TÜRKİYE’DE İŞVERENLERİN KADIN İSTİHDAM ETMEYE YÖNELİK TUTUMLARI: MALATYA, ŞANLIURFA VE ADIYAMAN ÖRNEĞİNDE TALEP YÖNLÜ BİR ANALİZ Saniye Dedeoğlu Aslı Şahankaya 3 TÜRKIYE’DE İŞVERENLERIN KADIN İSTIHDAM ETMEYE YÖNELIK TUTUMLARI: MALATYA, ŞANLIURFA VE ADIYAMAN ÖRNEĞINDE TALEP YÖNLÜ BIR ANALIZ* Saniye Dedeoğlu Aslı Şahankaya 5 Türkiye’de kadın istihdam oranları OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde seyretmektedir. Düşük oranların nedenleri farklı sebeplerle açıklansalar bile daha çok kadın işgücü arzının, eğitim, vasıf, gibi faktörlerle açıklanmakta fakat kadın işgücü talebinin yapısı ve özelliklerine ilişkin çalışmalar çok sınırlı kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yeni endüstrileşen alanlarda organize sanayi bölgelerinde işverenlerin kadın istihdam etmeye ilişkin tutumlarını değerlendirmek ve bu tutumun kadın istihdamını etkileme potansiyelini ele almaktır. Çalışma endüstriyel üretim ve kadın istihdamı arasındaki ilişkiyi inceleyen literatüre, kadınları işe alan ve çalıştıran işverenlerin tutumlarının kadın istihdamına etkisine ilişkin bulgular sunarak katkı yapmayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak amacıyla, üç ilde bulunan organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren işletmelere, kadın istihdam durumlarını tespit etmek ve işverenlerin kadın istihdam etmeye ilişkin tutumlarını ölçmek için bir anket uygulanmıştır. Bu illerin OSB’lerinde bulunan firmalara uygulanmak üzere işverenlerin kadın istihdamına ilişkin tutumlarını analiz edecek soruları içeren bir anket geliştirilmiş ve bu anket her üç ilde OSB’de bulunan 212 işletmeye uygulanmıştır. Küreselleşme ve Türkiye’de Kadınların Sanayi Sektöründe İstihdamı Dünya ekonomisinin küreselleşmesinin kadınlar açısından yarattığı en çarpıcı sonuçlardan biri, kadınların giderek artan oranda işgücü piyasasına girmesi olmuştur. Bu dönüşüm daha fazla ucuz emek girdisi peşinde olan üretimi, gelişmekte olan ülkelere doğru kaydırmış ve bu ülkelerdeki kadın istihdam oranlarını özellikle ihracat sektörlerinde arttırmıştır. Türkiye’de genel bulgular imalat sanayinde ihracata yönelik üretimde kadın istihdam oranlarında dünya geneli aksine pek bir değişim olmadığını gösterirken, varolan kadın istihdamının daha çok marjinal, güvencesiz ve esnek istihdam biçimlerinde yoğunlaştığını ortaya koymaktadır. Küreselleşme süreci ile birlikte kadınların işgücü piyasasına katılımlarında ve endüstriyel üretimdeki konumlarında ciddi dönüşümler yaşanmıştır. Küreselleşme sürecine kadınların artan sayılarda katıldığını, üretimin, taşeron üretim ilişkileri (Standing 1999), enformelleşme (Sassen 1998) ya da deniz-aşırı üretim (Freeman 2000) biçiminde ortaya çıktığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Firmaların maliyet baskısı ile daha fazla kadın emeği kullanma eğiliminin yükselmesi, sadece fabrika ya da atölyelerde kadın işçilerin sayısının artmasına değil, aynı zamanda evlerden çalışan kadınların emeklerinin bu sürece aktarılmasına yol açmıştır. Firmaların daha 7 düşük maliyet peşinde koşmaları kadınları istihdama taşırken, kadınların çalıştıkları süreleri, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma sektördeki olumsuz koşullardan işlerin güvencesiz ve marjinal işler olması, kadınlardan görünmeyen bir işgücü bazılarıdır. Özellikle evden çalışan kadınlar için çalışma, geleneksel olarak annelik ve ordusu yaratmıştır (Kümbetoğlu vd. 2010). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde eşlik üzerine kurulu rollerin güçlendirilmesi ile sonuçlanmaktadır. kadınların artan istihdamı, istihdamın feminizasyonu olarak adlandırılan olguyu ortaya çıkarmıştır. İstihdamın feminizasyonu sadece daha çok kadının işgücü Türkiye’de, 1980’lerin liberalleşen ekonomisinin ardından ihracat rakamlarında ortaya piyasasına katılmasını değil, aynı zamanda var olan işlerin esnek, güvencesiz ve atipik çıkan artışlara rağmen, kadınların endüstriyel istihdamında ciddi bir artış yaşanmamış hale gelmesini de ifade etmektedir (Standing 1999, Beneria 2003, Assaad ve Arntz ve genel işgücüne katılımlarında da bir artış gözlenmemiştir. Artışın aksine kadın 2005). istihdam oranlarında ve kadınların kayıtlı ekonomik faaliyetlerinde düşüşler yaşanmıştır. Kayıtdışı istihdamın yanı sıra Türkiye’de kadınların yüksek oranlarda Gelişmekte olan ülkelerde kadınların sanayi istihdamındaki emek süreçlerini ekonomik aktivitenin dışında olması, kadın istihdamının temel özelliğidir. Hemen inceleyen çalışmalar, ihracata dayalı sektörlerin düşük ücretleri nedeniyle kadınları hemen bütün çalışma alanlarında kadınların kayıtdışı çalışması erkeklerinkinden daha yaygın olarak istihdam ettiklerini göstermektedir. Ücretlere ek olarak, kadın yüksek seyretmektedir. istihdamındaki artışın bir diğer sebebi olarak gösterilen becerikli parmaklar ise kadının ‘doğası’ gereği uysallığa, hizmet etmeye ve el becerisine olan yatkınlığı ile Endüstriyel üretimde kadınlar için istihdam yaratan sektör imalat sektörüdür ilgilidir (Elson ve Pearson 1981). Buradan hareketle, kadın istihdamındaki yükselişin ve bu sektörde kadınlar diğer alt sektörlere göre daha çok çalışmaktadır. Tablo bekâr genç kadınlar arasında yoğunlaştığını ortaya koyan oldukça fazla araştırma 1, imalat sanayinde kadın istihdamında yıllar içinde az da olsa bir artış olduğunu vardır (Salaff 1981, Fernandez-Kelly 1983, Heyzer 1986, Lim 1990, Wolf 1992). göstermektedir. Kadın istihdamındaki artışa karşılık erkeklerin oranında bir azalma Yine birçok araştırma, işverenlerin güvenilirlik, istikrar ve esneklik bakımından ortaya çıkmaktadır. Nitekim imalat sanayinde kadın istihdam artış oranının en yüksek kadınları erkeklerden daha uygun bir işgücü potansiyeli olarak gördüklerine işaret olduğu 2010 yılında erkek istihdam oranındaki artış sadece % 5’le sınırlı kalmıştır. etmektedir (Elson ve Person 1981, Nash ve Fernandez-Kelly 1983, Lim 1990, Joekes 1985, Humphery 1985). Bu araştırmaların bir kısmı, kadınların iş hayatına girişinin kadınlar için bir kurtuluş çabası mı olduğunu yoksa onları bir istismar aracına mı TABLO 1 TÜRKİYE’DE İMALAT SANAYİİNDE KADIN İSTİHDAMININ İMALAT dönüştürdüğünü irdelemeye odaklanmıştır. Bazı araştırmacılar, Üçüncü Dünya SANAYİ VE TOPLAM İSTİHDAM İÇİNDEKİ PAYI (BİN KİŞİ, 15+) ülkelerinde yaşayan kadınların düşük, hatta bazen günlük asgari geçim düzeyinin bile altında olan ücretlere razı olmasının küresel sanayi üretiminin onları sömürmesi İmalat Sanayiinde Toplam Sanayi Yıllar Toplam İstihdam olarak değerlendirirken (Chapkis ve Enloe 1983), diğer araştırmalar ise kadınların iş Kadın İstihdamı İstihdamı hayatına girmesinin her şartta iyi bir gelişme olduğunu savunmaktadırlar (Lim 1983). 