırada yer alan tarım yıllar içerinde azalmış olmakla birlikte halen önemli bir sektördür. 1923 yılında ulus devlet kurulduğu vakit tarıma dayalı bir üretimden, yok denebilecek sınırlıkta bir sanayiden ve az bir nüfus ve geniş bir coğrafyadan bahsetmek mümkündür. 1940’lı yılların ikinci yarısı Türkiye Tarım işçileri, Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) tarafından yapılan tanımlamaya için değişimlerin yaşanmaya başlandığı yıllardır. Tarımda mekanizasyon -gübreleme göre tarlada, bahçede, serada, hayvan yetiştirme birimlerinde yiyecek üreten kadın ve traktör- ile birlikte önce artı işgücü oluşmuştur. Tarımda istihdam olamayan işgücü ve erkeklerden oluşmaktadır. Çalıştıkları işletmeler küçük ya da orta boy olanlardan ücretli iş bulabilmek umut ve beklentisi ile büyük şehirlere -İstanbul, İzmir, Ankara- endüstriyel üretim yapan büyük işletme ve plantasyonlara varıncaya kadar çeşitli göç etmeye başlamıştır. Bu dönem geçimlik tarımla uğraşan çiftçi göçüdür. Üretim boyutlarda olabilir. Ücretli işçi olarak çalışırlar çünkü kendilerine ait ya da kiraladıkları yapısının dönüşümü ile ortaya çıkan işgücü fazlası nedeniyle bir yandan tarımda arazileri, üretimde kullanacakları tarım araçları yoktur. Bu öz ellikleri ile çiftçilerden ücretli işçiliğin artışı, diğer yandan tarımda makineleşmenin artışıyla birlikte ortakçılık1 farklılaşırlar. Tarım işçileri “ücretli tarım işçileri”, “geçici tarım işçileri”, “mevsimlik/ sistemi de kaybolmaya başlamıştır. Bu süreç içinde ortaya çıkan topraksız köylülerden günlük tarım işçileri,” “göçmen tarım işçileri” “parça başı ücretle çalışan işçiler”, oluşan geniş bir işgücü fazlası tarımdaki ücretli işçi istihdamını arttırmıştır (Kıray, 1999). “ayni ücret karşılığı çalışan işçiler” gibi farklı istihdam ilişkileri içinde bulunabilirler (Hurst ve diğerleri, 2007:2-9). Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanlar, çalışmak için Ancak ortakçı-yarıcı ilişkilerinin çözülmeye başlaması ile ortaya çıkan topraksız çıktıkları nokta açısından “mahalli” ve “gezici” olmak üzere ikiye ayrılabilirler. İki grubu köylüler ise dönüşüm sürecinin en dikkat çekici toplumsal gelişmesinin, yani birbirinden ayıran en önemli fark, mahalli olanlar bulundukları bölgelerde günübirlik kente göçün, önemli bir aktörü olamamışlardır (Çınar ve Lordoğlu, 2010). 1950- çalışanlardan oluşurken gezici olanlar yaşadıkları bölgelerden çalıştıkları bölgelere 70 yıllarındaki kente göç verileri Güneydoğu Anadolu’nun kente göçte gerilerde göç edenlerden oluşmaktadır (Özbekmezci ve Sahil, 2004:262). kaldığını göstermektedir. Göç sürecinde önemli bir aktör olamamalarının gerisinde iki önemli etkenin yattığı söylenebilir. Birincisi, 1960’lara kadar ortakçılık değişim Tarımda geçici işlerin ortaya çıkması ve bu işlerin düşük vasıflı işçiler tarafından yapılması sürecine girmesine rağmen tarımsal alanlarda geçerli bir geçinme yöntemi olmayı ülkenin, bölgenin ya da herhangi bir yerel ölçeğin gelişmişlik seviyesi ile ilgili değildir. korumuştur. Bu durumun devam etmesi ortakçıları toprağa bir süre daha bağlı Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki en temel fark işçilere daha iyi çalışma ve tutabilmiştir. Oysa bu dönem, büyük kentlere göçün kitleler halinde gerçekleştiği ve yaşam koşulları sağlamaktan kaynaklanmaz. Kötü koşullarda bu işleri yapan kesimlerin kentsel kaynaklara ulaşmanın sonraki dönemlere göre görece daha kolay olduğu bir farklılaşmasından kaynaklanır (Çınar, 2014:23). Gelişmiş ülkelerde mevsimlik tarım işçileri dönemdi ve bu grubun bu dönemi kaçırmış olduğu söylenebilir (Işık ve Pınarcıoğlu, başka ülkelerden yeni gelen göçmenler ile geçici göçmenlerden oluşurken gelişmekte olan ülkelerde daha çok kendi sınırları içindeki belirli kesimler geçici göçlerle mevsimlik 1 - Tarımsal üretimde toprak sahibinin toprağı işlemesi için kişi ya da kişilere olanak sunması karşılığında üründen pay tarım işçiliğini yerine getirirler. ILO’nun mevsimlik tarım işçileriyle ilgili çalışmasına göre almasını içeren sistemi ifade etmek için kullanılmıştır. 11 2002). Bu süreçte ortakçı yarıcıların göç sürecinde ön plana çıkmamasına gösterilecek TABLO 1 YILLAR İTİBARİYLE TARIM SEKTÖRÜNÜN GSYİH İÇİNDEKİ PAYI en iyi kanıt 1955-1960 döneminde en fazla göç veren bölgelerin Karadeniz ve Doğu (TÜİK 2014) Anadolu’nun kuzeydoğusu, kısmen de İç Anadolu olmasına rağmen Güneydoğu 1968 33.5 Anadolu bölgesinin kente göçte daha gerilerde olmasıdır (Çınar ve Lordoğlu, 1978 23.8 2010:25). Bölgede göç 1980’li yıllarda başlamış ve 1990’lı yıllarda yaşanan zorunlu göç ile de devam etmiştir. Ancak halen Doğu ve Güneydoğu bölgeleri göç oranları 1985 19.8 düşüktür. Bölgenin göç deneyimi köyden ilçe merkezine doğrudur. Özellikle zorunlu 2000 13.4 göç nedeniyle köyleri boşaltılanlar bölgenin il merkezlerine yönelmişlerdir (Sönmez, 2006 11.2 1998: 17). İkinci etken ise 1960’larda geleneksel ilişkilerin tam anlamıyla çözülme 2010 9.4 aşamasında ortakçı ve yarıcıların kente göçlerini finanse edebilecek bir toprağa sahip 2013 9.1 olmamaları nedeniyle kentlere göçte geri planda kalmış olabilmeleridir. Dolayısıyla kırsal dönüşümde küçük üreticiler ve topraksız köylüler için alternatif iki yol olarak düşünülen kente göç etmek ve tarımda ücretli işçi olarak çalışmak seçeneklerinden Güneydoğu’da yaşayan topraksız köylülerin payına tarımda ücretli işçi olmak daha 1980-85 döneminin yeniden hızlanan kente göçlerin aktörleri Doğu ve Güneydoğu fazla düşmüştür (Çınar ve Lordoğlu, 2010:25-26). köylüleri olmuştur. Güneydoğu göçünün diğer bölgelere göre geç kalmasında bölgenin kapitalist eklemlenme sürecinde geleneksel bağlarından kopardığı işgücü Topraksız köylü oranlarından en çok pay olan bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi potansiyelini diğer bölgelere kıyasla daha geç bir dönemde, 1960’ların sonlarına olmuştur. Topraksız aile oranlarının en yüksek olduğu kentler sırasıyla Şanlıurfa (% doğru yaratmaya başlaması etkili olmuştur (Akşit, 1998:26). Kente göç birden karar 55), Diyarbakır (% 46,9), Hakkari (% 45), Siirt (% 42), Mardin (% 41,9) ve Bingöl (% 39,6) verilen bir süreç değildir. Öncelikle kırsal alanda göçü finanse edecek sermayenin şeklindedir. Güneydoğu’da ortakçı-yarıcı olarak çalışanların yoğunlaşmasına ek olarak birikmesi gerekir. Ayrıca kentteki imkanları algılayacak düzeyde geçici göçlerle ve topraksız köylü sayısını daha da artıran bir başka etken küçük toprak sahiplerinin kent-köy arasında kurulan ilişki ağlarıyla kentle önceden bir ilişkinin geliştirilmesi arazilerini kaybetmeleridir. Aynı doğrultudaki değişim Türkiye genelinde de görülmüş gerekmektedir. olmasına rağmen Güneydoğu bölgesinde bulunan büyük işletmeler % 9 civarında daha fazla arazi kazanmışlardır (Oral, 2006:48). Zorunlu göçün yöneldiği bölgenin büyük kentleri olan Diyarbakır, Van, Şanlıurfa gibi Güneydoğu ve Doğu kentlerinin nüfusları ekonomik sebeplerle göç veren yerler Üçüncü bir etken ise değişen tarım politikalarıyla ilgilidir. 1980 sonrasında tarımın olmalarına rağmen zorunlu göçle hızla artmıştır. Bu arada batı kentleri sayılabilen genel üretimdeki payı düşmüş, hem küresel düzeyde hem de Türkiye’de, değişen Mersin, Adana, İzmir ve İstanbul da zorunlu göçten payına düşeni almıştır (Çınar tarım politikaları bazı tarımsal ürünlerin üstündeki devlet garantisine son vererek ve Lordoğlu, 2010). Ancak bu nüfusu istihdam edebilecek bir ekonomik alt yapı birçok üreticinin tarım yapmasını imkânsızlaştırmıştır (Çınar ve Lordoğlu, 2010:26). oluşmamıştır. Zorunlu göçmenler üzerine yapılmış araştırmalar bu kesimin en Bu üreticilerden bazıları ise yaşamlarına mevsimlik işçi olarak devam etmişlerdir. büyük sorunları olarak işsizliği gördüklerini ifade etmişlerdir (TESEV, 2008:180- 229). Adıyaman ili, 2002’de çıkan tütün yasasının etkisiyle eskisi kadar çok tütün üretemez Güneydoğu Anadolu’daki kent merkezlerine göç eden zorunlu göçmenler buralarda olmuş ve birçok üretici mevsimlik tarım işçiliğine başlamıştır (Avdaç, 2007). ciddi bir işgücü fazlasının oluşumuna neden olmuşlardır. Yaşadıkları yerlerde iş bulamayan zorunlu göçmenler için mevsimlik tarım işçiliği dışında fazla bir alternatif 2006’da Diyarbakır’ın Aziziye, Gürdoğan, Benuse, Fatihpaşa ve Savaş mahallelerinde kalmamıştır. Nitekim güneydoğu kentlerine yerleşmiş zorunlu göçmenlerle ilgili yapılan Kalkınma Merkezi araştırmasına göre, yerinden edilen kadınların % 54’ü yapılmış bazı araştırmalar bu göçle mevsimlik tarım işçiliği arasındaki bağın güçlü mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaktadır (Kalkınma Merkezi, 2006: 49). 1990 sonrası olduğunu ortaya koymaktadır (Kaya, 2009: 122; TESEV, 2008:180-229, Hayata Destek mevsimlik göç, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Batman, Siirt, Bitlis, Adıyaman ve Şırnak İnsani Yardım Derneği, 2014). şehirlerinden tarım sektörünün güçlü olduğu şehirlere doğru olmaktadır. Karadeniz kıyısındaki Adapazarı, Düzce, Bolu, Kocaeli, Zonguldak, Kastamonu, Sinop, Samsun, Mevsimlik tarım işçisi olmaya hazır kesimlerin varlığı veya ulaşılabilir olması Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin; bu illerden gelen mevsimlik fındık işçilerinin yoğun işverenlerin ucuz ve mevsimlik emek kullanabilecekleri ürünlere daha fazla olarak bulundukları kentlerdir (Küçükkırca, 2012). yönelmesine neden olmaktadır (Hoggart ve Mendoza, 1999). Bununla bağlantılı olarak ekonomik ve sosyal gelişmeden daha az pay alan kesimlerin bu işleri 13 yapması ayrımcılığa uğrama risklerini de arttırmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerini işgücü piyasasında kişisel iradelerinin bir sonucu olarak satamazlar (Çınar, 2014:181). işgücü piyasasının diğer kesimlerinden ayıran ve çoğu sorunları ile de neden sonuç Mevsimlik tarım işçisi kadınlar ve her iki cinsiyetten gençler karar sürecine etki bağlantısı içinde olan önemli farklılıkları vardır. Bu işçiler tek başlarına göçmezler. edememenin devamı olarak ücretlerini de kendileri almamaktadırlar. Hatta kadınlar Bütün aile bireyleri göçe katılırlar ve çoğu durumda tüm aile birden çalışır. Bu nedenle ücretlerini hiç görmemektedirler. Kadın işçiler bireysel olarak değil ailenin ve hanenin bu gruba bakıldığında çocuk işçilik, yaşlı işçiler, kötü barınma koşullarında yaşayan üyesi olarak tanımlanmaktadırlar. çocuklar, ağır koşullarda çalışan kadınların hepsini aynı anda görmek mümkündür (Çınar, 2014:13). Çünkü mevsimlik tarım işçiliğinin bir kavram olarak iki özelliği bir Mevsimlik tarım işçilerinin en büyük sorunlarını işsizlik olarak tanımlıyor olmaları arada taşıdığı görülür: bunlardan biri işin mevsimlik özellikler taşıması, diğeri ise onların çaresizliklerini/alternatifsizliklerini görebilmek açısından önemlidir. Ekonomik ücretli işçilik niteliğidir. Bu iki özellik mevsimlik tarım işçilerinin işlerinin olduğu kadar durumlarının kötü olması, yaşadıkları yerlerde iş alternatiflerinin sınırlı olması, mevcut yaşam koşullarının da belirleyicisidir. Bu yüzden bu iki kavramın ifade ettiği anlam sınırlı işlerin ücretlerinin düşük olması mevsimlik tarım işçiliğini geçinmek için tek önem taşımaktadır. yol olarak ortaya çıkarmaktadır (Geçgin, 2009:27). Daha iyi alternatiflerinin olmaması mevsimlik tarım işçiliğinin düşük ücretlerine razı olmalarına sebep olmaktadır (Çınar, Değişen tarım politiklarına bağlı olarak tarım işçisi çalıştıran işveren ile mevsimlik 2014: 205). işçilik arasındaki ilişkinin de değiştiği ve bu değişimin işçinin aleyhine olduğu görülmektedir. 2000’li yıllarla birlikte mevsimlik tarım işçileri pazarlık güçlerini Tarım ekonomisi açısından gezici olsun ya da olmasın mevsimlik tarım işçilerinin kaybetmiştir. 2000’li yıllar öncesinde gezici mevsimlik işçilerin yol masrafları işveren emeğinin katkısı oldukça önemlidir. Ancak tarım işçi sınıfı diğer işçi sınıflarına göre tarafından karşılanmakta iken artık karşılanmamaktadır. Yine 2000’li yıllar öncesinde ihmal edilmiş bir sınıftır. Onların karşılaştıkları sorunlardan en önemlisi ise kayıtdışı gezici işçiler çalışma sürelerince işverenin evinde ya da onun sağladığı alanlarda çalışarak sosyal güvenceden mahrum kalmalarıdır. Türkiye’de 10’ar yıl arayla yapılan yaşamakta iken artık bu değişmiştir ve işçilerin büyük çoğunluğu kendi olanakları saha araştırmalarına göre tarımda çalışan mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık % 90’ının ile kurdukları çadırlarda yaşamak zorunda kalmaya başlamıştır. Bu, gezici mevsimlik sosyal güvencesi bulunmamaktadır. Toplam nüfusun % 80’den fazlası sosyal sigortalar tarım işçiliğinde yer alan grupların mekansal dışlanmasına ve buna bağlı olarak sosyal vasıtasıyla kapsama alınmış görünmekle birlikte bu, bağımlı nüfusun yüksekliğinden dışlanmalarına neden olmuştur. Mekansal ayrışma bir yandan kendi yaşadıkları alan kaynaklanan “sanal bir başarı” olarak ortaya çıkmaktadır (Alper, 2013:27-28). Nitekim üzerinde kontrol kuramamalarına (işverenin gösterdiği alana çadır kurma) diğer 2014 yılına gelindiğinde tarımda çalışan 20 kadından 19’u, 20 erkekten 15’i kayıtdışı yandan da “diğerlerinin” alanına girememelerine (çadırdan çıkıp köyde rahatça çalışmaktadır. Tarımda istihdam edilen 603 bin ücretli veya yevmiyeli çalışanın 508 dolaşabilme, köy hayatına katılma) neden olmuştur. Bu değişimlere bağlı olarak bini kayıtdışı istihdam edilmektedir. Bu nedenle günümüz Türkiye’sinde mevsimlik ulaşım-konaklama-iş düzenlemelerini yapan aracı mekanizma olarak tarım iş aracıları tarım işçileri açısından sosyal güvenlik ya da sosyal koruma ütopik bir durumdur artmaya başlamış ve bu aracıların ücreti de işçilerin yevmiyelerinden kesilmeye (Demir, 2015:192). başlamıştır. Aracıların ağırlık kazanması en çok kadınları etkilemiştir. Aracılar, ücreti direkt kadına vermek yerine ailenin erkek üyelerine vererek kadınların kazandıkları Duruiz (2011) yayınlanmamış yüksek lisans tezinde diğerlerinin bakış açısının ücret üzerindeki kontrollerinin kaybalomasına neden olmuştur. Kadınların hem iş mevsimlik işçiliği nasıl kurduğunu analiz etmiştir. Mevsimlik tarım işçilerine ilişkin süreci (aracıların iş yeri, ne kadar çalışılacağı, bir sonraki işin neresi olacağı gibi alanları ortalama bakış açısının “patates çuvalları misali, balık istifi kamyonlara doldurulup düzenliyor olmaları) hem de ücretin ödenmesi üzerindeki kontrollerini kaybetmeleri, taşınıyorlar, plastik çadırlarda hijyenden yoksun, insanlık dışı koşullarda yaşıyorlar, emeklerinin görünmez olmasına yol açmıştır. Ayrıca ücretli çalışma dışındaki yeniden kadın, yaşlı, çocuk demeden çok düşük bir ücretle güneşin alnında günde on iki üretim işlerinin kadınlar tarafından sürdürülmesi iş-iş dışı, zaman-mekan ayrımını da saat çalışıyorlar” şeklindedir. Bu bakış açısına göre gezici mevsimlik tarım işçilerinin ortadan kaldırdığından kadın emeği ev içi emeğe dönüşmüştür (Küçükkırca, 2012). bedenleri, zavallı yoksul kurbanların bedenleridir, yoksun ve eksiktir. Fakat bazen de bu bedenler fazladır, çok çocukları vardır, hırsızlık yaparlar, huzursuzluk Mevslimlik tarım işinde yer alan erkek işçiler bile iş ilişkilerinin kurulmasına hakim çıkarırlar, tehlikelidirler. Bu söylemler aracılığıyla nesneleştirilen bedenler, değilken kadın işçiler için kişisel iradelerinin bir sonucu olarak emek güçlerini tarladaki muhataplarının hiç kullanmadıkları “mevsimlik tarım işçisi” kategorisine sattıklarını iddia etmek mümkün değildir. Dolayısıyla kadın işçilerin bağımlı işgücü sıkıştırılmaktadırlar. Bu kategori içine girenlerin aralarındaki farklılıklar yok sayılır, olarak tanımlanmaları, onların emek güçleri üzerindeki kontrolü tamamen ele yekpare bir “öteki”ye dönüşürler. Duruiz (2009), Manisa’nın Soma, Akhisar ve geçirmiş olan erkek akrabalardan itibaren başlamaktadır. Günlük ücretli kadın Alaşehir ilçelerinde gezici mevsimlik tarım işçiliği yapmakta olanlarla derinlemesine işçiler özgür ücretli işçi değildirler çünkü kendi emek güçlerini metalaştıramazlar ve görüşmeler ve katılımcı gözlemler yaparak araştırmasını gerçekleştirmiş ve 15 nesneleştirici bakış açısını grubun deneyimlerini görünür kılarak eleştirmiştir (Duruiz, Gezici mevsimlik işçiliğinde yer alan ve bu işçilikten en olumsuz etkilenen bir diğer 2011; 2013). grup ise kadınlardır. Çalışıp-çalışmama ve ücretlerinin kontrolü ile ilgili kararları kadın işçilerin kendilerinin verebilmelerini zorlaştıran ilişkiler sadece geleneklerin ağır Mevsimlik tarım işçiliğinin en ağır ve de sahipsiz işçilerini ise çocuklar oluşturmaktadır. yüküyle açıklanamaz. Bu durum aynı zamanda kapitalizmin emek gücünü kontrol Sorunun arkasında hane yoksulluğu yer almaktadır ve aileler çocuk emeğine etme stratejilerinin bir parçası olarak anlamlıdır. Ataerki ile kapitalizmin çıkarlarının tarımda mevsimlik göç sürecinde ihtiyaç duymaktadır. Çocukların eğitimlerini yarıda ortaklaşması hali mevsimlik tarım işçiliğinde oldukça nettir. Mevsimlik tarım işçisi bırakarak aileleriyle birlikte göç etmeleri ve tarımdaki ağır çalışma koşullarına dâhil kadınların durumunda ücret karşılığında çalışmak ile ataerkil değer yargılarından olmaları önemli bir çocuk hakkı ihlali oluşturmaktadır (Friedrich Ebert Stiftung özgürleşmek arasındaki ilişki bazen tersine işleyebilmektedir. Bilindiği gibi ücretli Derneği, 2012:12, Kalkınma Atölyesi, 2013). Ancak hane yoksulluğu çocuk emeğinin bir işte çalışan kadınların aile içi karar verme süreçlerinde söz sahibi olmaları kullanılmasını gerektirmekte ve çocuk emeğinin sürece dahil edilmesi ise yoksulluğu veya ataerkil pazarlıkta güçlenmeleri beklenebilir. Oysa kadınların katı bir şekilde daim kılmaktadır. Çocukların eğitime katılımları, eğitimde kaldıkları süre ve eğitimin yalıtıldıkları, denetlendikleri bu ataerkil-kapitalist toplumsal örgütlenme biçimi erken getirisine olan inançları azalmaktadır. yaşlardan itibaren annelerin sorumluluklarını kız çocuklarının üzerine yıkmaktadır. Bu durum daha yaşamlarının ilk dönemlerinden itibaren onları eğitimden kopararak Özbek’in 2007 yılında gerçekleştirdiği çalışmanın ana konusu tarım işçisi çocuklar alternatiflerini yok ederken sorumluluk sahibi, çalışkan, kolay yönetilebilir kişiler olmuştur. Bu çalışmada 1990’lı yılların başında Şırnak’taki köylerinin boşaltılması olarak yetişmelerine neden olmaktadır. Bu yüzden kadınlar, ataerkil pazarlıkta sonucu Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Tuzla Belediyesi sınırları içerisinde bulunan güçlenemedikleri için mevsimlik tarım işçisidirler. Mevsimlik tarım işçiliğinin giderek Karagöçer ve Kapıköy bölgelerine göç eden, uzun yıllar bu bölgede çadırlarda daha fazla kadınlara bırakılması bir taraftan kadınların başka bir alternatifleri olmadığı yaşayan, tarlalarda çalışan tarım işçisi çocukların sosyo-ekonomik durumları, yaşam için işgücü rezervini canlı tutmakta diğer taraftan ataerkil değerlerin oluşturduğu sıkı ve çalışma koşulları, eğitim durumları ve gelecekten beklentileri incelenmiştir. Ayrıca kabuğu daha da katılaştırmaktadır (Çınar, 2014:214-15). bu tez ile Karagöçer ve Kapıköy bölgesindeki çocukların aileleriyle birlikte yaşamış oldukları yoksulluk, yoksunluk ve sosyal dışlanma olgusu vurgulanmış, bu insanların Konuyla ilgili yapılan araştırmalara göre mevsimlik tarım işçileri tarım sektörünün her türlü sosyal ve politik haklardan nasıl mahrum kaldıkları irdelenmiştir. Araştırmanın vasıf gerektirmeyen işlerinde yoğunlaşmaktadırlar. Başka alternatiflerinin bulunmayışı temel sorusu Karagöçer ve Kapıköy bölgelerinde yaşanan çocuk işçiliğinin ve vasıf seviyesinin düşük olması birlikte düşünüldüğünde, ortaya işgücü nedenleridir. Araştırma sonuçları, bölgede yaşanan çocuk işçiliğinin nedenlerinin piyasasında hareketlilikleri sınırlanmış işçilerin bu işlere daha çok yöneldiklerine 1990’lı yılların başında yaşanan köy boşaltmaları sonucu ailelerin Tuzla’ya göçleri ile dair bir sonuç çıkmaktadır. Sonuçta böyle bir kesimin var olması da işverenlerin başlayan yoksulluk, yoksunluk, sosyal dışlanma ve vatandaş olarak sosyal ve politik ucuz ve mevsimlik emek kullanabilecekleri ürünlere daha fazla yönelmesine haklardan yararlanamama olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu çalışma, tüm bu neden olabilmektedir (Martin, 2002). Mevsimlik tarım işçisi olarak emeklerini arz olumsuz koşulların nasıl çocuk yoksulluğuna ve buna bağlı olarak da çocuk işçiliğine edenler açısından bakıldığında bu işçi kesiminin dezavantajlı olarak nitelenen bazı yol açtığını kavramsal olarak açıklamakta ve çocukların işçilik durumlarını ailelerinin gruplardan oluştuğunu iddia etmek için yeterli kanıt vardır. ABD’de yapılmış çok içinde bulunduğu yoksulluk, yoksunluk, sosyal dışlanma ve vatandaşlık haklarından sayıda araştırmaya göre yasal korumadan yoksun tarımsal işgücünü oluşturanların yararlanamamaları üzerinden aktarmaktadır. Çalışmanın temel önermelerinden birisi genç, Meksikalı ve Hispanik kökenliler olduğu görülmektedir (Kandel ve Donato, araştırmaya konu olan çocukların farklı bir çocuk işçisi kategorisi oluşturmalarıdır. 2009). İspanya’da Afrikalı göçmen işçiler kayıt dışı olarak mevsimlik tarım işçiliği Her ne kadar bu çocuklar tarım sektöründe çalışıyor ve mevsimlik tarım işçisi yapmaktadırlar (Hoggart ve Mendoza, 1999). Norveç’te ise tarımda mevsimlik işçi çocuklarla benzer koşullarda yaşıyor olsalar da, uzun yıllardır bölgeye yerleşmiş olan olarak Doğu Avrupalıların çalıştığı görülmektedir (Rye ve Andrzejewska, 2010). ailelerin çocukları olarak mevsimlik, geçici tarım işçisi olarak sınıflandırılmamalıdırlar. Türkiye’de ise çoğunlukla Kürtlerin ve Arapların mevsimlik tarım işinde çalışmakta Araştırmanın bir diğer önemli önermesi ise bu çocukların ailelerinin diğer zorunlu göç oldukları görülmektedir (Şimşek ve Koruk, 2009). mağduru ailelerden farklı olarak şehirlere yerleşmek yerine kırsal bir bölgeye yerleşmiş olmalarıdır. Bu nedenle bu insanlar şehirde erişilmesi kolay olan pek çok hizmetten Çok düşük ücretli bir iştir. Buna karşılık çalışma saatleri çok uzundur, çoğu durumda de mahrum kaldıkları için zorunlu göç mağduru diğer ailelerden daha dezavantajlı haftalık dinlenme günleri olmadan çalışılır (Geçkin, 2009:19). Çocuklar da mevsimlik durumdadırlar. Tüm araştırma bulguları bu ailelerin çocuklarıyla birlikte Türkiye’nin en tarım işçiliğinin parçasıdırlar. Ücret karşılığı olarak doğrudan ya da kendilerinden yoksul kesiminin bir parçası olduklarını göstermektedir (Özbek, 2007). küçük kardeşlere bakmak, ev işleri yapmak gibi dolaylı yollardan üretim sürecine katılırlar. Ayrıca okulların açık olduğu dönemde geçici göçlerin başlaması nedeniyle 17 çocuklar eğitimden erken yaşta kopmaktadırlar (Yıldırak vd., 2003:119, Kalkınma hünerlerinin olmaması, kentte yaşayabilmek için yeniden tarla işini yapmaya çalışması Atölyesi, 2013). gibi nedenler bu işi bir zorunluluğa dönüştürmektedir. İşin temel nitelikleri ise şöyle belirmektedir: Barınma sorunu iki önemli aşamayı içerir. İlki çalışılacak yere gidilirken kalınacak süreye bağlı olarak göç esnasında alınan malzemeler ve bunların ulaşımı, ikincisi ise Mevsimlik Tarım İşçiliği genellikle sigortasız bir iştir: Kamu ve özel işletmelerde çalışılacak yerdeki barınma koşullarıdır. İlki sıklıkla medya aracılığı ile duyulan trafik çalışan daimi tarım işçileri 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre zorunlu sigortalı kazaları ile ilgiliyken ikincisi ise çoğunlukla çadırda yaşama koşulları ile ilgilidir. Bazı iken, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu’nda mevsimlik tarım işçilerini durumda işverenlerin yaptıkları barınaklarda kalınmaktadır. Ancak her iki durumda içeren geçici tarım işçileri kategorisinin sosyal güvenliği, isteğe bağlı ve işçilerin kendi da barınma koşulları sağlıklı bir yaşam için yeterli seviyede değildir (Şimşek, 2011; prim ödemeleri esasına dayalı olarak düzenlenmiştir. Bu durum, mevsimlik tarım Özbekmezci ve Sahil, 2004; Yıldırak vd., 2003). işçilerinin büyük ölçüde sigortasız olmalarına yol açmaktadır. Gezici mevsimlik tarım işçilerini ilgilendiren bir diğer sorun alanı dışlanma konusu Mevsimlik Tarım İşçiliği genellikle örgütsüz bir iştir: Tarım sektöründe faaliyet ile