2013 1.086 4.955 (%22) 25.524 (%4) 2012 1.012 4.751 (%21) 24.821 (%4) Kadınların artan istihdam oranlarının toplumsal cinsiyet rolleri üzerine etkilerini 2011 987 4.704 (%21) 24.110 (%4) inceleyen Beneria, sürecin olumlu sonuçları olarak, kadınların dünya genelinde artan 2010 950 4.496 (%21) 22.594 (%4) eğitim seviyelerini ve işgücü piyasasında belirginleşen varlığını göstermektedir. Fakat 2009 846 4.080 (%21) 21.277 (%4) bütün işler daha güvencesiz hale gelirken erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlar 2008 828 4.441 (%19) 21.194 (%4) çoğunlukla daha güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Beneria (2003), küreselleşmenin 2007 821 4.314 (%19) 20.738 (%4) toplumsal cinsiyet boyutlarının daha iyi anlaşılması için, sürecin toplumsal cinsiyet 2006 816 4.269 (%19) 20.423 (%4) ilişkilerinde evrensel ve homojen sonuçlar yarattığı gibi genellemeler yerine, birbiri 2005 814 4.178 (%19) 20.066 (%4) ile çelişkili sonuçlara odaklanmak gerektiğini göstermektedir. Türkiye’de hazır-giyim 2004 779 3.919 (%20) 19.632 (%4) sanayinde emeğin kadınlaşmasını inceleyen çalışmasında Dedeoğlu (2012), bu Kaynak: TÜİK online veri tabanından derlenmiştir. sektörde çalışmanın kadınlar için yarattığı çelişkili sonuçlarını göstermiştir. Kadınların, küçük ölçekli aile işletmelerinde ve evlerinde çalışarak ihracat sektöründe işçiler İmalat sanayinde istihdam edilen kadınların oranı, erkeklerle kıyaslanamayacak kadar olarak yer almaları, onlara -özellikle- kendi eşlerini seçmek ve hane içinde belli bir söz düşüktür. Son yıllarda her ne kadar kadın istihdamındaki artış oranları erkeklerde hakkı ile pazarlık gücü kazandırmaktadır. Fakat diğer taraftan, kadınlar hazır-giyim yaşanan artış oranlarından yüksek olsa da, 2004-2013 döneminde genel olarak sanayinin çalışma koşullarının boyunduruğu altına girmektedirler. Uzun çalışma kadınların imalat sanayiinde istihdam içindeki payı % 20’lerde seyretmektedir. 9 İmalat sanayisinde kadın istihdamının temel özelliklerine baktığımızda ise, kadınların organize sanayi bölgesidir. En fazla işletmeye sahip ikinci bölge Malatya 1.OSB, en çok ücretli veya maaşlı olarak istihdam edildiği ve kayıt dışılık oranlarının erkeklere işletme sayısı açısından üçüncü sırada Malatya 2.OSB ve son olarak da Adıyaman göre yüksek olduğunu görmekteyiz. Emek yoğun ve kayıt dışı işlerin çalışanlarının OSB’dir. Sektörel anlamda bir değerlendirme yapıldığında, belirtilen OSB’deki bütün kadınlar olduğu açıktır. Buna, son yıllarda imalat sanayinde çalışan kadınların evli işletmelerin % 29’u tekstil sektöründe faaliyet göstermektedir. En fazla faaliyette ve çocuklu, düşük eğitimli oldukları eklendiğinde, kadınların imalat sanayinin bulunulan ikinci sektör ise % 25 ile gıda sektörüdür. emek yoğun alanlarına yığıldığı söylenebilir. Fiili çalışma sürelerine bakıldığında ise, yıllar itibariyle imalat sanayinde istihdam edilen kadınların önemli bir bölümünün TABLO 2 ARAŞTIRMA İLLERİNDE FİRMALARIN SEKTÖREL DAĞILIMI (ortalama % 31) erkeklerin ise ortalama % 32’sinin 41-49 saat çalıştığı görülmektedir. İmalat sanayinde istihdam edilen erkeklerin % 24’ü 50-59 saat arasında çalışırken, Malatya Şanlıurfa Adıyaman Toplam kadınlar için bu oran yüzde 20’dir. 61-70 saat arası çalışma ise oran olarak erkeklerin Sayı Yüzde Sayı Yüzde Sayı Yüzde Sayı Yüzde Tekstil 35 30,7 30 48,4 16 44,4 81 38,2 % 24’üne kadınların ise % 16’sına denk gelmektedir. Çalışma sürelerin uzadıkça Gıda 37 32,5 16 25,8 9 25 62 29,2 çalışan kadınların oranında bir düşüş gözlenmektedir. Kimya 3 2,6 1 1,6 2 5,6 4 1,9 Plastik 6 5,3 3 4,8 - - 9 4,2 Türkiye’de genel kadın işgücüne katılım oranları ve imalat sanayinde çalışan kadın Hizmet 1 0,9 3 4,8 - - 1 0,5 oranları ciddi derecede düşük seviyededir. Bu araştırmanın amacı, işverenlerin Metal 6 5,3 - - - - 11 5,2 kadın istihdam etmeye yönelik tutumlarını inceleyerek, bu tutumların kadın Diğer 27 23,7 9 14,5 9 25 44 20,7 istihdamına olan etkilerini ortaya çıkarmaktır. Özellikle erkek yoğun bir sektör olan Toplam 114 100,0 62 100,0 36 100,0 212 100,0 imalat sanayiine odaklanarak işverenlerin hangi işler için ve neden kadın işçi tercih ettiklerini araştırmak Türkiye’de kadın istihdamına ilişkin ilginç ipuçları barındıracaktır. Anketlerin iller bazında dağılımına baktığımızda, Malatya’da 114, Şanlıurfa’da 62 ve Adıyaman’da 30 anket gerçekleştirilmiştir. Bu anketlerin % 38’i tekstil, % 29’u gıda sektöründedir. Toplam anketlerin % 67’si bu iki sektörde gerçekleştirilmiştir. Bu iki sektör Alan Araştırması ve Veri Toplama diğer sektörlere oranla daha fazla kadın işçi istihdam etmektedir. Bu nedenle anketlerimiz kadın istihdamına ilişkin tutumu ölçme açısından zengin bilgiler içerecektir. Hiç kadın Teknikleri çalıştırmayan işletmelere kadın emeği talebine ilişkin sorular sormak konuyu incelemek açısından pek açıklayıcı olmayacaktı. Fakat yine de anketlerimiz kadın çalıştırmayan işletmeleri de içermektedir. Ayrıca OSB’lerde firma sayılarındaki tutarsızlıklar ve listelenmiş Bu araştırma kapsamında Malatya, Şanlıurfa ve Adıyaman illerindeki Organize bazı firmaların aslında sadece tabela firma olması nedeniyle, gerçekleştirilen anketlerin Sanayi Bölgelerinde bulunan işletmelerin işverenlerinin kadın istihdamına ilişkin temsil oranının yüksek olduğu düşünülmektedir. tutumlarını tespit etmek amacıyla 212 işletmeye anket uygulanmıştır.Bu illerin tercih edilmesindeki amaç, son yıllarda Türkiye’de endüstriyel üretimin Anadolu kentlerine doğru kaydığı tespit edilmesinin (bkz, Buğra ve Savaşkan 2014, Cengiz İşverenlerin Kadın Çalışmasına 2013, Demiralp 2009, Özcan ve Çokgezen 2003, Köse ve Öncü 1998, Filiztekin ve Tunalı 1999) beraberinde yeni coğrafi alanlara yönelen sanayi üretiminin hem genel İlişkin Genel Tutumları istihdam seviyesini hem de kadın istihdamını nasıl etkileyeceği sorusunu karşımıza çıkarmasıdır. Belirtilen bölgelerde gerçekleşen üretime ilişkin çalışmalar olmasına Araştırma dâhilinde işverenlere hem kadın istihdamına ilişkin genel tutumları hem rağmen, üretimin istihdam yapısı ve kadın istihdamı üzerine etkisi incelenmemiş bir de kendi işyerlerinde kadın çalıştırmaya yönelik tutumlarını ölçmek için bazı tutum alan olarak durmaktadır. Bu sorulara cevap bulmak amacı ile bu araştırma Malatya, ifadeleri yöneltilmiş ve bu ifadelere verdikleri cevaplar derlenerek işverenlerin kadın Şanlıurfa ve Adıyaman illerindeki Organize Sanayi Bölgelerinde gerçekleştirilmiştir. istihdam etmeye ilişkin tutumları incelenmiştir. İşverenlerin kendi işyerlerinde –eğer zaten kadın çalışanlar mevcutsa- kadın istihdam etmeye ilişkin olumlu bir tutum İşveren tutumlarını ölçmek için geliştirilen anketlerin hangi firmalara uygulanacağını izledikleri görülmüştür. Zira yaptıkları üretimin “doğası” ya da işin gerekleri kadın tespit etmek için üç ilde mevcut organize sanayi bölgelerinde aktif olan firmaların emeğinin kullanımını zorunlu kılmaktadır. İşverenlerin kadın istihdamına ilişkin kararları sayısı belirlenmiştir. Belirtilen OSB içinde en fazla işletmeye sahip OSB Şanlıurfa daha çok ‘rasyonel’ olarak değerlendirilebilir. Bu noktada işletmenin karlılığı göz önünde 11 bulundurulmakta, eğer işin yapısı kadın emeği kullanımını gerektiriyorsa, işverenler Benzer bir şekilde “Kendi işyerimde hem kadın hem de erkeğin yapabileceği işler kadın istihdamına olumlu yaklaşmaktadır. Özellikle OSB’lerde; yatırım teşviklerinden için özellikle erkek çalışan tercih ederim” ifadesine işverenlerin kadın istihdam etme faydalanmak için il dışından gelen büyük ölçekli işletmelerin kadın istihdam etmek ve yönünde güçlü bir tercihi olduğunu görüyoruz. Özellikle gıda sektöründe yoğun var olan işgücü portföyünün yarısını ya da daha fazlasını kadın işçilerden oluşturmak olarak mevsimlik kadın emeği kullanıldığından ve cinsiyet temelli tanımlanmış işlerin için ciddi bir ısrarlarının olması, bölgede yatırımlar artmaya devam ettikçe kadın cinsler arasında yeninden dağılımında katı geçişkenlik olduğu için, kadınların işi istihdamının artacağına dair olumlu işaretler taşımaktadır. Fakat bu olumlu bakış kadınlara erkeklerin işleri ise erkeklere yaptırılmaktadır. açısına rağmen bu illerde varolan ağır gelenekselleşmiş roller, kadınların toplumsal rollerini annelik ve eşlik üzerinden kurgulamaktadır ve bu bakış açısı kadınların ne tür Kadınların yoğun olarak çalıştıkları emek yoğun üretim alanlarında kadın istihdam işler yaptıklarını da yakından etkilemektedir. etmeye yönelik tutum daha da pozitiftir. Örneğin, Malatya’da kayısı fabrikalarında, Şanlıurfa’da ise isot ve çırçır fabrikalarında kadın emeğine duyulan mevsimlik ihtiyaç nedeniyle, bu emeğin belli dönemlerde talep edildiği görülmektedir. Nitekim neden İşverenlerin İşyerlerinde Kadın kadınları tercih ettikleri sorulduğunda, “Kayısı kadın işi” şeklinde cevaplar alınmıştır. Yoğun olarak kadın çalıştırılan diğer sektör ise tekstil sektörüdür ve bu sektör İstihdam Etmeye İlişkin Tutumları geleneksel olarak yüksek kadın istihdam eden bir sektördür. O nedenle, yukarıda ele alınan tutum ifadelerinde kadın istihdam etmeye karşı güçlü bir karar vardır. Bazı işveren/işveren vekilleri ise kadın ya da erkek tercih etmelerine işyerindeki cinsiyet ağırlığına göre karar verdiklerini, erkekler ağırlıklı çalışıyorsa kadın istihdam etmeyi İşverenlerin kadınları hangi tür işler için tercih ettiklerini, erkek ve kadın işçi arasındaki tercih etmediklerini belirtmişlerdir. tercihlerini anlamak için, kendi işyerlerinde kadın çalıştırılmasına ilişkin belli tutum ifadeleri sorulmuştur. Bunlardan biri, işletmede yapılan üretim, yani asıl faaliyet için İşverenlerin asıl üretim faaliyeti yanında ne tür işler için kadın emeği talep ettiklerini kadın çalıştırmayı tercih edip etmeyecekleri üzerineydi. Kesinlikle kadın çalıştırırım ortaya çıkarmak için de bazı ifadelere katılıp katılmadıklarını sorulmuştur. İşverenler diyenlerin oranı % 50,5 iken kısmen kadın çalıştırırım diyenler % 20,3’dür. özellikle büro ve sekreterlik işleri için kadın çalıştırmayı tercih etmektedir. Üretim faaliyetlerinde kadın çalışanın olmadığı işletmelerde bile kadınların büro ve Bu işverenler arasında üretim işleri için kadın istihdam etme oranının hayli yüksek sekreterlik işleri için tercih edildiği görülmektedir. Kendi işyerimde büro ve sekreterlik olduğunu gösteriyor. Görüşme yapılan işletmelerin önemli bir kısmı tekstil ve gıda işleri için özellikle kadın çalışan tercih ederim” ifadesine kesinlikle katılanların oranı (% 67,4) alanında faaliyet göstermektedir. Bu işlerde kadın istihdamı işletmeler için %63,2 iken kısmen katılanlar ise % 17,5’dir. Bu oranlar alan araştırması yapılan illerin çok önemlidir ve çalışanların yarısı kadın işçilerden oluşmaktadır. Üretim faaliyetleri OSB’lerinde, kadınların büro hizmetleri ve sekreterlik işleri için sıklıkla tercih edildiğini için kadın çalıştırmaya karşı olanlar ise daha çok kadın istihdamının düşük olduğu onaylamaktadır. İşverenlere neden bu tür işler için kadınları tercih ettiklerini sektörlerdir. sorduğumuzda ise, “erkekler özverili değil”, “kadınlar daha itinalı”, “biri telefonu açtığında erkek ve kadına farklı davranıyor, görsellik de önemli”, “daha iyi diyalog kuruyorlar” gibi ifadeler kullanmışlardır. Görülmektedir ki, işverenlerin bu tür işler için TABLO 3 İŞLETMEMDE ÜRETİM İŞLERİ İÇİN KADINLARI ÇALIŞTIRIRIM (N=212) kadınlarda aradığı herhangi bir nitelik yoktur, aksine sadece kadın olmaları bu işlerde istihdam edilmelerinin asıl nedenidir.   Cevap Yüzde Kesinlikle katılmıyorum 40 18,9 Yine benzer şekilde işyerlerinde temizlik ve hizmet işlerinde kadınların çalıştırılması Kısmen katılmıyorum 13 6,1 yaygın bir pratiktir. Bu işler zaten kadınların kendi evlerinde yaptıkları yemek, temizlik Kararsızım 7 3,3 gibi işlere benzediklerinden, temizlik, çay servisi ve yemek pişirilmesi işleri için Kısmen katılıyorum 43 20,3 işverenler çoğunlukla kadın işçi tercih etmektedirler. Büro ve sekreterlik işlerinde Kesinlikle katılıyorum 107 50,5 dikkat çekildiği gibi, bu tür işler işletmenin asıl faaliyetinde kadın çalışmasından Cevap yok 2 0,9 bağımsız olarak özellikle kadınların çalıştırıldıkları işler olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplam  212 100 Bu işler için özellikle kadın tercih edilme nedenini sorduğumuzda ise, işveren/işveren vekillerinin çok büyük bir kısmı “kadınlar daha titiz”, “daha yatkın oldukları için”, 13 “bunlar genelde kadınların işi”, “kadın elinin değdiği yer parlar” şeklinde ifadelerle Ataerkil toplumsal değerler toplamı, kadınların toplumdaki yerine ilişkin çok güçlü karşılaşılmıştır. Temizlik ve hizmet işlerinin bölgede kadınlarla özdeşleştirildiği verilen bir norm geliştirmiş olsa bile, kadınların her zaman sadece ev işleri ile uğraştığını cevaplardan açıkça görülmektedir. söylemek mümkün değildir. Özellikle tarımsal üretimde kadın emeğinin yaygın kullanımı söz konusudur fakat bu üretim daha çok aile içinde gerçekleştirildiğinden, İşletmeler birincisi sekreterlik ve temizlik faaliyetlerinin yapıldığı işlerde; ikincisi ise yukarıda bahsi geçen evinin kadını ideolojisini sarsmamakta, tarımsal aktivite asıl işin yapıldığı üretim faaliyetlerinde kadın istihdam etmeyi tercih etmektedirler. kadınların ev içi işlerinin bir uzantısı olarak görülmektedir. Ancak ataerkil iş bölümü, Sekreterlik ve temizlik faaliyetlerinin yapıldığı işlerde kadın istihdam etmeyi kentleşme ile beraber ekonomik katılımları düşen kadınlar için daha net bir rol olarak tercih etmelerinin nedeni bu işleri “kadın işi” olarak tanımlamalarıdır ki bu da alan yaşanmaktadır. Bu nedenle, kadınlar ekonomik yaşama ve gelir getirici aktivitelere araştırmasının yapıldığı bölgede ataerkil toplumsal değerlere sıkı sıkıya bağlı katılıyor olsalar bile, kadının toplumdaki yerine ilişkin güçlü bir kültürel algı vardır. Bu olunduğunun bir göstergesidir. Asıl işin yapıldığı üretim faaliyetlerinde kadın da kadının yerinin evi, işinin ise ailesi ve çocukları olduğudur. istihdam edilmesinin nedeni de bu işler için kadın çalıştırmanın bir seçenekten çok zorunluluk olmasıdır. Tekstil sektöründe konfeksiyon atölyelerinde erkeklerin Alan araştırmamızda, işveren/işveren vekillerine yönettiğimiz ifadelerden biri, çalışma talebinin düşük olması ve iplik ayıklama ile paketleme gibi işlerin “titiz “kadınların toplumdaki en önemli görevi ailesi ve çocuklarıdır” idi ve bu ifadeye çalışma” gerektirmesi nedeniyle kadınlar istihdam edilmektedir. Gıda sektöründe katılıp katılmadıklarını ve katılım düzeylerini sorduk. Tablo 4, bu ifade için verilen ise, işletmelerin önemli bir kısmının kayısı işletmesi olması kadın istihdam cevapların kadın ve erkeklere göre dağılımını göstermektedir. Toplam olarak edilmesinde belirleyici olmaktadır. İşlerin mevsimlik olması ve erkek işgücünün işverenlerin/işveren vekillerinin % 64,6 kadınlarının temel görevinin ailesi olduğuna tercihen sürekliliği olan işlerde çalışmayı talep etmesi ve kayısı ayıklama kesinlikle katılmakta, % 22,2’si ise kısmen katılmaktadır. Bu iki ifade, ankete verilen gibi işlerin kadınların “el becerisi”ni gerektirmesi nedeniyle kadın istihdam cevapların % 86,8’ine ulaşmaktadır. edilmektedir. TABLO 4 KADINLARIN TOPLUMDAKİ EN ÖNEMLİ GÖREVİ AİLESİ VE ÇOCUKLARIDIR (N=212) Kadının Toplumdaki En Önemli   Cevaplar Yüzde Görevi Annelik ve Eşlik Kesinlikle katılmıyorum Toplam Kadın 19 9 Erkek Genel Kadın 10 9 20 Erkek 6 Kısmen katılmıyorum 7 3 4 3 6 2 Kararsızım 2 0 2 1 0 1 Kısmen katılıyorum 47 19 28 22 40 17 Türkiye toplumunda egemen olan ataerkil değerler, toplumda kadının ve erkeğin Kesinlikle katılıyorum 137 16 121 65 34 74 rollerini çok keskin çizgilerle tanımlamaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü, Toplam 212 47 165 100 100 100 kadınları ev işleri, çocuk bakımı gibi işlerden sorumlu kılarken, ailenin geçimini sağlayan ekonomik aktiviteleri erkekler yerine getirmektedir. “Evi dişi kuş yapar” “kadının yeri evidir” gibi deyimlerde de yer bulan toplumsal cinsiyet rolleri, hem Ankete cevap verenlerin, kendi işyerlerinde kadın istihdam etmelerine rağmen, kadınlar hem de erkekler için en güçlü