ilgilidir. Tanıyarak dışlama olgusu, Kürt karşıtı politikaların, ya da toplumdaki Türk gösteren Türk-İş, Tarım-İş ve KESK’e bağlı Tarım Orman-Sen sendikaları vardır, ancak milliyetçiliğinin basit bir uzantısı değildir. Neo-liberal politikaların ve zorunlu göçün bu sendikaların üyeleri genellikle devlet tarım ve/veya orman işletmelerinde doğrudan bir neticesi de değildir. Kürt göçmenleri göç ettikleri kentlerde sosyo- çalışan daimi işçilerdir. Bu örgütsüzlük işçileri ve hatta aslında sendikaları da güçsüz ekonomik ve mekânsal olarak dezavantajlı bir konuma yerleştiren tüm siyasal ve kılmaktadır. toplumsal süreçlerin orta-sınıf tarafından kültürel olarak deneyimlenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Cahillik, bölücülük, kent hayatını bozma, haksız kazanç sağlama, Mevsimlik Tarım İşçiliği genellikle mevsimlik bir iştir: Tarımsal faaliyetlerin en kentleri işgal etme gibi eski ve orta sınıfa özgü olmayan söylemler, bu süreç içinde temel iktisadi niteliği mevsimlere bağlı bir değişimi içinde barındırmasıdır. Tarımsal yeni bir anlam kazanmakta ve orta sınıfların hayat deneyimlerinin ve pratiklerinin üretim de istihdam edilen işgücü de bu bağlamda mevsimlere bağlı olarak bu sürece bir sonucu olarak etnikleştirilmiş düşmanca bir hissiyatın ortaya çıkmasının temelini katılmaktadır. oluşturmaktadır (Saraçoğlu, 2007). Bu temel sadece kentsel alanlara göç edenleri değil mevsimlik gezici işçilik yapanları da tarlada, çadırda bulmakta ve dışlanma Mevsimlik Tarım İşçiliği genellikle Göç Edilen bir iştir: “Mevsimlik” göç etme olgusu deneyimlemelerine yol açmaktadır. Etnik kökenleri, düşük vasıflı işçi olmaları, barınma tarımda mevsimlik işgücü ihtiyacının oluşundan kaynaklanmaktadır. Çok sayıda koşullarının kötü olması ve tüm bunların sonucu olarak yoksullukları daha görünür işçiye kısa süreli (mevsimsel) ihtiyaç duyulması Türkiye’de tarımın makineleşmesi bir grup haline gelmektedirler (Geçkin, 2009). ile açıklanmaktadır. Tarımsal üretimin belli bazı aşamaları makineleşmediği için bu alanlarda işgücüne ihtiyaç duyulmaya devam edilmektedir. Türkiye tarımında Bu nitelikleri dikkate alarak bir mevsimlik tarım işçisi profili çıkarmak olanaklı emeğin bolluğu bazı işlerin makineleşmesini ekonomik olmaktan çıkarmaktadır. gözükmektedir: Gezici mevsimlik tarım işçileri büyük çoğunlukla Güneydoğu Anadolu Ancak tarımda bu tür kısa süreli işlerin hala var olabilmesi makineleşme ya da ürün Bölgesinde yaşayan, etnik olarak çoğunluğu Kürt ve Arap olan, sosyal güvencesi özelliğinin yanında bir de bu işlerde çalışmak isteyecek emeğin miktarına bağlıdır. olmayan ve örgütsüz bir gruptur (Şimşek ve Koruk, 2008). Bu profile, işçilerin genel olarak aileleri ile göç ettikleri ve çalışma-yaşama alanlarının tarla olduğunu da Mevsimlik Tarım İşçiliği Genellikle Geçici bir iş değildir: Mevsimlik tarım işçilerinin eklemek gerekmektedir. Genellikle en temel alt yapı gereksinimlerinden yoksun, ücretlerinin çok düşük olması, işi belirli bir süre yapıp sonrasında vazgeçmeye olanak boş araziye yerleşerek yaşamaya ve çalışmaya çalışan bir grup ortaya çıkmaktadır. tanımamaktadır. Ayrıca ücretlerin düşüklüğü ve tarım alanlarında aile üyelerinin Yerleşim yerinin kente uzaklığı akrep, yılan sokması, ishal, sıtma, tifo gibi hastalık tümünün yapabileceği işlerin olması çocuk emeğinin de kullanılmasına yol açmakta, ve acil durumları yaşamın gündelik deneyimine dönüştürmektedir. Kötü barınma/ mevsimlik tarım işçiliği kalabalık ailenin tüm üyeleri ile katıldığı, ailece yapılan bir işe yaşama/çalışma koşulları sadece mevsimlik tarım işçilerini değil onların diğerleri ile dönüşmektedir. Düşük ücret, göç ve tarım alanlarında yaşama çocuk ve kadınların olan ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Diğerlerinin gözünde onların “cahil, pis, sürece dahil edilmesine yol açmakta, aileler tüm üyeleri ile birlikte yoksullukla baş mağara insanı, geri insan” şeklinde görülmelerine ve ikinci sınıf insan olmalarına yol etmeye çalışmaktadır. Bu da beraberinde yeni kuşakların eğitim, beceri sorununu açmaktadır. Tüm bu güçlüklere rağmen tarımsal üretimde mevsimlik tarım işçileri ve kadınların da ciddi sağlık sorunlarını üretmekte ve işin hem aynı kuşakta hem de çalışmak zorundadır. Yaşanılan yerin iş piyasasının yeterli iş üretememesi, özellikle kuşaklararası aktarılmasına yol açmaktadır. Bu niteliklerine rağmen mevsimlik tarım kente yeni göç etmiş grupların iş piyasasının gereksinimlerine uygun beceri ve işi bir “iş” ve bu alanda çalışanlar ise “işçi”dir. Modern tarımsal yapı içinde bulunmaları 19 ve böyle bir yapının ürünü olmaları, diğer taraftan da yıllık gelirin belirleyici kesimini mevsimlik tarım işinde ücretli çalışmanın kadın üzerine olan etkilerinin irdelenmesi, ücret geliri olarak elde etmeleri dolayısıyla bu kesimin işçi sayılması gerekmektedir. kadınların ücretli işe katılım koşullarının anlaşılması da amaçlanmıştır. Mevsimlik tarımda işçilik ve bunun yaşama, çalışma koşulları ile kadın emeği üzerine olan 2 kapsamlı etkilerini görebilmek için iki aşamalı bir araştırma planlanmıştır. Belirlenmiş amaçlara ulaşılabilmek için niceliksel (kesitsel araştırma) ve niteliksel (derinlemesine görüşme) araştırma yöntemi birlikte kullanılmıştır. Kullanılan iki yönteme bağlı olarak iki aşamada yürütülmüştür. Araştırmanın ilk aşamasında niteliksel yöntem kullanılarak Araştırmanın Metodu 60 derinlemesine görüşme Nisan-Mayıs 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Niteliksel aşamada elde edilen bulgular değerlendirilmiş ve elde edilen bulgular yardımı ile soru formu geliştirilerek ikinci aşama gerçekleştirilmiştir. 2. 1 Niteliksel Aşama: “Gezici Mevsimlik Tarım İşinde Çalışan Kadınların Çalışma ve Yaşam Koşullarının Niteliksel araştırma bireyler, süreçler ve olgular hakkında; deneyimlerin, davranışların, İrdelenmesi” Araştırması kadınlar üzerine odaklanan bir araştırmadır. Adıyaman ve faaliyetlerin tanımlandığı; niyetlerin, isteklerin, değerlerin, fikirlerin içinde yer aldığı; Şanlıurfa kent merkezlerinde yaşamakta olan ve yılın belirli dönemlerinde gezici duyguların, hislerin yansıtılabildiği; bilgilerin, inançların, kanaatlerin ayrıntılı bir şekilde mevsimlik tarım işinde ücretli olarak çalışmakta olan kadınlar araştırmanın evrenini aktarılabildiği araştırma yöntemidir. Bireyin içinde yer aldığı koşullara, sosyal olguların oluşturmaktadır. Yapılan çalışmaların pek çoğu tarımda mevsimlik işçi göçünün büyük bağlamsal özelliklerine, tarihsel, sosyal, mekânsal varoluşlara ve simgesel anlam bir kısmının Şanlıurfa’dan çıkmakta olduğunu göstermektedir. Şanlıurfa ilinde gezici dünyasına duyarlı, esnek bir yöntem anlayışı ve doğrudan alıntılarla oluşturulan nitel mevsimlik işçilik yapmakta olan nüfus fazladır aynı zamanda da gezici mevsimlik veriler araştırmacının kendi sözcüklerinden çok, araştırılanın ifadesindeki asıl anlamı tarım işçiliği yapılma süresi daha uzundur (6-9 ay arası) ve bu iş göçe katılanların kavrayabilme olanağı sunmaktadır (Kümbetoğlu, 2005). çoğu için ana geçim kaynağı niteliğindedir. Adıyaman ili ise özellikle 2002’de çıkan tütün yasasının etkisiyle eskisi kadar çok tütün üretemez olmuş ve buna bağlı olarak Bu olanaktan yararlanabilmek amacıyla, Adıyaman ve Şanlıurfa illerinde mevsimlik mevsimlik tarım işçiliğine katılanların sayısı artmış olan bir şehirdir. Adıyaman ilinde tarım işçiliğinde yer alan 60 kadın ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. göçe katılanların çalışma süresi daha çoğunlukla daha kısa olup (2-4 ay) bu göç ek Görüşmeler gerçekleştirilirken yaş değişkenine dikkat edilmiş ve toplam görüşmelerin kazanç sağlamak amacıyla gerçekleştirilmektedir. İki ilin dahil edilmesi mevsimlik yarısı 15-25 yaş arası genç kadınlarla gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler kişilerin işçilik ve işçiliğin kadın emeği ve kadın güçlenmesi üzerine etkilerini araştırmak izni alınarak kayıt edilmiştir. Her iki ilde yapılan görüşmeler mahalle düzeyinde isteyen bu çalışma için önemli bir boyut olmuştur. gerçekleştirilmiş, görüşülecek olan kişilere kartopu tekniği ile ulaşılmıştır. Kartopu örneklem yoluyla, görüşülen kişilerden bazıları kaynak kişi haline getirilerek yeni Araştırmada kadın grubu kendi içinde iki kategoriye ayrılarak ele alınmıştır. 15-24 yaş görüşülecek kişilere ulaşılmıştır. Çalışmanın doyum noktasının belirlenmesinde grubu genç kadınların2 deneyimlerini anlamak, gençlik kategorisi içinde görünür sahadan edinilen bilgilerde tekrarların artması etkili olmuştur. Görüşmelerin kişilerin olmalarını sağlayabilme ve bu anlamda kadın ve gençlik çalışmalarının kapsamına yaşadıkları yerlerde yapılmış olması, aynı zamanda gözlem yapılmasına da olanak gezici mevsimlik tarım işçisi genç kadınlar dahil edilmek istenmiştir. Ayrıca gezici sağlamıştır. Görüşmelerin tamamı proje ekibinde yer alan 2 deneyimli sosyolog tarafından gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde ana temayı izlemeyi kolaylaştırıcı 2 - Genç ve gençlik kavramlarının tam olarak görüş birliğine varılmış evrensel tanımları henüz yapılamamıştır. Böyle bir görüşme formu geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Kayıt edilen görüşmeler görüşülen görüş birliğine varılamamış olunmasının en önemli nedenlerinin başında, gençlik çağının soyut bir kavram olmasının kişilerin mahremiyetini koruyacak şekilde çözümlenmiştir. büyük payı bulunmaktadır. İnsanların çocukluk çağından, gençlik ve olgunluk çağına geçiş süreci, etkilerini yalnızca bireyin bedensel durumunda göstermez. Bunun yanında, psikolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel pek çok etkileri bulunmaktadır. Öte yandan, her çağın kendine özgü birtakım ayırıcı özellikleri bulunduğu da unutulmamalıdır. Söz Niteliksel görüşme değerlendirmesi yapılırken tematik analiz tekniği kullanılmış, konusu zorluk ve sınırlılıklarına rağmen gençliğin kapsadığı yaş aralığına ilişkin kabul gören tanımlar da mevcuttur. iki şehir birlikte değerlendirilmiştir. İl ve yaşa bağlı farklılıklar değerlendirme Örneğin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); 10-19 yaş grubunu ergenlik, 20-24 yaş grubunu gençlik dönemi ve 10-24 yaş grubu bireyleri ise genç insanlar olarak tanımlamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler (BM) içinde yapılmıştır. Temel olarak değerlendirme yapılırken, görüşülen kişinin sosyo- gibi uluslararası kuruluşlar ise gençlik dönemini 15-24 yaş grubu olarak kabul etmektedirler. UNESCO, genç insanların demografik özellikleri (yaş eğitim, medeni durum, kardeş sayısı, anne-baba işi, değişen ve heterojen bir grup olduğunu ve genç olma tecrübesinin bölgelere ve ülkelere göre büyük değişiklik arz ettiğini vurgulamaktadır. Avrupa Birliği’nin bazı raporlarında ise gençler 15-29 yaş aralığındakiler olarak tanımlanmak- çalışma deneyimi gibi,) gezici mevsimlik tarım işçiliğinde yer alma nedenleri, işin tadır (Commission of European Communities, 2011). temel nitelikleri, mevsimlik işçilik için gidilen yerler ve kalma süreleri, ulaşım ve yaşam 21 koşulları, iş içindeki farklılaşma, gelirin nasıl alındığı ve kullanıldığı ile bunun kadınların Adıyaman ilinde görüşülen kadınların baba/kocalarının çeşitli biçimlerde çalışmakta hak kullanımlarına yaptığı katkıya odaklanılmıştır. oldukları ve bu yolla sosyal güvenceye sahip oldukları görülmekte iken Şanlıurfa ilinde görüşülen koca/babaların nerede ise tamamının mevsimlik tarım işçiliği yapmakta Niteliksel çalışmada yer alanların profilleri incelendiğinde; Adıyaman ilinde görüşülen oldukları ve buna bağlı olarak da sosyal güvencelerinin olmadığı görülmektedir. 15-25 yaş arası genç kadınların 3’ü ilkokul terk ve ilkokul mezunu, 10’u lise terk, lise öğrencisi ve lise mezunudur. 1’i üniversite öğrencisi ve 1’i de ortaokul mezunudur. 