toplumsal normlardan biri olarak, ataerkil kadınların toplumdaki yerinin evleri olduğuna ilişkin güçlü bir algıları vardır. Bu sistemin temel taşıdır. Türkiye’deki toplumsal cinsiyet ilişkilerinin analiz edilmesine çerçeveden bakınca, kadınların istihdamının geçici bir olgu olarak algılanması katkı yapan teorik açılımlardan biri, “ataerkil pazarlık” terimi ile Kandiyoti’den geldi sonucu çıkacaktır. İlginç bir bulgu ise, bu ifadeye cevap veren kadın işveren/işveren (1988). Kandiyoti’nin çalışmasında, biçimsel olarak değişkenlik gösterse de, klasik vekillerinin % 34’ü kesinlikle katılırken, % 40’ı kısmen katılmaktadır. Erkeklerde ise, bu ataerkil aile, aile yaşamının gerçek yapısal düzenlemelerini temsil etmektedir. Bu oranlar % 74 ve % 17’dir. Aslında, daha öncede açıklandığı gibi, toplumsal cinsiyet ataerkil aile sistemi, kontrol ve itaat etme biçimlerini kapsar ve kadınlar; “uysallık ve ideolojisinin dikte ettiği roller sadece erkeklerin kabul ettiği toplumsal değer ve itaatlerinin karşılığında koruma ve güvenlik alırlar” ve “oğulları ve eşlerinin ilgisini normlar değil, aynı zamanda kadınların da katıldıkları, kabullendikleri kültürel değer kendi amaçları doğrultusunda kullanarak güvenliklerini en üst seviyeye çıkarmak için ve yargılardır. kişisel stratejiler benimserler” (Kandiyoti, 1988:280). 15 Kadın Çalışmasının Kilidi: İzin Anketimize verilen cevaplardan derlediğimiz sonuçlar yukarıda gösterilen literatürde yapılan kadınların çalışmasına izin vurgusunun haklılığını kanıtlar niteliktedir. Verilen cevapların % 42,5’i kadınların kesinlikle izin alması gerektiği düşüncesini desteklemekte, yine 20,8’i ise bu düşünceye kısmen katılmaktadır. Toplam olarak Türkiye toplumunda aile içinde otorite konularını ele alan çalışmasında, Delaney “Otorite, % 65, kadınların izin almasını destekler niteliktedir. Anketleri cevaplayanların yaşlı erkekler hariç… daima bireyin dışındadır” der (1991:172). Türk kültüründe, erkek cinsiyet dağılıma göre verdikleri cevaplara baktığımızda, erkeklerin % 51’i kadınların otoritesi kadınların çalışması için rıza ya da izin kavramında kendini göstermektedir. kesinlikle izne ihtiyacı olduğunu söylerken, kadınların % 44’ü bu ifadeye kesinlikle İzin almak kadınlar için ücretli çalışmaya girişin ilk adımıdır. Türkiye’deki kadınların katılmamaktadır. Sonuç olarak, kadın ve erkek işverenlerin kadınların çalışmadan ücretli çalışmasına dair araştırmalar, eşlerin ya da aile erkeklerinin kadın çalışmasına önce izin almaları konusunda zıt görüşleri olduğunu söyleyebiliriz. Erkekler koca izin vermemesini kadınların işgücü piyasasının dışında kalmalarının en önemli nedeni ve baba iznini gerekli görürken, kadınlar bunun o kadar da gerekli olmadığını olarak göstermektedir. Önceki araştırmalar da aile reisinin izninin, kadınları emek piyasası düşünmektedir. dışında tutan ya da evden yapılan parça-başı işlere yoğunlaşmasına sebep olan hayati bir mesele olduğunu göstermektedir (Ecevit 1991, Çınar 1994, Eraydın ve Erendil 1996, İşveren/işveren vekillerine yöneltilen “kızınız/eşiniz sizden izin almak koşuluyla İlkkaracan 2000). Evden parça başı çalışma, ev işleri ile çocuk bakımına olanak sağladığı çalışabilir” ifadesi yine yukarıda değerlendirilen izin konusuna ilişkin tutumu için evden çalışan işçilerin, eşlerinin iznini almaya ihtiyaç duymadıkları düşünülmekte, destekler niteliktedir ve % 56 kesinlikle izin alınması gerektiğini düşünürken, % 23 fakat bu kadınlar için bile koca izni önemli bir faktör olabilmektedir (Çınar 1994). Çınar’ın ise kısmen iznin gerekli bir koşul olduğunu düşünmektedir. Tablo 6’daki cevaplar örnekleminden çıkan bir diğer bulgu ise, ev-eksenli çalışan kadınların % 54’ünün ev özellikle erkeklerden alınan cevaplardan derlenmiştir. Bu durum kadın çalışmasının dışında çalışmak için eşlerinden izin alamadıklarıdır (Çınar 1994). Bu araştırmalardan erkeklerin iznine sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermektedir. her biri, kadınların ücretli çalışmasına itirazın öncelikle hane-halkı reisi olan erkeklerden geldiğini vurgulamaktadır. TABLO 6 KIZIM/EŞİM BENDEN İZİN ALMAK KOŞULUYLA ÇALIŞABİLİR (N=164)* İstanbul hazır-giyim sanayinde yapılan bir çalışmaya göre; fabrika, atölye ve ev- Cevap Yüzde   eksenli olarak gerçekleşen üretim birimlerinde çalışan kadınların hemen hemen Kesinlikle katılmıyorum 20 10,6 hepsi farklı izin alma süreçlerinden geçseler bile eşlerinden ya da ailelerinden izin Kısmen katılmıyorum 10 5,3 almaktadırlar. Evden parça-başı üretim yapan kadınlar da, eşlerinden eve iş almadan Kararsızım 5 2,6 önce izin istemekte, onların rızalarını almaktadırlar (Dedeoğlu 2012). Fakat işin Kısmen katılıyorum 23 23 niteliğine göre izin elde etmenin zorluk derecesi de değişmektedir. Örneğin; büyük Kesinlikle katılıyorum 106 56,1 ölçekli bir fabrikada işe girmek, çok daha düzenli, güvenceli ve sigortalı işler olduğu Toplam 164 100,0 için, işçi sınıfı aileler arasında memnuniyetle karşılanır. İzin sürecinin en zorlu olduğu durum ise, genç kadınların ilk iş deneyimlerinden önce yaşanmaktadır. *Sadece erkekler tarafından verilen cevapları içermektedir TABLO 5 KADINLAR ÇALIŞMAK İÇİN BABA VEYA KOCALARINDAN İZİN ALMALIDIR (N=212) İşverenlerin Kadın Çalışanların Cevap Yüzde   Toplam Kadın Erkek Genel Kadın Erkek Medeni Durumları ile İmtihanı Kesinlikle katılmıyorum 51 21 30 24 45 18 Kısmen katılmıyorum 14 7 7 6 15 4 İstihdam ve kadınların medeni durumları arasındaki ilişki, gelişmekte olan Kararsızım 13 4 9 6 8 5 ülkelerde ihracat sektörlerinde kadın çalışmasını irdeleyen birçok araştırmada Kısmen katılıyorum 44 10 34 21 21 22 vurgulanmaktadır. Kadınların medeni durumlarının işgücü piyasasına girişlerini ve Kesinlikle katılıyorum 90 5 85 43 11 51 çalışma biçimlerini belirleyen önemli bir etken olduğu gösterilmektedir. Genellikle, Toplam 212 47 165 100 100 kadınları bekârken çalıştıklarına ve evlendiklerinde ise ücretli çalışmayı bıraktıklarına 17 ilişkin birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlara ek olarak, bu çalışmalar ev-içi sorumlulukların ağırlığı nedeniyle evli ve çocuklu kadınların ücretli çalışmaya daha İşverenler/işveren vekilleri kadınların çocuk sahibi olduktan sonra da çalışmalarına zayıf bir şekilde bağlı olduğunu göstermektedir. Bu nedenlerle, evli kadınların ücretli ilişkin yaygın bir olumlu tutum göstermektedirler. “Kadınlar çocuk sahibi olduktan çalışma için daha az tercih edildiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, mevcut literatür fabrika sonra çalışmamalıdır” ifadesine aksi görüş bildirenler, kesinlikle katılmıyorum ve yöneticilerinin genç ve bekar kadınları işe almayı tercih ettiklerini göstermektedir kısmen katılmıyorum diyenlerin oranı % 65’i bulmaktadır. Daha önce yapılan (Nash ve Fernandez-Kelly 1983, Joekes 1995, Lim 1983, Elson ve Pearson 1981). çalışmalar, kadınların hamile kalmaları halinde işten atıldıkları yönünde bulgular içermektedir (Dedeoğlu 2012a). Burada belirtilen tutum ifadelerinde kadınların Bölge illerinde daha önce yapılan araştırma ise, kadın işçilerin önemli bir kısmının çocuk sahibi olduktan sonra çalışması ise, daha çok kadınların çocukları büyüdükten evlenene kadar çalışmayı tercih ettiklerini, evlilikle beraber çalışmaya son verdiklerini sonra çalışma yaşamına geri dönmeleri olduğunu düşünmek gerekiyor. Türkiye’de göstermektedir. Kadınların işlerini evlenince bırakması hemen hemen bütün kadın istihdamına ilişkin veriler de, kadınların çocukları büyüdükten sonra 35 işyerlerinde karşılaşılan bir olgu olarak yaşanmaktadır. Bunun ardında yatan neden yaş sonrasında çalışmaya katılımlarında belli bir artış yaşanmakta olduğunu olarak, çalışma koşullarının ağırlığı, kadınların aile içinde üstlendikleri roller, bakım göstermektedir. hizmetlerine harcanan zaman ve aile sayılarındaki büyüklükler gösterilebilir. Fakat bu olgudan en fazla işverenler şikayet etmekte, yetiştirdikleri elemanlarını belli bir TABLO 8 KADINLAR ÇOCUK SAHİBİ OLDUKTAN SONRA süre sonra kaybettiklerini ve bu durumun kadın çalışanlar için sık sık yaşandığını ÇALIŞMAMALIDIR (N=212) vurgulamaktadırlar (Dedeoğlu 2012a). Cevap Yüzde   Kesinlikle katılmıyorum 112 52,8 Alan araştırmamız, işverenlerin bu tutumlarına ilişkin bulguyu destekler sonuçlar Kısmen katılmıyorum 26 12,3 vermiştir. “Kadınlar sadece evlilik öncesi çalışmalı, evlendikten sonra çalışmamalı” Kararsızım 12 5,7 ifadesine işveren/ işveren vekillerinin yarısından fazlası katılmamış, kadınların aktif Kısmen katılıyorum 28 13,2 olarak iş yaşamında kalmasını destekler yönde tutum belirtmişlerdir. İşverenlerin Kesinlikle katılıyorum 33 15,6 kadınların toplumsal konumlarına ilişkin kesin yargısının yanında, kadınların evlilik Cevap yok 1 0,5 ve çocuk sahibi olduktan sonra da çalışabileceklerine ilişkin kesin bir yargıları vardır. Toplam 212 100,0 Kadın istihdamını destekler yöndeki liberal tutumun temel nedeninin yukarıda bahsi geçen, işyerlerinde yaşanan işçi kayıplarından kaynaklandığını düşünebiliriz. Kadın işveren/işveren vekillerinin neredeyse % 90’ı kadınların evlendikten sonra da çalışabileceğine kesinlikle katılırken, erkekler için bu oran % 60’da kalmıştır. Toplumsal Cinsiyete Dayalı TABLO 7 KADINLAR SADECE EVLİLİK ÖNCESİ ÇALIŞMALI, EVLENDİKTEN İşbölümü: Kadın İşi, Erkek İşi SONRA ÇALIŞMAMALIDIR (N=212)   Cevap Yüzde Kadın Erkek Toplam Genel Kadın Erkek İşyerinde cinsiyete dayalı işbölümü ve mesleki ayrışma kadınların istihdamı alanında Kesinlikle katılmıyorum 42 97 139 65.5 89,3 59,1 en temel araştırma konularından biridir. Eğer bir iş erkek ya da kadın işi olarak Kısmen katılmıyorum 2 23 25 11,7 4,2 14 algılanmaya başladıysa, süreç içinde bu algı özellikle işe alımlarda kendi kendini Kararsızım 0 17 17 8,0 0 10,3 yeniden üretir hale gelmektedir. Cinsiyete dayalı işbölümünde bir diğer konu ise, Kısmen katılıyorum 0 17 17 8,0 0 10,3 kadınlar ve erkekler için uygun olan işlerin nasıl tanımlandığı ve toplumsal cinsiyet Kesinlikle katılıyorum 3 10 13 6,1 6,3 6 ideolojisinin bu ayrımı nasıl yarattığı konusudur. Kadınların yaptığı işler daha çok Cevap yok 0 1 1 0,4 0 0,6 onların ev içinde üstlendikleri görevleri andıran ikincil, tekrara dayalı, niteliksiz ve Total 47 165 212 100 100,0 100,0 daha çok emek yoğun işler olarak ortaya çıkmaktadır ve işlerin kadınlık konumlarını yeninden ürettiği vurgulanmaktadır (Ecevit 1991). 19 Birçok işletmede işlerin cinsiyet temelli ayrıldığı bilinmektedir. İşlerin dikey ve yatay olarak ayrışması olarak adlandırılan işbölümünde, ya kadınların belli işlerde TABLO 9 KADINLAR FİZİKİ GÜÇ GEREKTİREN İŞLERDE ÇALIŞMAMALIDIR yoğunlaşması sonucu yatay bir ayrışma ortaya çıkmakta ya da kadınların dikey olarak (N=212) yükselmelerini engelleyen cam tavan nedeniyle yönetici kademelerde kadınlar yer   Cevaplar Yüzde alamamaktadır. İşlerin yatay olarak ayrışmasına baktığımızda, kadınların düşük vasıf Kadın Erkek Toplam Genel Kadın Erkek gerektiren, düşük ücretli, emek yoğun işlere yoğunlaştığını görülmektedir. Örneğin, Kesinlikle katılmıyorum 3 13 16 7,6 6,4 7,8 hazır giyim üretiminde kadınlar daha çok dikim bölümlerinde çalışırken, kesim ve ütü gibi bölümlerde daha çok erkeklerin çalıştığı görülmektedir. Örneğin araştırma Kısmen katılmıyorum 3 6 9 4,4 6,4 3,6 bölgemizde, kayısı fabrikalarında parmakları küçük olduğu için kayısı ayıklama işinde Kararsızım 3 3 6 2,8 6,4 1,8 kadınların çalıştığı gözlenmiştir. Cinsiyete dayalı işbölümü eğer bir iş teknik bilgi ve Kısmen katılıyorum 14 22 36 16,9 29,8 13,5 beceri gerektiriyorsa daha belirgin ortaya çıkmaktadır. Erkekler bu tür işlerde bir çeşit Kesinlikle katılıyorum 24 121 145 68,3 51,0 73,3 monopol kurmaktadır ve bu olguya dünyanın hemen hemen her yerinde rastlamak Toplam 47 165 212 100 100 100 mümkündür. Bu ayrımı inceleyen araştırmaların bazıları şunladır; Durani 1976 Tunus için, Weiss 1984 Pakistan için, Dex 1988 ve Purcell 1988 İngiltere, Beneria ve Roldan Kadınların fiziksel güç gerektiren işlerde çalışmaması gerektiğine kesinlikle katılan 1987 ve Chant 1995 Meksika için. Cinsiyete dayalı işbölümü ayrımcılığa dayalı bir işveren/işveren vekili oranı % 68,4 iken, bu ifadeye kısmen katılanlar % 17’dir. Bu algı üretmekle kalmaz, aynı zamanda bazı işletmelerin tek cins işçi işe alması ile iki oranın toplamı bütün görüşülenlerin % 85’ine denk gelmektedir. Bu da, cinsiyet sonuçlanabilir. rollerinin hem kadınlar hem de erkekler tarafından çok net bir şekilde kabul edildiği ve işyerindeki işlerin de bu roller çerçevesinde şekilleneceğine ilişkin çok güçlü bir Bütün bu değerlendirmeler, aslında, cinsiyete dayalı işbölümünün basit bir vasfa sinyal vermektedir. referansla ele alınamayacağını, bunun çok ötesinde çalışma yaşamına ilişkin statü, kimlik ve daha geniş sosyo-kültürel etkilerin bu işbölümünü nasıl etkilediğini TABLO 10 KADINLAR GECE VARDİYASINDA ÇALIŞMAMALIDIR (N=212) değerlendirmeyi gerektirmektedir. A. M. Scott (1994), cinsiyete dayalı işbölümü   Cevaplar Yüzde ve meslek ayrımının daha geniş toplumsal düzeyde varolan toplumsal cinsiyet Kesinlikle katılmıyorum 57 26,9 eşitsizliklerine gömülü olduğunu belirtmekte ve bu eşitsizlikleri besleyen ve cinsiyete Kısmen katılmıyorum 20 9,4 dayalı işbölümünü yaratan kurumsal yapıların sonucu olarak değerlendirmektedir. Kararsızım 13 6,1 Ayrıca, kadınların ev içinde yaptıkları işlere benzer düşük vasıf gerektiren işlerde Kısmen katılıyorum 28 13,2 yoğunlaşması sadece sembolik değil aynı zamanda bir toplumda varolan toplumsal Kesinlikle katılıyorum 92 43,4 cinsiyet ideolojisi ve rollerini yeniden üretmesi anlamında ilgi çekicidir (Humphery Cevap yok 2 0,9 1985). Cinsiyete dayalı işbölümünün yapısını, bir toplumda egemen olan toplumsal Toplam 212 100,0 cinsiyet ideolojisine bağlayan bir diğer etken ise, işverenlerin kadın ve erkek olmaya ilişkin tanımları ve bu iki cinsin doğal olarak sahip olduğu düşünülen vasıf ve becerilere ilişkin algılarının ne olduğudur. Yine benzer şekilde kadınların gece çalışmasına karşı olanların sayısı epey yüksektir. “Kadınların gece vardiyasında çalışmamalıdır” ifadesine kesinlikle katılanlar % Cinsiyete dayalı ayrımın en bariz örneklerinden biri kadınların narin, kırılgan ve fiziki 43,4 iken, kısmen katılanların oranı % 13,2’dir. Fakat burada yukarıdaki ifadeleri olarak güçsüz addedilmesi iken, erkekler ise tam bu örneklerin karşıtı olan vasıflarla desteklemeyen ve kadınların gece de çalışabileceğini düşünenlerin sayısı neredeyse değerlendirilmektedir. Onların güçlü, sağlam ve dayanıklı olduğu varsayılmaktadır. İki % 35’leri bulmaktadır. Bu oranın yüksek olması, anket uygulanan işyerlerinin kutuplu olarak kurulan bu toplumsal cinsiyet algısı çalışma hayatına uygulandığında, bazılarında üç vardiya çalışma yapılmasına ve kadınların da bu vardiyalarda kadınların fiziki güç gerektiren işlerde çalışamayacağı (ki madenlerde ve tehlikeli çalışmalarının gerekli olmasına bağlanabilir. Dolayısıyla işverenlerin kadınların gece işlerde çalışması uzun yıllar yasaklanmıştır), uzun yorucu fiziksel aktivite gerektiren çalışmasına tamamen karşı olması beklenmemelidir. işler için uygun olmadıkları düşünülmektedir. Bu değerleri test etmek için, anketimize bu alanlarda tutum ifadeleri ekledik. İlk ifademiz