2.2 Niceliksel Aşama: 25 yaş üstü kadınlar eğitim durumları açısından incelendiğinde 8 kadının okula Bu araştırmada, Şanlıurfa ve Adıyaman il merkezlerinde mevsimlik tarım işçisi kadınları gitmemiş olduğu, 5 kadının ilkokul mezunu ve/veya terk etmiş olduğu, 1 kadının temsil eden bir örnek üzerinde; lise, 1 kadının da açık liseden mezun olduğu görülmektedir. Urfa ilinde görüşülen • Kadınların çalışma ilişkilerini ve koşullarını, kadınlar eğitim açısından incelendiğinde 15-25 yaş grubunda olan genç kadınların 2 • Geçici/gezici yaşam koşullarının nasıl şekillendiğini, tanesi hiç okula gitmemiştir, 9 kadın ilkokul terk ya da mezundur, 4 kadın ise ortaokul • Tarım iş aracısı-işveren-kadın çalışan arasındaki ilişkileri, terk ya da mezundur. Aynı yaş grubu dikkate alınarak eğitim durumları açısından • İşten elde ettikleri gelir ve gelirin kullanımını, iki il karşılaştırıldığında, Adıyaman ilinde yaşayan genç kadınların eğitime erişim ve • Sosyo-ekonomik statüleri ile sigortalılık durumlarını, eğitimde kalma sürelerinin Urfa’dakilerden daha yüksek olduğu görülmektedir. 25 • Kamu hizmetlerine erişim durumlarını, yaş üstü kadınlar eğitim açısından incelendiğinde 10 kadının okula gitmemiş olduğu • Mevsimlik tarım işçiliğinin “hak” kullanımları üzerine olan etkileri araştırılmıştır. 5 kadının ise ilkokul terk ya da mezun olduğu görülmektedir. İki il karşılaştırması yapıldığında 25 yaş üstü grup için eğitim durumunun benzer olduğu görülmektedir. Niceliksel araştırmanın evrenini, Adıyaman ve Şanlıurfa illerinin il merkezlerinde Medeni durum açısından incelendiğinde, Adıyaman ilinde görüşülen 15-25 yaş arası yaşayan ve araştırmanın yapıldığı yıl mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan ailelerin kadınların bir kadın dışında bekâr olduğu görülmüştür. 25 yaş üstü grup açısından 15-25 ve 25 yaş üstü kadınları oluşturmuştur. Araştırmanın ilk aşamasında örnek bakıldığında ise bir kadın dışında evli oldukları görülmektedir. 25 yaş üstü evli çerçevesi oluşturulmuştur. Örnek çerçevesi için öncelikle her iki il merkezinde olan kadınların çoğunluğunun akrabası ile evlilik yapmış olduğu görülmektedir. mevsimlik tarım işçisi kadınların yaşadığı mahalleler, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü Toplum Urfa’da görüşülen 15-25 yaş arası genç kadınlar medeni durum açısından Sağlığı Merkezleri’nden, Belediye Başkanlıklarından ve mahallelerin ilköğretim okul incelendiğinde Adıyaman iline benzer şekilde 1 kadın dışında bekârdır. 25 yaş üstü yönetimlerinden ve muhtarlardan elde edilen bilgilerle listelenmiştir. Elde edilen grup incelendiğinde ise 1 bekâr ve 1 eşi ölmüş kadın dışında evlidirler. Medeni mahalle listeleri Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) gönderilmiş ve Adrese Dayalı durum açısından iki il benzerlik göstermektedir. Kardeş sayıları açından Adıyaman Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) kullanılarak araştırmanın yürütüleceği hanelerin yer ilinde görüşülen 15-25 yaş arası genç kadınlar incelendiğinde, 7 kadın 5 ve altında alacağı kümeler seçilmiştir. Örnek çerçevesi oluşturulurken bu yöntemin seçilmesinin kardeşe sahipken 8 kadının 6-10 arası kardeş sahibi olduğu görülmektedir. 25 yaş nedeni, veri tabanında ailelerin yaptıkları işlerin tam olarak yer almamasıdır. üstü grup kadınlar kardeş sayıları açısından incelendiğinde, 2 kadının 5 ve altında kardeşinin olduğu 13 kadının ise 6-12 arasında değişen sayılarda kardeşlerinin Araştırmada örnek büyüklüğü % 95 güven düzeyinde, 1,1 desen etkisi ve cevapsızlık olduğu görülmektedir. İki yaş grubu birlikte değerlendirildiğinde artan yaş ile birlikte oranı dahil edildiğinde yaklaşık 750 hanede 1200 kadına ulaşılması olarak kardeş sayısının da artmakta olduğu görülmektedir. Şanlıurfa’da görüşülen 15-25 planlanmıştır. Küme büyüklüğü 10 hanehalkı olarak belirlenen araştırmada, her yaş arası genç kadınlar kardeş sayıları açısından incelendiğinde, 2 kadın 5 ve altında blokta 100 adresin yer aldığı listeler TÜİK tarafından hazırlanmıştır. 75.000 haneden kardeş sahibi iken 13 kadın 6-12 arasında değişen kardeşe sahiptir. 25 yaş üstü oluşan toplam 75 blok listeleme ekipleri tarafından tek tek gezilerek son 1 yıl içinde grup incelendiğinde 13 kadının 6-12 arasında kardeşe sahip olduğu görülmektedir. gezici mevsimlik tarım işçiliği yapan aileler saptanmıştır. Mahallelerde ekip başkanı Adıyaman iline benzer şekilde artan yaşla birlikte sahip olunan kardeş sayısı da tarafından gezici mevsimlik tarım işçiliği olan ailelerin yanına 1’den başlayarak numara artmaktadır. Kadınlar sosyal güvenceye sahiplik açısından incelendiğinde Adıyaman verilmiş ve her blokta 10 hane rastgele sayılar tablosu kullanılarak seçilmiştir. ilinde görüşülen toplam 30 kadının 14’ünün sosyal güvencesinin olmadığı; sağlık açısından güvence sağlayan yeşil karta sahip olduğu ancak 16 kadının eşleri ve/ Her evde 15-24 yaşları arasında bir kadın ve 25 yaş üzerinde bir kadınla görüşme veya kocaları üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı sigortalılıklarının olduğu yapılmıştır. Hanede görüşme yapılacak birden fazla 15-24 ve 25 yaş üzerinde kadın olması görülmektedir. Şanlıurfa ilinde sosyal güvence durumuna bakıldığında 2 kadının halinde, seçimin yansız yapılması için hanehalkı soru kâğıdına, hanehalkı listesi kullanılarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı güvenceye sahip olduğu kalan 28 kadının ise Yeşil seçim yapmaya yarayacak Kişi Seçme Tablosu (KİSH) eklenmiştir. Ulaşılması planlanan Kart sahibi olduğu görülmektedir. İki il sosyal güvenlik açısından incelendiğinde 1200 kadından 1139’una ulaşılmış olup, yanıtlama hızı % 94,9 olmuştur. 23 Bulgular üzere tarımda gezici işçi olarak çalışmaya zorlayan ilk nedendir. Yaklaşık beş kadından dördü yoksulluğu, on kadından biri aile bütçesine katkı sağlamayı, her 20 kadından Araştırma kapsamında Adıyaman ve Şanlıurfa illerinde mevsimlik tarım işçiliği biri okul masraflarını karşılamayı mevsimlik tarım işçiliği nedeni olarak söylemiştir. yapmakta olan 15-25 yaş arası ve 25 yaş üstü toplam 60 kadınla (30 Adıyaman, 30 Kadınların % 35’i işsizlerin, % 27’si yoksulların, % 25’i mesleği olmayanların ve % 14’ü Şanlıurfa) derinlemesine görüşme yapılmıştır. Ayrıca iki ilde 1139 kadına ulaşılarak eğitimsiz olanların mevsimlik tarım işçiliği yaptığını belirtmiştir. Genç kadınlar neden anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Ailelerin ortalama hane halkı büyüklüğü Adıyaman olarak ilk sırada işsizliği bildirirken, Şanlıurfa’daki kadınlar ilk sırada yoksulluğu ifade il merkezinde yaşayan mevsimlik tarım işçilerinde ortalama 5,4 (±1,9) Şanlıurfa etmiştir. Kadınların % 66’sı mevsimlik tarım işçiliğinin herkese zarar verdiğini söylerken, il merkezinde 7,7 (±3,0), her iki il için ortalama 7,1 (±2,9)’dir. 15 yaş üzerindeki yaklaşık % 19’u çocuklara zarar verdiğini bildirmiştir. Bunları sırasıyla yaşlılar ve bütün mevsimlik tarım işçisi nüfusun % 31,4’ünün okuma yazma bilmediği, %3,9’unun ise kadınlar izlemiştir. okuyabildiği ancak yazamadığı saptanmıştır. Okuma-yazma bilmeme durumunun yaş ilerledikçe arttığı, 35 yaş ve üzerinde yaklaşık iki kişiden birinin okuma-yazma Kadınlara tarım alanlarında nerede yaşadıkları sorulduğunda, % 76,7’si kendi kurdukları bilmediği görülmüştür. 1139 kadının % 62,4’ü evli, % 35,8’i hiç evlenmemiş, % 2’si çadırda yaşadığı yanıtını vermiştir. Toplumsal cinsiyet rolleri çadır ve tarlaya taşınmakta nişanlı ve % 2,4’ü dul ya da ayrı yaşamaktadır. 18-24 yaşları arasındaki kadınların olup, yeniden üretim faaliyetleri kadınlar ve kızlar tarafından sürdürülmektedir. Araştırma % 15,9’u, 25-49 yaşları arasındaki kadınların % 52,1’i 18 yaş ve altında evlenmiştir. kapsamında kadınlara tarlada çalışmalarına rağmen ev işlerini yapma durumları Çoğunluğu amcasının oğluyla olmak üzere kadınların % 54,2’si akrabasıyla evlidir. sorulmuştur. Kadınların % 70’i ev işlerini tarlada da kadınların yaptığını, yaklaşık % Yaklaşık 5 kadından biri kendi isteği dışında evlendirilmektedir. 24 yaş altında yaklaşık 15’i genç kadın ve çocukların yaptığını, % 6’sı yaşlıların ya da tarlada çalışamayanların her 6 kadından biri kendisi istemediği halde görücü usulüyle evlendirilirken, yaş yaptığını, yaklaşık % 9’u kadın-erkek herkesin yaptığını ya da erkeklerin yardım ettiğini ilerledikçe bu oran artmaktadır. Yaklaşık 2 kadından biri evlenirken başlık parası belirtmiştir. Kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin algılarının yüksek olduğu ödendiğini bildirirken, on kadından biri ise ‘berdel’ yapıldığını ifade etmiştir. 24 yaş ancak fiili durumda pek çok engellerinin olduğu görülmüştür. altı evli kadınlarda berdel azalırken, başlık parası ödeme artarak devam etmektedir. Evli kadınlara yaşayan çocuklarının sayısı sorulmuştur. Araştırmada, 44-49 yaşları Ücretin ödenme şekli incelendiğinde, kadınların % 77’si iş bitiminde ödendiğini arasındaki kadınların ortalama çocuk sayısı 6,3±3,4 iken, bu sayı Adıyaman’da 4,3±2,5, bildirmiştir. Kadınların % 73’ü ücreti elçiden almaktadır. Yaklaşık beş kadından biri ise Şanlıurfa’da 6,8±3,4’dür. işverenden almıştır. Kadınların % 94’ü ücretin erkeklere ödendiğini bildirirken, çok az sayıda kadın herkese ayrı ya da kadına cevabını vermiştir. Bu kadınların ise eşi ya da Ortalama mevsimlik tarım işçiliği süresi 12,6 yıl olup (±9,1); Adıyaman’da 8,1 yıl (±6,3) erkek aile büyüğü yoktur. Şanlıurfa’da 14,4 yıl (±9,4)’dır. Tarlada çalışma süreleri incelendiğinde, 1 ay ile 12 ay arasında çalışan ailelerin olduğu, ortalama 4,8 ay (Sd=2,2 ay) olduğu belirlenmiştir. Kadınların % 44’ü barınma koşullarının iyileştirilmesi, % 28’i sigorta yapılması ve Yılın her ayında mevsimlik tarım işçiliği yapılabilmektedir. Mevsimlik tarım işçisi % 28’i ücretin artırılması durumunda mevsimlik tarım işçiliğinin iyi bir iş olacağını ailelerin yıl içindeki hareketliliklerine bakıldığında Şanlıurfa ve Adıyaman ili için süre ifade etmişlerdir. Kadınları en çok etkileyen husus toplumsal cinsiyet rollerinin çadıra değişkenlik göstermekte olup Şanlıurfa için bu süre daha uzundur. taşınması olduğundan ilk istenen husus bu koşulların kolaylaştırılması olmaktadır. Genç kadınlar ilk sırada ücretin artırılmasını söylemişlerdir. Adıyaman ilinde barınma Çalışılacak olan tarlalara ulaşmak için kullanılan araçlar incelendiğinde, % 60,8’i tarım koşullarının iyileştirilmesi ilk sırada yer alırken, Şanlıurfa’da ilk sırada sigortalı olma ve iş aracısının arabası, % 13,7’si otobüs, % 16,8’i ortak araç kiralama ve % 8,7’si kendi ücretin artırılması yer almıştır. arabalarıyla işe gitmektedir. Her türlü ulaşım aracı için kendilerinin ödeme yaptıkları, işverenlerin ulaşım giderini karşılamadıkları görülmüştür. Ayrıca ulaşım gideri sadece Çocukların çalıştırılmaması için kadınların yaklaşık % 44’ü yasaklanması, % 36’sı ailelere memleketten çıkıp, belli bir iş yerine ulaşıp, çalışma sonunda memlekete dönmeyi para verilmesi, % 12,2’si yurt yapılması gerektiğini belirtirken % 5’i ise çocukların kapsamamakta, birden çok kez tekrarlandığından önemli bir gider oluşturmaktadır. çalışması gerektiğini belirtmiştir. Çocukların çalışmasını Şanlıurfa’da yaşayan kadınlar Bu durum özellikle mevsimlik işçiliği 6 ay ve üzerinde yapan Şanlıurfalılar için 5-6 kez uygun görürken, yurt yapılmasını ve ailelere para verilmesini de Şanlıurfa’da ikamet çalışma yeri değiştiğinden önemli bir ulaşım giderinin oluşmasına neden olmaktadır. eden kadınlar önermişlerdir. Şanlıurfa’nın çalışma süresi ve çocuk sayısı birlikte ele alındığında neden-sonuç ilişkisi birlikteliği dikkat çekmektedir. Adıyaman il Hem kadınlarla yapılan derinlemesine görüşmeler hem de sayısal verilerin gösterdiği merkezinde yaşayan kadınların tamamına yakını ise yasaklanması gerektiğini yoksulluk, tüm aileleri çoğu zaman insani olmayan şartlarda, çocuklar da dahil olmak önermişlerdir. 