olan “kadınlar fiziksel güç gerektiren İşyerlerinde kadın ve erkek işlerinin keskin çizgilerle ayrıldığı, erkek işi olarak işlerde çalışıp çalışmamalıdır” ifadesine ilişkin sonuçlar Tablo 9’da gösterilmektedir. tanımlanan işlere erkeklerin, kadın işi olarak tanımlanan işlere de kadınların işe 21 alındığı bir toplumsal yapıda; kadınların erkeklerin yaptıkları işleri de yapabileceğine ücretli çalışması da toplumsal kabul görür. Bu kabul görüşü sağlayan en önemli karşı geliştirilen tutum, “kadınlar erkeklerin yapabileceği her işi yapabilir” ifadesi ile nedenlerden biri ise aile geçiminin sağlanması ve kadınların istihdamının bu ölçülmeye çalışılmıştır. Verilen cevapların yarısından fazlası, kadın ve erkek ayrımının ekonomik zorluklar atlatılana kadar geçici olduğu kurgusudur. Bu bağlamda, değişebileceği yönünde aksi kanaat bildirmiştir. Sadece % 15, kadınların erkeklerin geçici olarak algılanan kadınların çalışmasına karşıt olarak erkeklerin çalışması kalıcı yapabileceği her işi yapabileceğine inanmakta ve % 21 ise kısmen yapabileceğini olarak görülür. Aşağıda sunulan ifadeler de, alan araştırması yapılan illerde OSB’de düşünmektedir. bulunan işverenlerin kadınların çalışmasını nasıl değerlendirdiklerini açıklamak açısından ilginç bulgular sunmaktadır. Günümüzün ekonomik koşullarının artık TABLO 11 KADINLAR ERKEKLERİN YAPABİLECEĞİ HER İŞİ YAPABİLİR kadınların da çalışmasını, ki burada kadınların asli toplumsal rolleri evin reisi gibi evin (N=212) geçimini sağlamak değil ama evin reisinin çabasının yeterli olmadığı zamanlarda bu Cevaplar Yüzde çabaya katkı sunmak şeklinde düşünülmüştür. Bu nedenle, “Günümüz ekonomik   koşullarında artık kadınlarda çalışmalıdır” ifadesine kesinlikle katılanların oranı % 66,5 Kesinlikle katılmıyorum 95 44,8 iken yine kısmen katılanların oranı neredeyse % 30’dur. Ankete katılanların büyük Kısmen katılmıyorum 35 16,5 çoğunluğu bu kadınların ekonomik koşullarla çalışması gerektiğini desteklemektedir. Kararsızım 4 1,9 Fakat aşağıdaki ifadeden de görüleceği gibi, kadınların çalışması erkeklere eşit Kısmen katılıyorum 45 21,2 olmalarından değil, ailenin geçimine katkı sağlamak için gereklidir. Kesinlikle katılıyorum 32 15,1 Cevap yok 1 0,5 Toplam 212 100,0 TABLO 12 GÜNÜMÜZ EKONOMİK KOŞULLARINDA ARTIK KADINLAR DA ÇALIŞMALIDIR (N=212) Kadınlar Ne Zaman Çalışmalı?   Kesinlikle katılmıyorum Cevaplar 9 Yüzde 4,2 Kısmen katılmıyorum 2 0,9 Kararsızım 3 1,4 Kısmen katılıyorum 57 26,9 Türk toplumunda erkeklerin çalışması sembolik olarak ekmek gibi zaruridir. Ekmek Kesinlikle katılıyorum 141 66,5 parası kazanmak, her öğünde yenilen en önemli temel gıda maddesi olan ekmeğin Toplam 212 100,0 kazanılmasını ifade ederken, erkek aile reislerinin ekonomik faaliyetlerinin nedenini de özetler. Erkeklerin kazançlarına iliştirilen kültürel anlam, savaş sonrası Avrupa refah devletlerinin çerçevesi içerisinde geliştirilen aile reisi erkek olan hane (male breadwinner) modeline benzer. Bu yüzden erkekler sabit bir iş bulmak için sosyal TABLO 13 KADIN ERKEK EŞİTTİR, O NEDENLE KADINLAR DA ERKEKLER olarak hareketlidirler (tercihen kamu sektöründe ya da daimi işlerde) ve erkeklerin GİBİ ÇALIŞMALIDIR (N=212) uzun vadeli güvenceli ve emekliliği sağlayan işlerde çalışması idealdir. Buna karşın Cevaplar Yüzde   kadınların temel toplumsal rollerinin annelik ve eşlik olduğu düşünüldüğünden Kesinlikle katılmıyorum 96 45,3 kadınların çalışmasının yolunu açacak gereklilikler olmalıdır. Bu gereklilikler hem Kısmen katılmıyorum 32 15,1 geleneksel ataerkil toplumsal cinsiyet ilişkilerini koruyacak hem de sosyal ve Kararsızım 4 1,9 ekonomik koşullar gerektirdiğinde, kadınları ve aileleri için kadının ücretli çalışmasını Kısmen katılıyorum 56 26,4 haklı gösterecek gerekçeler olmalıdır. Bu gerekçeler aracılığıyla kadının çalışması Kesinlikle katılıyorum 23 10,8 artık bir sorunsal olmaktan çıkar ve geleneksel rollerden radikal bir kopuş olarak Cevap yok 1 0,5 değil ama ücretli çalışma o rollerin bir uzantısı olarak görülür. Aileler ve kocalar Toplam  212 100 kadınların çalışması üzerindeki geleneksel kontrollerini devam ettirdiği ve sosyal olarak kabul edilebilir doğrulamalar sağladığı sürece, tıpkı kadınların çalışmasının büyük ölçüde ev içi roller ve aile sorumluluklarıyla ilişkilendirilmesi gibi, kadınların 23 Yukarıdaki Tablo 13’te ise, kadın ve erkek eşitliği üzerinden kadın çalışması rakam son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı okullarında ana sınıflarının yaygınlaştırılması kurgulandığında, bu ifadeye katılmayanların sayısı % 60’ı bulmaktadır. O nedenle ile 2011 yılında % 29’a yükselmiştir ve çocukların çoğu 5 yaş çocuklardır; 3 yaş daha önce de vurgulandığı gibi kadın çalışması sadece aile ihtiyaçlarını karşılaması altı ve 3 yaş çocuklar için bakım hizmetlerinin yaygınlığına ilişkin Türkiye’de veri durumunda mümkün ve istenendir. Fakat kadın çalışmasının erkeklerle eşitlik bulunmamaktadır (Dedeoğlu ve Şahankaya 2015). MEB’in anasınıfı hizmetlerinin üzerinden kurgulanamayacağını göstermektedir. Yine de kadın ve erkeğin eşitliğini dışında Türkiye’de kapsayıcı çocuk bakım hizmetleri sağlanmamaktadır. Bazı kamu benimseyenlerin sayısı da çok düşük değildir, yarıya yakın işveren/işveren vekilli kurumlarında kurum çalışanlarının çocukları için gündüz bakım evleri vardır. Fakat kadın ve erkeğin eşit olduğu üzerinden kadınların da erkekler gibi çalışması bütün bu hizmetler çok sınırlı kaldığından işgücü piyasasında kadın-erkek eşitliğini gerektiğini vurgulamaktadır. sağlamaktan, kadınların istihdama girişlerini kolaylaştırmaktan çok uzaktır. Türkiye’de kadın istihdamı açısından bu bulguların dikkat çekici yönü, kadın Türkiye’de çocuk bakım hizmetlerinin yetersizliğine ilişkin bu bulgudan hareketle, istihdamının tamamen yasak ya da abes görülmediği, fakat kadın istihdamın ancak araştırmamızda işverenlerin kadınların bakım hizmet yüklerine ilişkin tutumlarını belli koşullar içinde mümkün olabileceğini göstermesidir. Bu açıdan aile, yaşam ölçmek için bazı tutum ifadeleri geliştirdik. mücadelesinin bir parçası olduğunda ve elbette kadınlar asli görevleri olan annelik ve eşlik durumlarını tehlikeye atmadan istihdama katılabilirler. Bütün bu koşulları sağlayan durum ise, kadınların istihdamının bir geçicilik olgusu üzerine kurulması TABLO 14 HER KADIN ÇOCUĞUNU KENDİ BÜYÜTMELİDİR, ÇOCUKLAR ve ailedeki olağanüstü durum son bulduğunda kadının ücretli çalışmasının da son KREŞLERDE BÜYÜMEMELİDİR bulacak olmasıdır.   Cevaplar Yüzde Kesinlikle katılmıyorum 42 19,8 Kısmen katılmıyorum 24 11,3 Çocuk Bakımı Hizmetleri Kararsızım 21 9,9 Kısmen katılıyorum 41 19,3 ve Kadın İstihdamı Kesinlikle katılıyorum 83 39,2 Cevap yok 1 0,5  Toplam 212 100,0 Türkiye’de kadınların istihdama katılmaları önündeki en büyük engellerden birinin “Her kadın çocuğunu kendi büyütmelidir, çocuklar kreşlerde büyümemelidir” kurumsal çocuk bakım hizmetlerinin yaygın olmayışı ve var olan hizmetlerin düşük ifadesine anket yapılan 212 işveren/işveren vekillerinin % 59’u katılırken % 31’i ücretli çalışan kadınların karşılayabileceğinden çok fazla maliyetli olduğu uzun katılmamaktadır. Bu oran bize açıkça göstermektedir ki, bölgede çocuk bakımı yıllardır tartışılmaktadır. Bu nedenle hem kadın örgütleri hem de politika yapıcı aile içinde ve aile içinde de kadının sorumluluğunda görülmektedir. Bu ifadeye kurumlar tarafından çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması için zaman zaman kadınların % 64’ü katılmazken erkeklerin sadece % 22’si katılmamaktadır. Bu kampanyalar düzenlenmektedir. Kreş Haktır Platformu’nun kampanyası ve Aile ve oranlar kadınların kendilerine atfedilen görevlerin erkekler arasında daha belirleyici Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın pilot illerin organize sanayi bölgelerinde kreş açma olduğunu göstermektedir. Erkekler çocuk bakımından kadınları sorumlu tutarken kampanyaları (10 ilin OSB’lerinde kreş açmaya yönelik, Annemin İşi Benim Geleceğim bunun nedeni olarak kadınların doğası gereği çocuk bakımı için daha uygun kampanyası) gibi. olduğunu belirtirken, kadınlar da çocuklarına bakmanın vicdani bir sorumluluk olduğunu belirtmişlerdir. Avrupa genelinde 2000’li yılların başından itibaren çocuk bakım hizmetlerinin giderek yaygınlık kazandığını görmekteyiz. Örneğin 3-5 yaş okul öncesi çocukların okullaşma oranı, OECD ortalaması olarak 2005 yılında % 73’den 2011 yılında % 80’e ulaşmış durumdadır. OECD ortalaması ise, 2013 yılında ise, 3 yaşlar için okullaşma oranı % 67, 4 yaş için % 84 ve 5 yaş için % 94 olmuştur. Bu yaş grubu çocuklar için 2011 yılında okullaşma oranı bazı AB ülkelerinde, örneğin Norveç, Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya’da % 90’ın üzerinde seyretmektedir. OECD içinde bu alanda en kötü performans 2011 yılı için % 29 ile Türkiye’ye aittir. 2005 yılında % 13 olan bu 25 TABLO 15 KENDİ İŞYERİMDE KREŞ VEYA GÜNDÜZ BAKIMEVİ AÇMAYI DÜŞÜNÜRÜM Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere “organize sanayi bölgelerinde kreş olması, kadın   Cevaplar Yüzde çalışan sayısını artıracaktır” ifadesine anket yapılan 212 görüşmecinin % 71’i katılırken Kesinlikle katılmıyorum 104 49,1 % 6’sı katılmamaktadır. Bu yüzdelerin cinsiyete göre dağılımı çok anlamlı olmamakla Kısmen katılmıyorum 14 6,6 birlikte belirtilen ifadeye katılmama gerekçeleri toplumsal cinsiyet rolleri açısından Kararsızım 33 15,6 Kısmen katılıyorum 29 13,7 oldukça anlamlıdır. Kadınların % 87’si erkeklerin % 66’sı bu ifadeye katılırken, Kesinlikle katılıyorum 24 11,3 kadınların % 4’ü erkeklerin ise % 7’si katılmamaktadır. Bu ifadeye katılmayan Cevap yok 8 3,8 kadınlardan bazıları organize sanayi bölgesinde kreş açılmasının uygun olmadığı Toplam 212 100,0 görüşündedirler. Organize sanayi bölgelerinde kreş olmasının kadın çalışan sayısını artıracağı Şöyle ki, organize sanayindeki bazı işletmelerde kimyasal madde üretilmesi ve ifadesine katılanların oranı % 71 iken, kendi işyerinde kreş veya gündüz bakımevi birçoğunda da kimyasal madde kullanılması nedeniyle bu bölgede çocukların kreş açmayı düşünen işveren/işveren vekili oranı % 11 ile oldukça düşük kalmaktadır. veya gündüz bakımevlerinde olmalarının çocuklar için sağlıklı olmadığı görüşü Erkek işveren/işveren vekillerinin birçoğu, işletmelerinin mali durumlarının kreş mevcuttur. Erkekler ise, kendi işletme bünyelerinde kreş açmanın maddi yetersizlik açmak için uygun olmadığını belirtirken bazı işveren/işveren vekilleri de kadın nedeniyle mümkün olmaması ve kadınların çocuklarına kendilerinin bakmasını daha çalıştırmadıkları ya da çok az sayıda kadın çalıştırdıkları için kreş açmaya gerek doğru bulmaları nedeniyle bu ifadeye katılmadıklarını belirtmektedirler. Nitekim olmadığını belirtmektedirler. Bu görüşler ışığında bölgede çocuk bakımının kadının bu görüşler anketin “her kadın çocuğunu kendi büyütmelidir, çocuklar kreşlerde sorumluluğunda görüldüğünü söylemek mümkündür. Öyle ki işverenler erkek büyümemelidir” ifadesine verilen cevaplarla da örtüşmektedir. çalışanları için kreş açmayı ihtimal olarak bile değerlendirmemektedirler. İşveren/ işveren vekillerine neden işyerlerinde kreş açmayı düşünmedikleri sorulduğunda, kreş açmanın çok maliyetli ve mesuliyetli olduğu, dolayısıyla kendilerinin maddi ve manevi böyle bir sorumluluğu almak istemedikleri ağırlıklı olarak verilen cevaptır. Özellikle maddi olarak işverenler böyle bir maliyeti yüklenmek istememekte, Sonuç devletin kreş masraflarını karşılaması durumunda işyerlerinde kreş açılabileceklerini belirtmektedirler. Bazı işyerlerinde ise, çocukların sağlıklarını tehdit edeceği (kükürt kokusunun yoğun olması gibi) gerekçesiyle kreş açmayı uygun bulmadıkları belirtilmiştir. Bu çalışma, kadın istihdamının toplumsal cinsiyet rolleri üzerine etkisiyle doğrudan ilgilenmese bile kadınları istihdam eden işverenlerin kadın istihdam etmeye ilişkin TABLO 16 ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE KREŞ OLMASI, ÇALIŞAN tutumlarının Türkiye’de kadın istihdamını arttırma potansiyeli olup olmadığını KADIN SAYISINI ARTIRACAKTIR incelemektedir. Bu aynı zamanda, sağlanan istihdam biçim ve koşullarının kadınların toplumsal rollerini ve statülerini nasıl etkileyeceğini sorgulamayı da beraberinde   Cevaplar Yüzde getirmektedir. Çalışmada Malatya, Adıyaman ve Şanlıurfa Organize Sanayi Kesinlikle katılmıyorum 13 6,1 Bölgelerinde faaliyette bulunan işletmelerin işveren ve işveren vekillerinin kadın Kısmen katılmıyorum 7 3,3 istihdamına ilişkin tutumları incelemektedir. İşveren tutumları kadınların istihdam Kararsızım 11 5,2 edilmesini olumlamaktadır, fakat bu istihdamın ancak belli koşullar -ekonomik Kısmen katılıyorum 30 14,2 gereksinim, işin gereği gibi- ortaya çıktığında olmalıdır.Çünkü kadınların toplumdaki Kesinlikle katılıyorum 151 71,2 asli görevleri annelik ve eşlik olarak görülmekte ve kadınlar mekânsal olarak ev ile Toplam 212 100,0 özdeşleştirilmektedir. Kadınların çalışmadan önce mutlaka eşlerinin ve babalarının izinlerini almaları gerektiği düşünülmekte, erkeklere göre farklı işler yapmaları haklı görülmektedir. Kadınlar daha çok hizmet işleri için tercih edilmekte ve erkeklerle kadınların aynı işi yapmaları durumunda işverenler erkek çalışan istihdam etmeye yönelik tutum sergilemektedir. İşyerlerinde kreş açmak gibi bir eğilim yaygın 27 olmakla beraber işverenler kadınların hamile kalınca işten çıkmasını desteklemekte ve doğum izinlerinin uzunluğunu kadın işçi çalıştırmak için caydırıcı bir etken olarak taşımaktadır. Ancak bölgedeki çalışma koşulları göz önünde bulundurulduğunda vurgulamaktadırlar. kadın istihdamının artışında yaşanacak sınırlılıklara da işaret etmektedir. Ücretlerin düzenli ödenmemesi, kadın çalışmasının öncelikle aile ve sonrasında bölge halkı Görüşmelerin yapıldığı OSB’lerde kadın istihdamı tekstil ve gıda firmalarında tarafından olumlu karşılanmaması ve benzeri sebepler kadın emek arzının en ciddi yoğunlaşmıştır. Tekstilde kadın emeği özellikle Adıyaman’da yoğunlaşırken gıda sınırlılıkların başında gelmektedir. Bunlara ek olarak, kreş imkanları ve çocuk bakım sektöründe Malatya ve Şanlıurfa’da kadın emeği yoğun olarak kullanılmaktadır. Kadın hizmetlerinin yetersiz ve erişilebilirlikten uzak olması kadın istihdamını olumsuz istihdamının ağırlık merkezinin tekstil ve gıda olması bu sektörlerin feminizasyonuna etkilemektedir. İşverenlerin ise bu konuda herhangi bir girişimleri olmadığı gibi, işaret ederken, bölgedeki kadın istihdamının daha çok kayıtdışı, geçici ve düşük birçok OSB’de bu hizmetlerin yaygınlaştırılması gibi çabalar etki yaratmaktan uzaktır. ücretli olması feminizasyonun eğretileşmeyle birlikte var olduğunu göstermiştir. Görüşme yapılan işyerlerinden 150 ve üzerinde kadın çalışanı olanlar dahi kreş İşverenlerin kadın çalıştırmaya ilişkin tutumlarından baskın bir ataerkil kültürün açmamıştır. Dolayısıyla kadın istihdamını artırmak için yapılan ve özellikle doğum kadın istihdamını şekillendirdiğini söylenebilir. Bunun temel nedenini, Mies’ın (2011) izinlerine ilişkin yasal düzenlemeler OSB’lerde işlerliğini kaybetmiştir. Bu durumda belirttiği gibi, ataerki ve birikim ilişkisi ile açıklamak mümkündür. Buna göre, ataerki sanayi