25 Çocukların okula devam edebilmesi için kadınların % 57’si yaşadıkları şehirde iş Tartışma, Sonuç ve Öneriler imkânı olmasını, % 26’sı ailelere para verilmesini, % 6’sı yurt yapılmasını, % 5’i eğitim döneminin iş dönemine uygun olacak şekilde ayarlanmasını ve % 1,2’si ise tarlada Bu çalışmanın yanıt aradığı temel soru “ücretli bir işte çalışmak” kadının güçlenmesine, okul yapılmasını istemişlerdir. Tarlada okul olanağı ya da tarlaya yakın okullara devam hak kullanımının genişlemesine yol açmakta mıdır sorusu olmuştur. İlk elden bu edilmesi gerçekçi bulunmamaktadır. Bunun çeşitli nedenlerinin olduğu görülmüştür. soruya hem evet hem de hayır yanıtını vermek mümkün gözükmektedir. Sorunun İlk neden çocuk emeğine gereksinim duyan aile yoksulluğu, ikinci neden ise tarlaya yanıtına geçmeden önce gezici ve geçici mevsimlik tarım işçiliğinin bu çalışma yakın okullara gitme deneyimi olan çocukların yaşadıkları olumsuzluklarla ilgilidir. açısından nasıl bir iş olduğunu yeniden hatırlamak gerekmektedir. Çalışmanın temel sorusu olan “gezici mevsimlik tarım işçiliği yapmakta olan kadınlar Gezici mevsimlik tarım işçiliğinde yer alan kadınların deneyimleri niceliksel ve ücretli çalışan olmaktan kazanım elde etmekte midirler ve bu çalışma güçlenmelerine niteliksel veriler ışığında değerlendirildiğinde şu nitelikleri belirleyici olmaktadır. katkı sunmakta mıdır?” sorularına “evet”, “şartlı evet”, “hayır” yanıtlarının verilebileceği Her iki ilde kadınların gezici mevsimlik tarım işçiliği süreleri dikkate alındığında görülmüştür. Güçlenmeyi, “aile içinde kararlara katılabilme” ve “aile içi cinsiyetçi (Adıyaman, 9 yıl, Şanlıurfa 15 yıl) geçici bir iş değildir. Bir yıl içinde yaşanılan şehir işbölümünde farklılaşma yaratabilme” kapasitesinin gelişmesi olarak anladığımızda dışında en az iki farklı şehre göç edilmektedir. Bu Şanlıurfa ili için 6-8 arasında kısmi faydalar üretmekte olduğu görülmektedir. farklı şehre gitmeyi içerebilmektedir. Bir yılda ortalama yapılan işçilik süresi 5 aydır. Bu süre zarfında birden fazla göç deneyiminin yaşanması değişen iş türleri ve Araştırma bulgularının gösterdiği en temel sonuç, gezici mevsimlik tarım işçiliğinin işverenleri gündeme getirmektedir. Kadınların büyük çoğunluğu tarlalarda kurdukları “kent yoksulluğu” ile başa çıkma yolu olduğudur. Kentlileşen Türkiye’de (nüfusun çadırlarda yaşamaktadır. En temel gereksinimlerin karşılanamadığı, modern hayatın % 76’sı kentsel alanlarda yaşıyor) kentsel alandan kırsal alana ücretli çalışma için kolaylaştırıcı hiçbir unsurunun olmadığı alanları “ev yapmaya” çalışarak yaşamlarını gidilmesi, kırdan kente ücretli çalışma için gelinmesinden farklı dinamikler ve sürdürmektedirler. İş, tüm aile bireylerinin katıldığı bir etkinliktir. Özellikle genç sonuçlar üretmektedir. En temel sonuç, ücretli çalışmaya ilişkin beklentilerin kentsel kadınlar ve çocuklar da sürecin parçasıdır. Birden fazla göç deneyimi ve değişen bakış açısı ile şekillenmekte olduğu; ancak yapılan işin kırsal niteliklerle belirlenmekte iş türleri ve işverenlere bağlı olarak sosyal sigortanın olmadığı bir iştir. Özellikle olduğudur. Modern işleyişlerin ve kuralların iş biçimini etkilememesi de bu kabala usulü çalışmanın yaygın olduğu Şanlıurfa açısından örgütsüz bir iştir. Temel yüzdendir. Ücretli çalışma, işin tanımı, denetimi, sosyal güvenliği, yaş ve cinsiyete ünite ailedir ve aile üyelerinin kendi iç dayanışması söz konusudur. Çünkü kabala bağlı farklılaşma, uzmanlaşma gibi mekanizmalar gelişmemektedir. Kırsal üretim ve işi bulabilmek diğer işçilerden farklı niteliklere sahip olmayı gerektirmektedir. Bu da yaşam tarzının temel unsurları olan kısa eğitim, çok doğurganlık, erken yaşta evlilik, işçiler arası dayanışmayı olanaksız hale getirmektedir. Çoğunlukla yevmiyeli çalışan akraba evliliği, norm-değer benzerliği, yakın ve kontrol edici ilişkiler gibi mekanik Adıyaman ilindeki kadınlar ise elçi aracılığı ile iş bulmakta ancak elçiler de çoğunlukla dayanışmanın temel nitelikleri korunmaktadır. Kentte yaşam süresinin uzamasına tanıdık, akraba olduğundan benzer örgütlü olamama sonucu oluşmaktadır. bağlı olarak artan eğitim, azalan doğurganlık, kentsel işlerin gerektirdiği beceri ve Böylece iş; güvencesiz, süre açısından geçici ama yaşam döngüsü içinde kalıcı, hünerlerin ortaya çıkması gibi unsurların yavaş gelişmekte olduğu görülmüştür. İki birden çok farklı şehre göç deneyimini içeren bir iştir. Çoğunlukla çadır alanlarında il karşılaştırıldığında, artan kentte yaşama süresine bağlı olarak gelişen beklendik kalınıyor olması kadın ve genç kadınları olumsuz etkilemekte ev-çalışma ayrımı sonuçlara ulaşma durumu açısından Adıyaman ilinin gezici mevsimlik işçilerinin, yapılamamaktadır. Çalışma süreleri uzun, hayatın yeniden üretilmesine ilişkin işler özellikle genç kadınların daha şanslı olduğu görülmektedir. Özellikle eğitimde kalma zor, zahmetli ve yorucudur. sürelerinin uzamış olması genç kadınların bu tersine göçü, kent lehine geliştirmekte olduklarını göstermiştir. Şanlıurfa ilinde bir yandan kentte yaşama süresi daha İşverensiz iş kısadır diğer yandan da kırda kalınan süre daha uzundur. Yılın yaklaşık 6-8 ayı tarlada Gezici mevsimlik tarım işçiliğine dair yapılan çalışmalar çoğunlukla işgücüne geçirilmektedir. Tarlada geçirilen süresin uzun olması ise kente tutunma stratejileri odaklanmakta, işgücünün kadın, çocuk, erkek üyeler, yaşam koşulları, maruz kalınan geliştirebilmeyi zor hale getirerek mevcut koşulların yeniden üretilmesine yol dışlanma gibi niteliklerine ağırlık verilerek çalışılmaktadır. Bu işte yer alanların maruz açmaktadır. kaldıkları koşulların özellikle son 15 yıl içinde gündeme gelmesi, insani, vicdani, ahlaki çalışma yapılması gerektiğini göstermektedir. İşin temel niteliklerinin ağırlığı bu konuların öncelikli olmasına yol açmaktadır. Elbette bu konular çok önemlidir ve kısa vadede hemen-şimdi bir şeyler yapılmasını gerektirmektedir. İşgücünün maruz kaldığı güçlüklerin yanı sıra/birlikte aracı mekanizma olarak elçi/dayıbaşı/çavus da 27 değinilen konulardan birisini oluşturmaktadır. Aracıların oynadığı rol, işçi ile geliştirilen kaybedebileceklerinin farkındadırlar. Bu nedenle Ordu’nun fındığı Adıyaman’dan borçlanma ilişkisi ve emeği özgür kılmayan mekanizma olarak ele alınmaktadır. gelen genç kadınlar tarafından toplanmaktadır. Ancak bu araştırmanın niceliksel ve niteliksel verilerinin gösterdiği “görünmez bir işveren” olduğudur. Bu çalışma içinde yer alan kadınlar işin zorluğuna, güçlüğüne, Soruya verilebilecek ikinci yanıt ise Ordu’da fındık toplamaya razı ve talip işgücünün çaresizliklerine ilişkin pek çok deneyim paylaşmışlardır. Ancak bu paylaşımların yokluğu ile açıklanabilir ki bu da bizi yeniden tarım ve göç politikalarına getirecektir. içinde işin temel muhatabı olarak işveren görünmezdir. Gezici mevsimlik işçiliğin üç Ucuz işgücü talep eden tarımsal faaliyetlerin yoğun olması yerli işgücünü yerinde temel mekanizma üzerine -toprak sahibi, işçi ve işçiyle işvereni buluşturan aracı/elçi- tutamamaktadır ve buna bağlı olarak diğer bölgelerden bunu karşılamak zorunda kurulu olduğu hatırlanınca toprak sahibinin görünmez oluşu dikkat çekicidir. Toprak kalmaktadırlar. sahibinin birçok durumda bu resimde az görünür olması, az sorumluluk yüklenmesi ile ilgili gözükmektedir. Bu görünmezlikle; işçilerini güvencesiz, sigortasız ve kötü Tüm bunlara bağlı olarak iş ucuzlaşmakta, değeri düşmekte ve zorlaşmaktadır. koşullarda, ucuz ücretle çalıştırılıyor olmaları arasında ilişki olduğu açıktır. Bu etkiler en çok kadın ve çocukları etkilemekte ve işin kadınsılaşması ağırlık kazanmaktadır. Bu koşullar altında bu işe katılan aileler özellikle genç kadınlar Kendi yoksullukları, çaresizlikleri, yaşamı sürdürmek için alternatiflerinin azlığı işveren dolayımı ile yani kadınlar katıldığı için ucuz işgücüne bağlı olarak yapılma süresi konusunu gündeme getirmemeyi gerektirmektedir. Ancak şöylesi bir soruya yanıt uzamakta Şanlıurfa için 7-8 ay bir şehirden başka şehre, bir tarladan bir başka tarlaya bulmadan bu konuda ilerlemek pek mümkün gözükmemektedir: “Neden Ordu’nun gitmek zorunluluk haline gelmektedir. Buna bağlı olarak özellikle kız çocuklarının fındığı, Polatlı’nın soğanı, Şanlıurfa’dan, Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan gelen gezici eğitim süreleri kısalmakta, evlenme yaşları aşağı düşmekte, doğurganlıkları işçiler tarafından toplanmaktadır?” Bu soruya yanıt bulabilmek için giriş bölümünde artmaktadır. Ücretli çalışma, görünmez emeğe dönüşmekte ve koşulların yeniden değinilen tüm değişkenlerin dikkate alınması gerekmektedir. Değişen tarım üretilmesine yol açmaktadır. politikaları, işverenlerin ucuz emeğe yönelmesi ile bu işçilik türü arasında bağlantının olduğu açıktır. Bu nedenle tarım politikalarını merkeze alan bir yaklaşım işverenin Ucuz işgücü oldukları için tercih ediliyor olmaları işin düzenlenmesine ilişkin girişimde de görünür olmasına yol açacaktır. Özellikle kadınlar bu işin kazananı kim sorusuna bulunulmasını olanaksız hale getirmektedir. Küçükkırca’nın çalışmasında gözlemlediği, “tarla sahibi” yanıtını verememişlerdir. Onların gözlemlerine göre çiftçinin işi de 2000’li yıllarla birlikte deneyimlenen değişimleri yeniden hatırlamak faydalı olacaktır. zordur. Ürün girdileri yüksektir, ürünün satılma güçlüğü vardır, mevsim koşullarından Aracıların sürece dahil olması, ulaşım masraflarından işverenin çekilmesi, köy içinde ürün etkilenmektir. Saha çalışmasının gerçekleştirildiği yıl don olayından dolayı yaşam yerine mekânsal olarak ayrılmış çadır alanlarında yaşamaya başlama oldukça kayısı miktarının düşeceğine Adıyaman ilindeki kadınların kayısı bahçesi olan önemlidir. Bu, çalışma koşullarını zorlaştırmakta, çalışma ile elde edilecek toplam çiftçiler kadar hatta belki biraz daha fazla üzülmüş oldukları görülmüştür. Ürün az geliri düşürmektedir. Ayrıca mekânsal olarak ayrı alanların çadır/yaşama alanı olursa, ücretlerinin düşeceğini ve daha az süre iş bulabileceklerini düşündükleri için olarak belirlenmesi mevsimlik işçilerin “ötekileştirilmesine” yol açmaktadır. Bu da üzüldüklerini belirtmişlerdir. Yani işveren ile kendi çıkarları arasında bağ kuruyor dışlanmayı kolaylaştırmaktadır. Çalışma süreleri boyunca çalıştıkları köyün merkezini, olmaları bu sürece işvereni dahil etmemeye neden olmaktadır. Bu işin kazananı elçidir, ilçe merkezini hiç görmeden “bütün tarlalar aynı, birbirine benziyor” şeklinde ifade çavuştur ve tüccardır ama tarla sahibi değildir. Ancak işin koşullarının düzenlenmesi, edilen mekânsal, sosyal ve kültürel dışlanmanın artmasına yol açmaktadır. Yine çadır daha insani çalışma şartlarının oluşturulması, hatta iş sürecindeki aracıların ortadan alanlarını ev haline getirmek isteyen kadınlar açısından da “ev neresidir”, “ev nasıl kaldırılabilmesi gibi hususlar açısından işveren en önemli aktör iken, çalışanların temel olur?” güçlüklerinin yaşanmasına yol açmaktadır. Diğerleri ile iletişim ve etkileşime talep ve istekleri işverenden değil devletten olmaktadır. Tarım politikalarını, ürün geçememek, grubun içe kapanmasına ve grubu şekillendiren değer ve normların çeşitliliğini ve desteklemeleri planlayamayan devletin çiftçiye dokunmadan çalışma yeniden üretilmesine yol açmaktadır. Özellikle gençlerin bu işi yapmak istememesi şartlarını düzeltmesi ve bıraktığı boşluğu doldurması beklenmektedir. Bu işçi-işveren de bu kapsamda yanıt verilmesi gereken bir hususa dönüşmektedir. Şanlıurfa ilinde ilişkisinin temel muhataplarının karışmasına yol açmaktadır. görüşülen genç kadınların yaşamdan bekledikleri ve istedikleri en önemli şey tarlaya gitmek zorunda kalmamak olarak şekillenmektedir. Adıyaman ilindeki gençler için 2000’li yıllarla birlikte etkileri daha net gözüken tarım politikalarının en çok mağdur ise kentsel alandan kırsal alana gitmek ve orada deneyimlemek zorunda kaldıkları ettiği grup mevsimlik işçiler olmaktadır. Çiftçinin ucuz işgücü talebine karşılık koşullar istenmemektedir. gelmektedirler. Buna bağlı olarak düşük ücret, uzun çalışma saatleri, güvencesiz çalışma ve zor ve tehlikeli koşullar altında yaşama ile bunun bağlantısının kurulması Kadınlar ücretli işçi midir? gerekmektedir. İşçiler, işveren üzerine baskı ve yaptırımların arttırılması ile işlerini Kadın işçilerin çalışma ilişkisinden doğan birincil hakları, “ücret hakkı” dır. İlk baştan 29 söylenmesi gereken ilk ve temel haklarının olmadığıdır. Mevsimlik işçilik aynı kızlar “tarlada çalışırken namus neden yok” diyerek bu çifte standardı gördüklerinin