teşviklerinin bölgede feminizasyon etkisi yaratmadığı ve yaratmayacağı ve sermaye arasında var olduğu kabul edilen ve her iki sistemin bekasını sağlamayı öngörülebilir. amaçlayan anlaşma, bir yandan kadınları sosyal ilişkileri içinde annelik ve evlilik ile tanımlayarak onların aile içindeki konumlarını sağlamlaştırmaktadır. Aile içinde kimlik kazanan kadınlar, toplum tarafından kabul edilmek, yani görünür olabilmek için ev içinde sarf ettikleri emeklerinin görünmez olmasına razı (daha çok mecbur) olmaktadırlar. Böylelikle kadınlar var olabilmelerinin asli görevlerini (özellikle annelik) yerine getirirken işgücü piyasasından uzak kalmaktadırlar. Diğer yandan aile ücretine imkan vermeyen kapitalist birikim kadınları işgücü piyasasında kalmaya mecbur bırakırken, aynı zamanda kadınları düşük ücretlerle, kayıtdışı ve geçici olarak işgücü piyasasına eğreti bir şekilde eklemlenmiştir. Her üç ilde kadın istihdamının önündeki en büyük engel olarak ataerkil toplumsal yapının dikte ettiği “kadının yeri evidir” ideolojisi gösterilebilir. Yapılan görüşmeler sonucunda, kadınların öncelikli görevinin aile yükümlülükleri ve çocuk bakımı olduğu, gece çalışmanın kadınlar için uygun olmadığı, çocuğu olan kadının çalışmaması gerektiği ve kadınların çalışmak için erkekten izin almasının gerekli olduğu gibi yargıların işverenlerin genel görüşlerini yansıttığı görülmüştür. Bu yargılar bölgede kadın istihdamının neden düşük olduğunu açıklamak için oldukça güçlü kanıtlardır. Ancak belki hepsinden de önemlisi, kadın istihdamının bir zaruret olarak görülmesidir. Görüşme yapılan işverenlerin bazıları aslında kadın çalıştırmak istemediklerini, ancak buna mecbur olduklarını dile getirmişlerdir. Kadın istihdamının zaruret olarak algılanması ataerkinin en temel dışavurumlarından biridir. Bu nedenlerle bölgedeki kadın istihdamının düşük olması sürpriz değildir. Fakat bütün bu görünümün yanı sıra kadın istihdamının gelecekte artacağına ilişkin olumlu bir bulgu ise; yatırım teşviklerinden faydalanmak için il dışından gelen yatırımcıların kadın istihdam etmeye ve var olan işgücü portföyünün yarısının ve daha fazlasının kadın olmasına ilişkin ciddi bir ısrarının olması, bölgede yatırımlar artmaya devam ettikçe kadın istihdamının artacağına dair olumlu işaretler 29 KAYNAKÇA Assaad, R. ve M. Arntz (2005) “Constrained Geographical Mobility and Gendered Labor Market Outcomes Under Structural Asjustment: Evidence from Egypt”, World Development, 33(3), pp.431-454. Beneria, L. (2003) Gender, Development, and Globalization: Economics as if People Mattered, New York: Routledge: London ve New York. Buğra, A. ve O. Savaşkan (2014) Türkiye’de Yeni Kapitalizm: Siyaset, Din ve İş Dünyası, İletişim Yayınları: İstanbul. Cengiz, K. (2013) “Yav İşte Fabrikalaşak” Anadolu Sermayesinin Oluşumu: Kayseri Hacılar Örneği, İletişim Yayınları: İstanbul. Chapkis, W., Enloe, C. (1983) Of Common Cloth: Women in the Global Textile Industry, Amsterdam and Washington D.C: Transnational Institute. Cinar, E.M. (1994) ‘Unskilled Urban Migrant Women and Disguised Employment: HomeWorking Women in Istanbul, Turkey’ , World Development 22(3): 369-380.  Dedeoğlu, S., Şahankaya, A. (2015) “Türkiye’de İş ve Aile Yaşamını Uyumlaştırma Politikaları”, Dedeoğlu S. ve Elveren A. Y. (der.) 2000’ler Türkiye’sinde Sosyal Politika ve Toplumsal Cinsiyet, İmge Yayınları: Ankara. Dedeoğlu, S. (2012a) Türkiye’de Tekstil Sektörü ve Kadın İşçiler: Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman Araştırması, ILO, Ankara Ofisi. Dedeoğlu, S. (2012) Women Workers in Turkey: Global Industrial Production in Istanbul, London ve New York: IB Tauris. Delenay, C. (1991) The Seed and the Soil: Gender and Cosmology in Turkish Village Society, California, University of California Press (Reprint edition). Demiralp, S. (2009) “The Rise of Islamic Capital: Prospects and Chanllenges”, Comparative Politics, 41 (315-335). Ecevit, Y. (1991) “Shop Floor Control: The Ideological Construction of Turkish Women Factory Workers”, Redclift N. ve Mignione E. (eds) Beyond Employment: Household, Gender and Subsistence, Oxford: Blacwell. 31 Elson, D., Pearson R. (1981) “Nimble Fingers Make Cheap Workers”Feminist Review, Kümbetoğlu, B., User İ., Aypınar, A. (2010) “Unregistered Women Workers in the No: 7 (Spring), pp.87-107. Globalized Economy. A Qualitative Study in Turkey”, Feminist Formations, 22(3), pp.96-123. Enloe, H. C. (1983) “Women Textile Workers in the Militarization of Southeast Asia”, Nash J. ve Fernandez-Kelly M. P. (eds) Women, Men, and the International Lim, L. (1990) “Women’s Work in Export Factories: The Politics of a Cause”, Tinker I. Division of Labor, pp.407–25. (der.), Persistent Inequalities, Oxford: Oxford University Press. Eraydın, A. ve Erendil, A. (1996), New Production Processes in Export-Oriented Mies, M. (2011) Ataerki ve Birikim- Uluslararası İşbölümünde Kadınlar, Dipnot Garment Industry and Different Ways of Participation of Female Labour to Yayınları, Ankara. This Process, İstanbul: Türkiye Sosyal Bilimler Derneği. Nash J. Ve Fernandez-Kelly M. P. (ed) (1983) Women, Men and the International Fernandez K. Maria P. (1983) For We Are Sold, I and My People: Women and Division of Labour, Albany: SUNY Press. Industrialization in Mexico’s Frontier. Albany: State University of New York Press, Framework, Report No: 48508-TR. Özcan, G. B. ve M. Çokgezen (2003) “Limitations of Alternative Capital Formations: The Case of Anatolian Holding Companies”. World Development. 12:31 Filiztekin, A., Tunalı, İ. (1999) Anatolian Tigers: Are They for Real?, New Perspevtives (2061-2084). on Turkey, 20(77-106). Salaff, J. W. (1981), Working Daughters of Hong Kong: Filial Piety and Intrafamilial Freeman, C. (2000) High Tech and High Heels in the Global Economy: Women, Work Power, Cambridge ve New York: Cambridge University Pres. and Pink-Collar Identities in the Caribbean, Durham, NC: Duke University Press. Sassen, S. (1998), Globalization and its Discontents: Essays on the New Mobility of People and Money, New York: New Press. Heyzer, N. (1986) Working Women in South-East Asia: Development, Subordination andEmancipation, Milton Keynes: Open University Press. Scott, A.M. (1994) ‘Gender Segregation in the Retail Industry’ in A.M. Scott (ed.) Gender Segregation and Social Change: Men and Women in Changing Humphery, J. (1985) “Gender, Pay and Skill: Manual Workers Brazilian Sector” Labour Markets, Oxford: Oxford University Press. H. Afshar (ed), Women, Work and Ideology in the Third World, London: Tavistock. Standing, G. (1999) Global Labour Flexibility: Seeking Distributive Justice, Basingstoke: Macmillan. Joekes, S. P. (1995) “Trade-Related Employment for Women in Sector and Services in Developing Countries”, Occasional Paper 5, United Nations Research Standing, G. (1989) “Global Feminization through Flexible Labor ”, World Institute. Development, 17(7), pp.1077-95. Kandiyoti, D. (1988) “Bargaining with Atriarchy”, Gender and Society, 2 (3), pp.274-290. Wolf, D. (1992) Factory Daughters: Gender, Household Dynamics, and Rural Industrialization in Java, Berkeley: University of California Press, Humphery. Köse, A. H. ve Öncü, A. (1998) “Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Anadolu İmalat Sanayii: Zenginleşmenin mi Yoksa Yoksullaşmanın mı Eşiğindeyiz?”, Toplum ve Bilim Dergisi, 77 (135-159). İlkkaracan, İ. (2000), “Why Are There So Few Women in the Urban Labor Markets in Turkey? Findings from an Action-Research Study”, IAFFE Konferansı’na sunulan tebliğ, İstanbul, 15-17 Ağustos 2000.