zamanda kadınların sadece kadın olmalarından dolayı daha fazla emek verdikleri altını çizmişlerdir. Kadınların yaşamlarında olumlu etkileri olmayan bir iş yaşamı gibi ve bu emeğin yeniden üretim olarak adlandırılarak görülmediği, yeniden üretim gözüken mevsimlik tarım işçiliği özellikle genç kızların gerçeklerle yüzleşmesinde ve ile üretim kavramlarının birbirinin içine geçmişliğini fark ettiren bir emek türüdür. toplumsal dokuyu deşifre etmelerinde bir etken olmuştur. Ancak modern tarımsal yapı içinde bulunmak ve böyle bir yapının ürünü olmak diğer taraftan da yıllık gelirin belirleyici kesimini ücret geliri olarak elde etmek yönünden Mevsimlik tarım işçiliği kadınlar tarafından fakirlikle başa çıkma yolu olarak bir çare işçi sayılmaları gerekmektedir. Araştırma bulgularında tartışıldığı üzere, işin bulunması, bile değil bir zorunluluktur. Fakirlikle mücadele kadının güçlenmesine yardımcı çalışma koşulları, denetimi ve ücretin alınması üzerinde kadınların kontrolleri yoktur. olabilir mi? Fakirlikle mücadelede aktif hale gelen kadın kendi gücünün ve emeğinin değer edebileceğini görmüş olabilir mi? Dul kalmış kadınlarla yapılan Ücretli çalışan olmakla kadınların özgürleşebileceği, ataerkil baskıyı sarsabilmek için görüşmelerde kocalarının ölümünden sonra hayatlarında bir değişikliğin olmadığını, fırsat elde edilebileceği düşünülebilir. Ancak 12-13 yaşından beri ücretli çalışan ama çocuklarıyla tarım işine (çöle gitmek) gittiklerini, hatta ölen kocaları baskıcı ücretini hiç alamamış kadınların olduğu görülmektedir. Ücretin ailenin erkek üyesine kocalarsa özgürleştiklerini belirtmektedirler. “En iyi koca ölü kocadır” diyen kadınları ödeniyor olması, kadınların somut olarak bu parayı görmüyor olmaları kendilerini görüşmelerde kayıt cihazlarının kapalı olduğunda duyduk. Ancak fakirlikle mücadele ücretli çalışan değil, aile havuzuna katkı sağlayan bir üye olarak görmelerine neden için yapılan bu iş sonraki nesile, bu kadınların kızlarına bir değişim bırakamamaktadır. olmaktadır. Ailenin yoksulluğu, kalabalık üyeli olması, 6-9 ay çalışılan paranın temel Kızları ve oğullarıyla bu işe devam eden kadın, çocuklarının eğitimine ve şehre geçinmeye dahi yetmemesi ve bu reel durumun kadınlar tarafından biliniyor olması entegrasyonuna da zarar verdiğini bilmektedir. ücretin kime verildiğinin önemsiz bir konu olarak görülmesine neden olmaktadır. Böylece aslında ücretli emekleri de önemsiz hale gelmektedir. Şartlı faydalar: “ne de olsa anneler kızları için yaşar, kızları da annelerinin kaderini yaşarlar” Toplumsal cinsiyet rollerinin tarlaya taşınması, barınma koşullarının zorluğu ve Çalışmanın tamamına hakim olan mevsimlik tarım işçiliğini anlayabilmek ve bu iş güçlüğü kadın emeğinin sömürüsünü katmerli hale getirmektedir. Ev-işyeri ayrımı içine kadını yerleştirebilmek için işin süresinin önemli olduğu ayrımı yapılmıştır. olmadığından kadın emeği çadırda görünmez hale gelmektedir. Buna bağlı Şayet mevsimlik tarım işçiliği 2-3 aylık bir dönemi kapsıyorsa yani “ek kazanç” amacını olarak ücretli çalıştıkları halde “ücretsiz aile işçisine” dönüşmektedirler. Kazanılan güdüyorsa bu durumda kadının güçlenmesi, kazandığı para üzerinde söz hakkının ücret üzerinde kontrollerinin olmaması, aile içi kararlara katılımlarını da sınırlı hale olabilmesi bununla ilişkili olarak sınırlı da olsa aile içi kararlara katılımı, çocukların getirmekte; annelerin çocuklarının bugünü ve geleceği üzerinde etkili olamamalarına özellikle kızların eğitime devam etmeleri üzerinde etkileri olabilmektedir. Bu anlamda neden olmaktadır. Hatta anneler, genç kadınları kendi görünmez emeklerinin parçası temel erkek gelirine kadının katkısı sınırlı olmakta; ancak bu ek parayı harcama yapmak zorunda kalmaktadırlar. konusunda göreli bir kazanım elde etmektedirler. İşin kısa süreli olması kadın ve gençleri tanımlayan, bütün yaşamlarını belirleyen bir etki üretmemesini sağlamakta Kentlileşen Türkiye’de Kırda Çalışan Olmak: “Çöle gitmek” kadına bir şey ve bu hali ile de olumlu etki üretme kapasitesine sahip olmaktadır. Cidden iş katabilir mi? geçicidir, etraftan görülen dışlanma, değersiz hissetme, gibi hususların da üzerlerine Kadınların hak arayışlarında önemli bir basamak olan ekonomik değer üretme ve yapışmasına izin verilmemektedir. Bu anlamıyla ek iş refahı arttırmak için yapılan ücretli işe sahip oluş, kadın mevsimlik tarım işçilerinde ne kadar gerçekleşmiştir bir iş olmakta ve özellikle kadınların isteği ile çoğunlukla kızları ve oğulları yanına sorusu, içinde çelişkiler barındırmaktadır. Bu çelişkinin sebebi bir boyutuyla kentten alıp gitme şeklinde deneyimlenmektedir. Amaç çocukları okutabilmek olduğundan köye gidişle gerçekleşen ve modern süreçlerin izlerini taşımayan bir iş olmasıdır. okul-açılış kapanış sürelerine dikkat edilmektedir. Ayrıca buradaki gençler de özellikle Geleneksel aile yapısının dönüşümüne hizmet etmeyen aksine geleneksel aile annelerinin etkisi, baskısı ve çabası ile eğitim sürelerini arttırmışlardır ve bunu biçimiyle yapılabilir olan bu iş kadının geleneksel rollerini değiştirmesine izin koruyabilmek için mevsimlik tarım işçiliği yapılmaktadır. vermemektedir. Özel alanda gerçekleşmeyen değişiklikler kadının statüsü ve eşitliği için katkı sunamamaktadır. Ancak buna rağmen kadınların aile geçimleri için olmazsa “Faydası yok” olmaz oluşları onların geleneksel rollere eleştirel bakmasını sağlamaktadır. Özellikle Diğer yandan şayet mevsimlik tarım işçiliği 6 ay ve üzerinde yapılan bir iş haline genç kızlarla yapılan görüşmelerde erkek egemen zihniyetin ve ataerkil yapıların gelmiş ise o vakit mevsimlik işçilik esas işe dönüşmektedir. Bir yandan esas iştir nasıl çalıştığına ilişkin önemli eleştiriler geliştirmekte oldukları görülmüştür. Kadını bir ancak diğer yandan ataerkin konumunu güçlendirmeye yaramaktadır. Genel olarak atölyede çalıştırmayan erkeğin bunu namus adına yaptığını söylediğini belirten genç işsiz ve hasta olduğunu söyleyen erkekler, kızları okula göndermeyerek, mevsimlik 31 işçilik dışında bir işte çalışmalarına izin vermeyerek, kadın-genç kadın ve çocuklar tarafından köyde gerçekleşmesi sonucudur. Kentten köye iş göçü paradoksal olarak üzerinde ataerkil baskı kurarak mevsimlik tarım işçiliğini kader haline getirmektedir. da modern dinamiklerin düzenleyemediği iş ve çalışma ilişkileri ortaya çıkarmaktadır. Bu da normdan sapmanın kadın ve erkek tarafından cinsiyet ideolojisi aracılığı Kadınların çalışmaları ile elde edebilecekleri beklenen sosyal değişmelerin önünde bu ile yeniden kurulumunu göstermektedir. Hochschild, bu durumu “erkek, kadın tersine hareketlilik önemli bir engel olarak durmaktadır. Ücretli işin modern dünyanın üzerindeki gücünü bir yerden kaybettiğinde bunu yeniden kurmak için bir diğer yol kurulmasında önemli bir belirleyici olduğu bilinmektedir. Burada da görülen ücretli kullanır” (1989:221) diyerek açıklamaktadır. Kentsel iş piyasasına dahil olamayan ve işçilik modern dünyanın dışında kendini konumlandırmaktır. Modern işleyişlerin ve geleneksel cinsiyet rolünü yerine getiremeyen erkek, gezici mevsimlik işçilik aracılığı kuralların iş biçimini etkilememesi de bu yüzdendir. ile kaybettiği gücünü yeniden kurmayı denemektedir. Bu koşullar altında kadınlar ve genç kadınların ücretli çalışmaları tamamen “görünmez emek” haline gelmekte Aracılı/aracısız çalışma ve kadın bu çalışmadan hiçbir şey elde edememektedir. Ancak bu çalışmaları ile İşçilerin işverenlerinden yasal olarak herhangi bir hak talep edememesi, çalışma erkeklerin bir tür “işsizlik sigortası” edinmelerini sağmaktadırlar. 6-9 ay süren çalışma dönemlerinde karşılaştığı zorluklar ve işveren karşısındaki güçsüz konumlarından içinde kadınların yer alıyor olmaları, tarla dışı zamanda erkek işsizliğinin sürdürülebilir dolayı elçilere duyduğu ihtiyacı arttırmaktadır. İşçiler çalıştıkları dönemlerde ihtiyaç olmasına katkı sunmuş olmaktadırlar. Kızlarını okutmaya, evlendirmeye, kendileri duyduğu her türlü konuda elçilerden yardım istemektedirler. İşçilerin yolculuğu, için hak kullanımının en temeli olan bedenleri ve doğurganlıkları üzerinde etkileri çalıştığı yerlerde yapacağı alışverişleri, gerektiğinde sağlık kurumlarına ulaştırılması olamamaktadır. Bu anlamda çalışmanın süresi yaşam döngüsünün diğer belirleyicileri ve daha pek çok konuda onlar adına düzenlemeler yapmaktadırlar. Elçilerin işçiler için ile birleşmekte ve ücretli çalışmadan kazanç elde edememelerine neden olmaktadır. yerine getirdiği görevler, onların yaşamlarını kolaylaştırıyor gibi görünse de bunların hepsi işçilerin elçilere olan bağımlılığını güçlendirmektedir. Çalışma hayatının kuralsızlığı ve gitgide ağırlaşan çalışma koşulları karşısında; bireysel tepki ve/veya örgütlü tepki yaratma şansları yoktur. Çaresizlik içinde bu işi kabul Ancak elçisiz/aracısız çalışma da kadınlar lehine sonuçlar üretememektedir. Hatta etmiş olmaları ve alternatiflerinin sınırlılığı gibi hususlar tepki geliştirmeyi, koşulları genç kızlar açısından ürettiği etkiler çok daha olumsuz gözükmektedir. Ailenin düzeltici çabaları üretememektedir. Kadınların mevsimlik tarım işinde yer alıyor çalışabilecek üyesinin artması (ki bu çocuk ve genç kadınların emeğini kapsar) aracısız olmaları ve devam etmeleri en çok kızları etkilemektedir. Kızların okuldan ayrılması, çalışmayı olanaklı kılmaktadır ancak sadece aracının kim olduğu değişmektedir. Elçi, küçük yaşta evlendirilmeleri ve/veya evlendirilmemeleri gibi sonuçları ile anneler çavuş, işverenin yerini ailenin erkek üyesi aldığı vakit kadınların iş yükleri artmaktadır kaderlerini kızlarına devir etmektedirler. Mevsimlik tarım işçiliğinin sonuçlarından ve aynı zamanda ücretli emeklerinin ücretsiz aile işçisine dönüşmesi kolaylaşmaktadır. olan eğitimden kopma, kentsel iş piyasasına girememe sonuçları ile baş edemeyen kadınlar içinde bulundukları durumdan kurtulabilmek için tek çare olarak evlenme Esas iş değil ama tek iş! şansını görmektedirler. Ancak evlenmek için tercihleri hatta beklentileri kendilerini İşin 6-9 ay süreyle yapılıyor olmasına rağmen geçici ve yan iş olarak algılanması tarlaya götürmeyecek bir adam ile evlenmek olarak şekillenmektedir. Ama böylesi bir işin içindekilerin bu iş piyasasından çıkmasını engellemektedir. Ama aynı zamanda adamı nereden bulacaklarını bilmemektedirler. başka piyasalara girişini de engellemektedir. Bu anlamıyla iş ne tam zamanlı ne de yarı zamanlı bir iş olarak gözükmektedir. Bu haliyle de değişime, eğitimde kalma Kentten köye iş göçü: kentliler köye işe giderse (tersine hareketlilik) sürelerinin uzamasına ve kadının çalışma hayatından elde edeceği kazanımların Köyden kente iş arayama gelenlerin göç hikâyesinden farklılıklar gösteren mevsimlik birikmesine izin vermemektedir. Çalışma ev içinde gerçekleşmemektedir; ancak tarım işçiliği toplumsal hareketlilik yönünü tersine çevirmektedir. Kentten köylere başkasının tarlası ne kadar kamusal alan olarak tarif edilebilir? Aile üyeleriyle birlikte işe gitmek yani kentlilerin (yeni olanların) köye (eskiye) işe gitmesi temel göç gerçekleşen çalışma yaşamı özel alan-kamusal alan ayırımını sunmamaktadır. Özel dinamiğinin tersi bir görüntü sunmaktadır. Bu hareketlilikte oluşabilecek sosyal alandan kaynaklı işlerini peşinde götüren kadın daha zor koşullarda ev içi emeğini değişiklikler elbette köyden kente göçün ortaya çıkaracağı hareketlilikle benzerlik sunmakla bir kez daha cezalandırılmaktadır. göstermeyecektir. Bu hareketliliğin yarattığı sonuçlar arasında eğitim düzeylerinin yükselmesi, kadın istihdamı ve kamusal alan paylaşımının artması, çocuk sayılarının Dışlanma tecrübesi düşmesi gibi sonuçların görülmediği aşikârdır. Şanlıurfa ilindeki mevsimlik tarım Mevsimlik işçi kadınların üç boyutlu dışlandıkları tespit edilmiştir. Hem kadın, hem işçilerinde görülen çocuk sayılarının fazlalığı, eğitime katılım düzeylerinin düşüklüğü, Kürt veya Arap, hem de işçi oluşları dışlanmışlık boyutlarını katmanlaştırmaktadır. kadınların mevsimlik tarım işçiliği dışında çalışma hayatına katılmaması, geleneksel Onları bu dışlanmışlar içinde en yoranı en çıkışsız hissettikleri yer tarladaki yaşamdır. aile rollerindeki sertlik, ataerkil yapılardaki değişmeye karşı direnç işin kentliler Sonra kadın olmaktan kaynaklı yüklerin yani tarlada çalışmakla kalmayıp çadırlara 33 dönüldüğünde devam eden iş yükünün kendilerine ağır geldiğini belirtmişlerdir. düzeyde iletişim kurmayı olanaklı kılacak Türkçe konuşma becerilerinin yokluğunu Sonra da Kürt olmaktan kaynaklı dışlanma pratiklerine maruz kalmaktan şikâyet da bu tabloya eklemek gerekmektedir. Bu nedenle bu çalışmaya katılan 25 yaş üstü etmişlerdir. Elbette böyle bir sıralamadan ziyade bunların birbirine karıştığı bir kadınlar, mevsimlik işçiliğin herhangi bir faydası var mı sorusuna bu konunun önemini sarmal mevsimlik tarım işçi kadınların iş yaşamının bir parçası olmaktadır. Dışlama açığa çıkaracak şekilde yanıtlar vermişlerdir. Eğitim, beceri ve dil yeterliliklerini dikkate pratikleri genç kadınları daha fazla incitmektedir. Özellikle Adıyaman ilinde genç ve alan kadınlar tarla işi dışında iş bulamayacaklarını belirtmişlerdir. İşgücü arzı sunan eğitime devam eden kadın ve erkekler açısından, yapılan işin diğerleri tarafından şehirlerin mevcut iş piyasasının sunmakta oldukları işler de “kötü” işlerdir. Yani uzun değeriz görülmesi diğer yandan kendileri tarafından, yapılan işin değersiz, zor ve çalışma saatleri, düşük ücret, esnek, kötü çalışma şartları olan işlerdir. Bu kapsamda aşağılayıcı olarak görülmesi etkenleri birleşerek işin yapılması konusunda isteksizlik önleyici çalışma 3 boyutu dikkate almalıdır: i) işsizlik, ii) işgücünün beceri düzeyi, iii) oluşturmaktadır. mevcut işlerin nitelikleri. Emeğini satmakla ortaya çıkan kısmi özgürleşme ve bireyselleşme bu iş için geçerli Özellikle Şanlıurfa ili için esas, temel geçimi sağlayan gezici mevsimlik tarım işçiliğidir. olmamaktadır. Çünkü mevsimlik tarım işine erkeksiz, kocasız, erkek çocuksuz Bu temel neden, çocuk ve genç kadın emeğinin uzun süreli kullanılmasına yol gitmek özellikle uzun süreler gidiliyorsa mümkün gözükmemektedir. Kadınların bu açmaktadır. Temel nedeni dikkate alarak yaşanılan şehir odaklı önleyici çalışmalar anlamda bağımlılığı ortadan kalkmamaktadır. Kendi kendine yetebileceği hissi birey yapılması gerekmektedir. Bu süreç içinde ilk etapta çocukların iş piyasalarına olmak bağlamında önemli bir aşamadır. Bu vesileyle bağımlı ilişkilerden kurtulmak katılmalarını engelleyecek çözümlerin üretilmesi, toplumsal yapıların zorlaması mümkündür. Bunun yollarından önemli bir tanesinin ekonomik değer üretmek ve yoksulluk nedeni ile güçtür. Bu nedenle duruma müdahale edecek yasal olduğu, özellikle liberal feminizmin iddialarından biridir. Bu işte ekonomik değer düzenlemelerin başta eğitim ve sağlık alanında olmak üzere yapılması gerekli üreten kadınlar bu bağımsızlaşmayı yaşayamamaktadırlar. olmaktadır. Çocukların kent içinde korunmasına yönelik sosyal politikaların tarımsal alanlara da genişletilerek uygulanmasına ve uygulamaların sıkı denetimine ihtiyaç Ataerkilliği gevşetebiliyor mu? olduğu gerçeği ile çocukların geleceğine yönelik hayalimiz ilişkilidir. Bu yapılabilirse Fakirliğin kadının işini artırdığı, emeğini değersizleştirdiği görülmektedir. Ancak yoksulluğun kuşaklararası aktarımının önüne geçilebilecektir. Böylece ucuz işgücü bu ilişki içinde yani evin erkeğinin karısının ve çocuğunun çalışması olmasa arzını azaltmak hedeflenmelidir. Özellikle Şanlıurfa ilinde çocukların eğitimde evini geçindiremiyor oluşu erkeğin iktidarını kıran, bozan bir durum yaratıyor kalmalarını sağlayıcı tedbirlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Bunun için de mu diye sormak gerekirse ilk önce hasta adamlarla karşılaşıldığını söylemek çocuğun eğitimde kalmasını cazip hale getirmek ya da onların yaşam döngüsünü gerekir. Konuştuğumuz çoğu kadının kocası “çok hasta”dır. Bu, evi geçindirmek dikkate alan özel müfredatlar hazırlanması gerekecektir. yükümlülüğünü yerine getiremeyen erkeğin iktidarını kaybetmekten sığındığı bir yaşama stratejisi olarak görülmektedir. Kadının evinin geçimini aslında kendisi Adıyaman ve Şanlıurfa ilinin birlikte değerlendirildiği bu çalışma gezici işçiliğin ve çocuklarının sağladığı bilgisi toplumsal cinsiyet rollerinde bir değişikliğe sebep süresinin çok belirleyici bir etken olduğunu göstermiştir. 3 aydan uzun süre yapılıyor olabilir mi sorusu sorulmaya değer bulunmaktadır. Ya da bu durum bir erkeklik krizi olması, yoksulluğun kalıcılaşmasına neden olmaktadır. Bu bir yandan ücretlerle ilgilidir ortaya çıkarmakta ve ataerkil değerler daha fazla savunulmaya geçilmektedir. Bunun diğer yandan ailenin üye sayısı ile ilişkilidir. 3 aydan uzun süreli gezici mevsimlik tarım bedelini tekrar kadınlar ve genç kızlar ödemektedir. Kadınların dışarı çıkma, pantolon işçiliğinin önlenmesi için çalışmalar yapılması gerekmektedir. Buradan hareketle giyme, kimle evleneceğine karar verme, okuyabilme durumlarına bakıldığında gezici mevsimlik tarım işçiliği denildiğinde konunun heterojen bir nitelik taşıdığı ataerkil değerlerin sertleşmesi, erkeğin iktidarını “namus” üzerinden sağlamlaştırmaya görülmekte ve bu yüzden de tek bir model yerine heterojenliği dikkate alan çok çalıştığını göstermektedir. boyutlu yaklaşımlar geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın gösterdiği en temel sonuçlardan biri, gezici mevsimlik tarım işçiliğinin Önleyici çalışmalardan bir diğeri gezici mevsimlik işçiliği ücretlerinin yükseltilmesine en temel nedenin yoksulluk ve işsizlik olduğudur. İşsizlik bir yandan yaşanan şehrin ilişkin olmalıdır. Ücretlerin düşük olması, gezici mevsimlik işçilik süresini uzatmakta, iş piyasalarının yeterli iş üretememesi ile ilişkili iken diğer yandan gezici mevsimlik çocuk emeğinin kullanılmasını kolaylaştırmakta, genç kadınların ve kadınların işgücü arz eden grupların özellikle Şanlıurfa ili örneğinde “meslek, beceri, hüner, yaşamlarını çok zor şartlar altında sürdürmelerine neden olmaktadır. 8-10 kişilik aileler, eğitim” açısından yoksul olduklarını hatırlamak gerekmektedir. Bir yandan iş yoktur 6-8 ay boyunca 5-6 farklı şehre giderek ancak geçimlerini sağlayabilmektedirler. ama aynı zamanda kentsel işlere ulaşmayı sağlayabilecek becerileri olmayan gruplar Ücretlerin yükseltilmesi uzun süreli gezici işçi arzını ve bağlantılı olarak talebini de bulunmaktadır. Özellikle orta yaş üstü kadın grubu dikkate alındığında temel olumlu yönde etkileyici olabilecektir. 35 Gezici mevsimlik tarım işçiliğinde yer alan genç kadınların yaşamlarında değişim aynı zamanda Kürt kimliğinin çıkmazları olmayı örecektir. Bu sebeple alınacak yapılabilmesi için eğitimde kalma sürelerinin uzatılmasına gereksinim vardır. Bu önlemler hem ekonomik önlemler hem de politik önlemler olmak zorundadır. Politik başarılamadığı zaman yaşamları çabuklaşmaktadır ve onlar bu çabukluk üzerinde önlemlerin başında etnik kökene dayalı dışlayıcı ve ötekileştirici davranışların suç denetim kuramamaktadırlar. Ayrıca bu çabuklaşma ataerkil yapıların yeniden olması yönünde zihniyet ve uygulama değişikliklerini düşünmek gelmektedir. üretilmesine yol açmaktadır. Sadece işçi arz eden illerin gençleri değil, işçi talep eden yerlerin gençleri de tarımsal işlerde çalışmak istememektedir. Bu, gezici mevsimlik Gezici mevsimlik tarım işçiliğini Türkiye’nin diğer sektörlerinde deneyimlenmekte olan işçi talep eden illerin göç nedenlerinin de analize dahil edilmesini gerektirmektedir. işçiliklerden ayrı düşünmemek de gerekmektedir. Bu çalışmanın gösterdiği en önemli İşgücü talep eden şehirlerin yerleşik nüfuslarındaki azalma, eğitime katılma ve sonuçlardan bir tanesi kentsel iş piyasalarının özellikle Şanlıurfa ili dikkate alındığında eğitimde kalınan sürenin uzamasına bağlı olarak tarımsal işlerde çalışmak isteyen hatta kısmen Adıyaman ili için de geçerli olacak şekilde, mevsimlik işçilik ile rekabet nüfusun azalmasına neden olmaktadır. Bu, arz ve talep oluşumu arasındaki dinamiğin edemeyen iş piyasaları olduğudur. Mevcut pek çok işin, düşük ücretli, güvencesiz, tarım-göç politikalarının birbirine eklemlenmesini gerektirmektedir. uzun çalışma saatleri gerektiren, insan onuruna yakışmayacak nitelikte işler olduğu görülmektedir. Toplamda Türkiye iş piyasalarının “iyi/insan onuruna yaraşır” iş üretme Mevsimlik işçilik ile etnik kimlik arasında bağlantı kurulması gerekmektedir. 1990’lı kapasitesinin düşük olması da mevsimlik işçiliği anlamada ve önlemeye yönelik yıllarla birlikte –değişen tarım politikaları, zorunlu göç- işgücü arz eden grupların çalışma yapmada gerekli gözükmektedir. çoğunluğunun Kürtler olduğu dikkate alınması gerekli bir boyut olarak görülmelidir. Mevsimlik tarım işçileri Kürt ve Arap etnik kökenli profilleri ile ortaya çıkmaktadır. Bu alanda yaşanan dışlanma pratiklerinin hangi temelde gerçekleştiğini anlamak bunu önlemek için gerekli gözükmektedir. Yaşanan bu sorunların aşılabilmesi için dışlanma dinamiklerinin hangi temel anlayışlardan oluştuğunu bilmek gereklidir. Önleyici öneriler içinde bu konu üzerine anlamaya ve işleyişi ortaya çıkarmaya yönelik araştırma ve projelerin yürütülmesi gerekmektedir. Bu konuda ortaya atılabilecek tartışma noktaları şöyle özetlenebilir: Mevsimlik tarım işçileri yoksul oldukları için mi mevsimlik tarım işçiliği yapmaktadırlar yoksa Kürt oldukları için mi mevsimlik tarım işçiliği yapmaktadırlar? Kaynakların eşitsiz dağılımından dolayı oluşmuş bir durum olarak mı yoksullardır yoksa onların kendi tercihleri, başarısızlıkları ve pozisyonları gereği mi yoksullardır? Eğer yoksul oldukları, başka çareleri olmadıkları için bu işi yapıyorlarsa, onları Kürt kimliklerinden dolayı dışlamak ve Kürt oldukları için insani olmayan koşullara razı geldiklerini düşünmek meselenin esas bağlamından çıkartılmasına hizmet etmektedir. Terörizm gibi bir konu ile etnik aidiyeti birleştirerek ve bu insani olmayan koşullarda yapılan işi onların etnik aidiyetlerine yüklemek ilişkiden bütün herkesin haksız kazancına yardımcı olmakta ve var olan kimlik tartışmaları üzerinden mevsimlik tarım işçiliğinin kendisini konu dışına çıkarmış olmaktadır. Kaynakların yeniden dağıtılması meselesini konuşmak yerine etnik aidiyete ilişkin oluşturulmuş önyargı ve dışlamalarla konu başka bir mecranın konusuna dönüştürülmektedir. Bölge ile ilgili bir sorun olan mevsimlik tarım işçiliği elbette içinde aynı zamanda kimliksel bir boyut taşımaktadır. Kent yoksulu oldukları, kentten pay alamayanlar olarak konumlandıkları için bu zor iş Kürtlere bırakılmıştır. Bu kadar kötüsüne razı başka gruplar, sosyal gruplar bulununcaya kadar mevsimlik tarım işçiliğin bir boyutu Kürt/Arap etnik aidiyetini içinde barındıracaktır. Bu iş koşulları ve yaşama biçiminden oluşan toplumsal sorunlar da (çocukların eğitimden kopuşu, kadınların eğitimsizliği, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve miras bırakılan yoksulluk) 37 Kaynakça Acar, F. (2010). “Türkiye’de Kadınların İnsan Hakları: Uluslararası Standartlar, Hukuk ve Sivil Toplum”. Kadın Hakları Uluslararası Hukuk ve Uygulama: 13-22. Akbıyık N. (2008). Türkiye’de Tarım Kesiminde İşgücü Piyasalarının Yapısı. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 7 (24): 220-238. Alper, Y. (2013). Türk Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sosyal Sigortalar Hukuku. Güncellenmiş 5.Basım, Bursa: Dora Yayınları. Assaad, R. and Arntz, M. (2005). “Constrained geographical mobility and gendered labor market outcomes under structural adjustment: Evidence from Egypt”. World Development, cilt: 33, No 3: 431–54. Çetinkaya, Ö. (2008). Farm Labor Intermediaries In Seasonal Agricultural Work in Adana-Çukurova. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Anabilim Dalı. Çınar S, Lordoğlu K. (2010). Mevsimlik Tarım İşçiliğinde Tekil bir Analiz: Karasu Fındık Toplama İşçileri. TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 1-25. Çınar, S. (2012). “Türkiye’de Mevsimlik Tarım İşçiliğine Dair Kısa Bir Değerlendirme. Perspectives 1: 32-34. Çınar, S. (2014). Öteki “Proleterya”: De-proletarizasyon ve Mevsimlik Tarım İşçileri. NotaBene Yayınları, Ankara. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2010). Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma Ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Stratejisi Ve Eylem Planı. Ankara. Dedeoğlu, S. ve Öztürk, M. Y. (2010). Kapitalizm, Ataerkillik ve Kadın Emeği Türkiye Örneği. İstanbul: Sav Yayıncılık. Demir, M. (2015). “Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sosyal Güvenlik Haklarına İlişkin Değerlendirmeler ve Öneriler”. Çalışma ve Toplum, 2015/1:177-194. Duruiz D. (2013). “Mevsimlik Tarım İşçileri: Acınılası Kurbanlar mı, Kürt Emekçiler mi? I. Perspectives 3: 32-36. Duruiz D. (2013). “Mevsimlik Tarım İşçileri: Acınılası Kurbanlar mı, Kürt Emekçiler mi? II. Perspectives 4: 44-49. 39 Duruiz, D. (2011). “Seasonal Agricultural Workers in Manisa: Materialization Gündüz-Hoşgör, A. and Smits, J. (2008). “Variation in Labor Market Participation of Labor, Bodies and Places Through Everyday Encounters”. Yayınlanmamış of Married Women in Turkey”. Women’s Studies International Forum, Yükseklisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. 31(2):104–117. Ecevit, Y. (2011). “Türkiye’de Kadın Emeği Konulu Çalışmaların Feminist Tarihçesi”. S. Gündüz-Hoşgör, A. (2011). “Mevsimlik tarım göçündeki çocukların eğitim(sizlik) Sancar (Der.) Birkaç Arpa Boyu, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’de Feminist görüntüsü”. Perspektif, 6.13: Gazap Üzümleri, :38-42. Çalışmalar, Nermin Abadan Unat’a Armağan içinde, İstanbul:Koç Üniversitesi Yayınları Gürsoy ÖB. (2010). “Bir Yaşam Biçimi Olarak Sosyal Dışlanma: Türkiye’de Mevsimlik Tarım İşçileri, içinde: Sınıftan Sınıfa” Der. Ayşe Buğra. İletişim Yayınları, 33-65. Ecevit, Y. (1998). “Türkiye’de Ücretli Kadın Emeğinin Toplumsal Cinsiyet Temelinde Analizi”. A. Berktay (Der.) 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler içinde. Tarih Vakfı Hoggart, K., & Mendoza, C. (1999). “African immigrant workers in Spanish Yayınları, İstanbul. agriculture”. Sociologia Ruralis, 39 (4): 538-562. Ecevit, Y. (2008). “İşgücüne Katılım ve İstihdam”, (İçinde) Türkiye’de Toplumsal Hurst, P., Termine, P., & Karl, M. (2007). Agricultural workers and their contribution Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri, to sustainable agriculture and rural development. FAO-ILO-IUF, Cenevre: “Kadın-Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş: Eğitim, Çalışma Yasamı ve Siyaset” ILO. Raporunun Güncellemesi, TÜSİAD, KAGİDER, Temmuz ss. 113–213. http://www.socialprotection.eu/files_db/913/asisp_ANR10_Turkey.pdf Ferguson, A., & Folbre, N. (1981). “The unhappy marriage of capitalism and (Erişim Tarihi: 12.02.2015) patriarchy”. Women and Revolution,ss,313-38. Friedrich Ebert Stiftung Derneği (2012). Tarımda Mevsimlik İşçi Göçü Türkiye Inglehart, R. ; Norris, P. (2003). Rising Tide: Gender Equality and Cultural Change Durum Özeti Mevsimlik İşçi Göçü İletişim Ağı (MİGA), http://www. Around the World. Cambridge University Press: Cambridge. festuerkei.org/media/pdf/D%C3%BCnyadan/d%C3%BCnyadan_12%20 %281%29.pdf, (Erişim Tarihi: 03.01.2015). Işık, O., & Pınarcıoğlu, M. M. (2001). Nöbetleşe yoksulluk: Gecekondulaşma ve kent yoksulları: Sultanbeyli örneği. İletişim Yayınları. Gannon, B. Plasman, R.; Rycx, F.; Tojerow, I. (2005). “Inter-industry Wage Differntials and the Gender Gap; Evidence from Europğean Copuntries”. İçduygu, A., & Sirkeci, İ. (1999). “Cumhuriyet Donemi Türkiye’sinde Göç IZA Discussion Papers, www.iza.org/ Hareketleri”. Oya Baydar (Ed.), 75 Yılda Köyden Şehirlere içinde. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 249-268. Geçgin E. (2009). Ankara-Polatlı Örneğinde Sosyal Dışlanma Açısından Mevsimlik Tarım İşçiliği. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3-35. İlkkaracan, İ. (2012). Why so few women in the labor market in Turkey?. Feminist Economics, 18(1): 1-37. Geçgin, E. (2009). “Türkiye’de Mevsimlik Tarım işçiliğinin Sosyolojik Analizi: Ankara Polatlı Örneği”. Unpublished Master’s Thesis. Ankara: Ankara Üniversitesi Kaleci, H. (2007). “Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sosyolojik Analizi: Eskişehir Örneği”. Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. Görücü, A. (2010). “Türkiye’de Mevsimlik Tarım İşçiliği: Sorunları Ve Çözüm Önerileri”. Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi (Ocak-Haziran):189 – 219. Kalkınma Merkezi. (2006). Zorunlu Göç ve Etkileri-Diyarbakır. Diyarbakır: Haziran. Gülçubuk, B. (2012). “Tarımda Çocuk Emeği Sömürüsü ve Toplumsal Duyarlılık”. Kalkınma Atölyesi (2013). Mevsimlik Tarım İşçiliği ve Çocuklar: Sorun Çalışma ve Toplum Dergisi, (33):75-94. Analizi ve Politika Önerileri. 2. Basım, Ankara. http://www. kalkinmaatolyesi.org/v2/wp-content/uploads/2014/07/ POL%C4%B0T%C4%B0KA-%C3%96NER%C4%B0LER%C4%B0.pdf 41 Kandel, W.A. ve Donato, K.M. (2009). “Does Unauthorized Status Reduce Exposure Kümbetoğlu B., İnci, U., Aylin, A. (2012). “Gıda, Tekstil ve Hizmet Sektörlerinde to Pesticides?: Evidence From the National Agricultural Workers Survey”. Kayıtdışı Çalışan Kadın İşçiler”. A. Makal, G.Toksöz (Der.) Geçmişten Work and Occupations, 36(4): 367-399. Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği içinde. Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara. Kandiyoti, D. (1988.) “Bargaining with Patriarchy”. Gender and Society 2: 274-290. Kümbetoğlu, B. (2005). Sosyolojide ve antropolojide niteliksel yöntem ve Karacan, A. R. (1991). Tarım kesiminde geçici tarım işçilerinin çalışma koşulları, araştırma. Bağlam. ücret sistemleri ve çalışanların sosyal güvenlikleri üzerine bir araştırma: Manisa örneği. Friedrich Ebert Vakfı. Lodovici, M. S. (2003). “The Dynamics of Labour Market Reform in European Countries”. Why Deregulate Labour Markets? (der.) Gosta Esping– Kaya A. (2009). Türkiye’de İç Göçler Bütünleşme mi Geri Dönüş mü?. Andersen; Marino Regini, Oxford Uni. Pres. Bilgi Üniversitesi Yayınları. Lordoğlu K. Ve Etiler N. (2014). “Batı Karadeniz Bölgesinde Mevsimlik Gezici Tarım Kazgan, G. (1982). “Türk Ekonomisinde Kadınların İşgücüne Katılması, Mesleki İşçiliğinde Çalışan Çocuklar Üzerine Sınırlı Bir Araştırma”. Çalışma ve Dağılımı, Eğitim Düzeyi ve Sosyoekonomik Statüsü”. Abadan Unat Nermin Toplum, S:41: 115-133. (der) Türk Toplumunda Kadın. İstanbul: Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları. Martin, P. (2002). “Mexican workers and US agriculture: The revolving door”. Kemal, O. (1964). Bereketli Topraklar Üzerinde. İkinci Baskı, Remzi Kitabevi Yayını, International Migration Review, 36(4):1124-1142. İstanbul. Memiş, E. ve Özay, Ö. (2011). “Eviçi Uğraşlardan İktisatta Karşılıksız Emeğe: Türkiye Kıray, M. (1999). “Sosyo-Ekonomik Hayatın Değişen Düzeni: Dört Köyün Monografik Üzerine Yapılan Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme”. Birkaç Arpa Karşılaştırılması”. Oya Baydar (Ed.), 75 Yılda Köyden şehirlere içinde. Boyu...21. Yüzyıla Girerken Türkiye’de Feminist Çalışmalar, S. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları:151-162. Sancar (der.), (İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları). Kırel, Ç., Kocabaş, F., Özdemir, A. A. (2010). “İşletmelerde Algılanan Cinsiyet Moghadam, V. (2004). Towards Gender Equality in the Arab / Middle East Region: Temelli Ayrımcılık: Eskişehir’de Özel Sektörde Bir Alan Araştırması”. Çimento Islam, Culture and Feminist Activism. Report prepared for Human İşveren Dergisi, S: 3, C: 24 (Mayıs): 5-15. Development Report Office, UNDP. Koray, M. (2011). “Avrupa Birliği ve Türkiye’de “Cinsiyet” Eşitliği Politikaları: Sol- Mossesdottir, L. (2002). “Moving Europe towards the Dual Breadwinner Model”. Feminist Bir Eleştiri.” Çalışma ve Toplum Dergisi 2:13-53. Research Paper, Bilfröst School of Business, www.bilfröst.is/ Koruk İ, Şimşek Z. (2010). “Göçebe mevsimlik tarım işçisi olan ve olmayan Oral, N. (2006). Türkiye Tarımında Kapitalizm ve Sınıflar. Ankara: Ziraat Mühendisleri kadınlarda tetanoz aşılama durumu ve ilişkili diğer faktörler”. Türkiye Halk Odası:48, 327. Sağlığı Dergisi: 165-175. Özbay, F. (1998). “Türkiye’de Aile ve Hane Yapısı: Dün, Bugün, Yarın”. (der) Ayşe Küçükkırca, İ. A. (2012). “Etnisite, Toplumsal Cinsiyet ve Sınıf Ekseninde Mevsimlik Berktay Hacımirzaoğlu, 75 Yılda Kadın ve Erkekler. İstanbul: Türkiye Kürt Tarım İşçileri”. Toplum ve Kuram Dergisi, 6-7. Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayını. Küçükkırca, İ. A. (2015). “The transformation of the private home of Kurdish Özbay, F. (1995). “Women’s labor in rural and urban settings”. Boğaziçi Journal: seasonal workers.” Gambetti, Z., & Jongerden, J. (Eds.). The Kurdish Issue in Review of Social, Economic and Administrative Studies:8 1-2. Turkey: a spatial perspective. Routledge. 43 Özbek, A. (2007). “New Actors of New Poverty: The ‘Other’ Children of Çukurova”. Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Toksöz, G. ve Özkazanç, A. vd. (2001). “Kadınlar, Kalkınma ve Sosyal Adalet“. Anabilim Dalı. Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”, Ankara http://kasaum.ankara.edu.tr/gorsel/ Özbekmezci Ş, Sahil S. (2004). “Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sosyal, Ekonomik ve dosya/1215414822KadinlarKalkinmaveSosyal Adalet. Barınma Sorunlarının Analizi”. Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık pdf, (Erişim Tarihi: 20.04.2015). Fakültesi Dergisi, 19 (3): 261-274. TÜRK-İŞ RAPORU (2005). “Türkiye’de Emek Piyasasında Kadınların Durumu” Rye, J.F. ve Andrzejewska, J. (2010). “The Structural Disempowerment of Eastern http://www.turkis.org.tr/source.cms.docs/turkis.org.tr.ce/docs/file/ European Migrant Farm Workers in Norwegian Agriculture”. Journal of emekpiyasasindakadin.doc, (Erişim Tarihi: 13.04.2015). Rural Studies, 26: 41-51. Walby, S. (2004). “The European Union and Gender Equality: Emergent Varieties of Sancar S., Acuner, S., Üstün İ., Bora, A. (2006). “Cinsiyet Eşitsizliği Bir Kadın Sorunu Gender Rejime”. Social Politics 11 (4):4-29. Değil, Toplumun Sorunudur”. UNDP-Kalkınma ve Demokratikleşme Projelerinde Cinsiyet Eşitliği Hedefinin Gözetilmesi Eğitimi UNDP, İstanbul. Walby, S. (2005). “Gender Mainstreaming: Productive Tensions in Theory and Practice”. Social Politics, 12 (3):321-343. Şeker, M. (1986). Türkiye’de Tarım İşçilerinin Toplumsal Bütünleşmesi. Değişim Yayınları. Yıldırak, N., B. Gülçubuk, S. Gün, E. Olhan, M. Kılıç (2003). Türkiye’de Gezici ve Geçici Kadın Tarım İşçilerinin Çalışma ve Yaşam Koşulları ve Sorunları. Şimşek Z, Koruk İ. (2011). “The Effects of migratory seasonal farmwork on Ankara: Tarım-İş Sendikası Yayınları. psychomotor development and growth among children ages 0-5 years in Southeastern Anatolia”. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi:157-165. Yılmaz, T. ve Fidan F. (2006). Kadın Açısından Boşanma: Yeni Bir Başlangıç mı? Yada Son mu? Tabuları Aşmak Temalı II. Uluslararası Kadın Araştırmaları Şimşek Z. (2011). Mevsimlik Tarım işçilerinin ve Ailelerinin İhtiyaçlarının Konferansı, Kıbrıs. Belirlenmesi Araştırması Harran Üniversitesi ve UNFPA işbirliğinde, Ankara. Şimşek Z. Kırmızıtoprak E. (2013). “Mevsimlik Tarım İşçisi Gençlerin Sağlıklı Yaşam Bilgi ve Davranışlarına Akran Eğitiminin Etkisi”. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi:1-10. Şimşek Z. (2013). Tarımda çalışan ailelerin çocukları. Uluslararası Katılımlı 4. Pediatri Hemşireliği Kongresi, 22-25 Mayıs / Adıyaman. Şimşek, Z. ve Koruk, İ. (2009). “Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinden Biri: Mevsimlik Göçebe Tarım İşçiliği”. Çalışma Ortamı, Temmuz-Ağustos. Kurban, D., Yükseker, D., Çelik, A. B., Ünalan, T., & Aker, A. T. (2006). Zorunlu Göç ile Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası. Facing The Forced Migration: The Construction of Citizenship After The Internal Displacement in Turkey), İstanbul: Tesev. Toksöz, G. (2012). Geçmişten Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği. Ay: Ankara Üniversitesi Yayın Evi, Ankara.